• basta özel emeklilik fonlari olmak üzere bircok kanaldan para toplayarak genelde regüle edilmeyen bir sektörde belirli bir seviyede sürdürebilir ve artirabilir gelire sahip firmalari satin alarak ve bunlari daha karli hale getirerek varligini sürdüren firmalardir.

    kisa dönemde nakit akislarini daha verimli hale getirerek, operasyonel harcamalari kisarak veya rakip bir firmayi satin alarak daha fazla sinerji gerceklestirerek piyasadaki diger muhtemel alicilardan daha fazla deger yaratabilirler.

    ayrica leveraged buyout denilen kaldiracli satinalimlarin en onemli aktorleridir.
  • yeni ise baslayan bir pe professional'in ilk sene - hatta ilk 3-4 sene - carry almasi hayaldir. carry, sektor teamulleri geregi uzun vadeli bir compensation yontemidir. fon kurulur, 4-5 sene yatirim yapilir, 3-8 sene arasi divest edilir, fon yatirimcilarina paralar geri gonderilir ve kazanin dibinde kalan paranin %20'si artik carry olarak pe calisanlarina dagitilmaya hazirdir. eger american waterfall sistemi yoksa (ki bu deal by deal carry distribution demektir; butun fonun divest edilmesini beklemenize gerek yoktur) carry olme esegim olmedir. ha bu isi cok iyi yapan sirketlerdeki abiler paranin anuna koyar mi, cok net koyar. bakiniz: schwarz abi.
  • amerika'da mba'e gelip, mba sonrasi amerika'da pe yapmak isteyen yabancilar (i.e.non-resident alien) icin firsat yakalamanin gittikce zorlastigi sektor. mega fund'lar icin pozisyon sayisi oldukca az. olanlari da ivy undergrad + bulge bracket ib analyst experience (ardindan pe varsa daha hos) + ivy mba profillerindeki adaylar ile doldurmayi tercih ediyorlar. mid-market fonlar sayi olarak oldukca fazla olmalarindan dolayi daha fazla pozisyona sahip ve daha cok ilgi gosteriyorlar. ancak orada da calisma vizesi problem olabiliyor. pek cok firmadan kocum biz seni sevdik ama calisma vizen var mi, sen onu soyle diye email alinirsa sasirilmamali. yabancilar icin northeast (+dc) + west disinda firsat yok denecek kadar az. bunun bir nedeni olarak lokal pazar bilgisinin geri kalan bolgelerde daha onemli olmasi; digeri olarak da zaten 10 kisi olan ve hepsinin tennessee'den oldugu ekibe dunyanin oteki ucundan insan alma konusunda acik goruslu olmamalari soylenebilir. zaten sen de oyle bir ekibin parcasi olmak istemeyebilirsin.
  • bir üniversitenin hakkında case study düzenleyeceği ve sınırlı sayıda olan katılımcıları cv'ye göre belirleyerek seçeceği kadar önemli bir iş olsa gerek.

    (bkz: cv'ye göre seminer katılımcısı belirlemek)
    (bkz: yuh)
  • 1980 yilinda saysisi sadece 24 olan bu tarz sirketlerin 2015 yilinda sayisi 6628'e yükselmis. bu yükselisin 620 adeti 2015 yilinda gerceklesmis. bu sirketlerin yarisi abd orijinli, dörte biri avrupa orijinlidir. bu sirketlerin suan elinde yatirilmayi bekleyen cash miktari 1300 milyar usd.
  • türkçeye özel sermaye şirketleri olarak geçmiştir. bu şirketler, bir fon oluşturur, neredeyse 4'te 3'ü borç olacak şekilde genelde üretim yapan veya bir alanda hizmet sağlayan bir şirketi satın alır, veya ortak olur, onu işletir, büyütür ve kara geçirir, 4-5 sene sonra ise mevcut şirketi satarak, o pazardan çıkmış olurlar. satıştan elde edilen kazanç ise paydaşlara ve fon sahiplerine dağıtılır. işin temel mantığı budur.

    private equity şirketlerinde çalışmak için genelde yüksek hatta 4.0'a yakın bir ortalama; anadili gibi ingilizce, hatta üniversiteye giriş sınavından ilk 100-1000 seviyesinde bir derece beklenir. son maddeyi sallamıyorum. ismini hatırlamadığım, türkiyedeki private equity şirketlerinden birinin ceo'su, bilhassa bu tarz mezunları işe aldığını çünkü işlerinin doğası gereği saatlerce çalışma (haftada 100 saat'ten fazla) ve disiplin gerektiğini ve bunu sağlayacak kişilerin de genelde bu tarz mezunlar olduğunu söylemişti. finans tecrübesine sahip olduğum ve bu alanda doktora sahibi olduğum için başvurmuşluğum var, ama henüz bu şirketlerden görüşmeye bile çağrılmadım, mailime cevap bile almadım. (bkz: mediterra) tabi mailime en azından bir cevap alsam fena olmazdı hani, sonuçta bu alanda bilimsel makaleleri de olan biriyim. ama ne diyelim, sağlık olsun.

    bir de türkiyedeki bazı kesimler bu şirketlere öcüymüş gibi bakıyor. halbuki yatırım, istihdam ve ekonomik büyüklük sağladıkları ortada. en küçüğünün bile 3-5 milyar dolarlık bir yatırımı veya sermayesi olabiliyor. bu sebeple katarlılara sürekli birşey satmak yerine bu tarz şirketlerin önünü daha çok açmak lazım.
  • venture capital'den daha riskli ama çok daha karlı ve dolayısıyla daha mantıklıdır.
  • “dont buy businesses unsellable”
  • satın aldığı şirket personelinin anasını siken oluşumların genel adı.

    "şu yılda şu firmadan şu kadar yatırım aldık" diye sanki bir bokmuş gibi kendini tanıtan firmalar, bil ki orada bulunduğun sürece hayatı sana dar edeceklerdir. burada bol ingilizce soslu artist artist yazan özentilere bakma sen.
hesabın var mı? giriş yap