• daha önce yapmadığım kadar gurur yapmamı sağlayan oyun. beceremiyorum, olmuyor arkadaş. ne paslarım yerini buluyor, ne top çalabiliyorum, gol desen zaten unuttum. penaltıları ise hiç sormayın, gözlerim doluyor, sinir krizi geçirecek gibi oluyorum. ama oyuna da laf edecek değilim. adamlar yapmış abi, bir sorun varsa bendedir. olmuyor işte ne yapalım. şükürler olsun ki yanlız değilim, abim de aynı dertten muzdarip. yoksa bir de abine yenil, ondan sonra yıllarca dinle. şaka bir yana, baktık olmuyor, abimle güçlerimizi birleştirip saldırdık yapay zekaya. ne demişler "bir elin nesi var, iki elin sesi var". ama durum değişmedi, yine hüsran.

    barcelona ile adını şimdi hatırlamadığım bir hollanda ekibinden 5 yedik. yetmedi brezilya'yı alıp güney afrika ile 4 maç yaptık, biri penaltılarla olmak üzere hepsini kaybettik. arada diğer takımlarla denemelerimizi saymıyorum bile. en son finlandiya da 4 atınca, birbirimize dönüp biz bu değiliz dedik. biz ki bu oyun sayesinde japonca'yı öğrenmeye çalışan insanlardık, nasıl olur da yılların pes oyuncusu bu kadar kolay pes ederdi. son bir gayretle rakibimizi belirledik, rakip fransa (evet zoru seviyoruz biraz), biz yine brezilya. maça iyi başlayan fransa sağlı sollu ataklarla yükleniyor, fakat şutları kaleyi tutmuyordu. özellikle anelka defansı çok fazla yıpratıyordu. biz ise brezilya ile arada sırada kanat bindirmeleri deniyor, ama bütün hava toplarını fransa ustalıkla kazanıp üstüne bir de kontra atakla kalemizde tehlike oluşturuyordu. kafayı vurabildiğimiz ender pozisyonlarda ise bir türlü kaleyi bulamıyorduk. nasıl oldu, nasıl gelişti hatırlayamıyorum ama inanılmaz bir şekilde dakikalar 60 civarını gösterirken, robinho'nun ara pasında topla buluşan (evet, oldu bu, arapası attık ve tam yerine gitti) fabiano'nun soldan yaptığı ortaya, gilberto'nun kafa vuruşu yine inanılmaz bir şekilde kaleciyi geçip gol oluyordu. o dakika yer gök bizim sevinç çığlıklarımızla inliyordu. kalan dakikalarda gol için bastıran fransa'yı başarıyla savuştururken, makus talihimizin değiştiğini hisseder gibiydik. fakat dakikalar 85 olduğunda gelişen fransa atağında defansta ki anlaşmazlıktan faydalan fransız oyuncu (o ara sinir krizi geçirmekte olduğumuzdan kimin attığını hatırlayamıyorum) golü atıyor ve maçı uzatmalara götürüyordu. moral bozukluğunun tavan yaptığı brezilya uzatmalarda varlık gösteremiyor, penaltılara giden fransa'nın gol yemeden kazanmasıyla (o penaltı atışı tekniğiyle başka sonuç olamazdı zaten) sonuçlanıyordu.

    işte o an "hadi gel köyümüze geri dönelim" fon müziği eşliğinde oyunu kapatıp, bu oyuna (en azından bir süre) yaklaşmama konusunda söz verdim. bunca yıldır pes oynadıktan sonra fifa'ya da geçiş yapmak olmaz, pes'e ihanet edemem. bu saatten sonra futbol kariyerim bitmiş demektir. elveda futbol oyunları, elveda pes.
  • topu havaya dikmeden nasıl şut atıldığını çok merak ettiğim oyundur. zaten oyun kültürüm yok. deniyorum deniyorum olmuyor. az basıyorum havaya gidiyor çok basıyorum havaya gidiyor ama bir türlü gol olmuyor. gelen koyuyor giden koyuyor. ev sahibiyim bende bir misafirim geldiğinde "gel sana peste bi koyim" demek istiyorum deplasmandaki rakiplerime ama hiçbir zaman diyemeyeceğim sanırım.
  • eleştirildiği kadar kötü olmayan oyun. fifa 2011 oynamamış olsam da pes'i oldukça beğendim. pas veya şut atarken zorlanılsa da, atmak istenilen yere ulaşmasa da alışınca çok zevkli oluyor. konami'nin çıkardığı en iyi oyundur kanımca.
  • tam pes 2011 çıkmadan once (eylul civarı) fifa 10 oynamaya başlamam ile birlikte sanırım benim için pes defteri kapandı derken yine bir çılgınlık yaparak aldım bu oyunu. ilk başlarda pes 2010'da perişan ettiğim arkadaşlara madara oldum, bırak adam geçmeyi kaleyi bile göremedim fakat oyunda bir farklılık vardı. yenilsemde, hiç varlık gösteremesemde zevk vermeyi başarabilmişti. oynadıkça, alıştıkça fifa ile arasında ciddi benzerlikleri görebiliyorsunuz.

    oyuna alışabilmek için uzun sure antreman yapmak gerekiyor. öncelikle yeni eklenen çalım özelliğini çözmek şart, yoksa eski oyunlardaki gibi dripling yapmak imkansız. şutlar bahsedildiği gibi berbat olmamış bana kalırsa eskisinden çok daha iyi olmuş. neden derseniz adamlar resmen olur olmaz her pozisyon şut atmayın demişler resmen. kaleye açısı olmadan, pres altındayken ya da tam top kontrolunuzde değilken vurursanız saçma sapan yerlere gidecektir ki gitmesi gerekmektedir. taktik özellikleri ile kesinlikle bir uyum sağlamanız gerekmekte. oyunu iyi açabilmek için kanat adamları* çok çok önemli.

    kısacası bana eski oyunlardan çok daha fazla zevk verebilmeyi başarmış hatta fm 11 oynamayı uzun bir süre erteletebilecek bir oyundur kendisi.
  • konaminin messi ile slalom yapmayı engellemek için kontrolller eklediği oyundur.
  • hayatımda gördüğüm en gerizekalı yapay zekaya sahip oyun. solo oynamak artık tamamen işkence gelmeye başladı.

    - 360 derece pas olayına kim "çok güzel" diyorsa halt ediyor. güya özgürlük getirecekti, hangi özgürlük? yanımda adama pas atamamak mı özgürlük. eşşeğin sikindeki adama alakasız bir pas atmak mı özgürlük? "kontrol edicen haci" demeyin, kontrol falan edilemiyor bu. adamlar ekseriyette kendi kafasına göre pas veriyorlar. ceza sahasına giriyorsun. altıpasta bomboş adam bekliyor. yok illa arka direkte markedeki adama pas gidecek. fiks!

    - adamların (yapay zekanın) mallıklarından gına geldi. top herifin yanından geçiyor, ne beklersin? o adama geçsin kontrol imleci ve kayarak araya gir di mi? yok, o adam mal mal bakınıyor, sen kaymaya basıyorsun ve ebesinin amında pas giden rakibi karşılayacak olan savunma oyuncusu çayırda kayar gibi alakasız bir şekilde kayıyor. top karambol oldu, araya bir yere düştü değil mi? yok illa o karambolden alakasız bir adam topun peşinden koşturuyor, daha yakın olan savunma oyuncusu mal mal bakmakta gene.

    - ofsaytların da ta amına koyim. nasıl defanssa bu, ip gibi çıkıyorlar, bu arada hücum oyuncumuz da mal gibi ofsaytta beklemeyi ihmal etmiyor. ofsayttayım geri kaçayım yok. gitti mi kalıyor ofsaytta. ve zaten sikko pas olayı yüzünden aynı hat üzerinde ofsaytta olmayan adama değil, ofsayttaki adama atmayı uygun görüyor paşazademiz.

    - ayrıca birisi konami'ye ofsaytın ne olduğunu öğretsin. geriye doğru atılan topa, ofsayttan kopup gelen adam dokunursa ofsayt olmaz konamicim.

    kırıcam oyunu sinirden.. az kaldı..
  • taktik ekranında enfes bir parça çalan oyun. ama adını bilmiyorum şarkının. bilen eden varsa bi şeytsin bizahmet.
  • artıları kadar eksileri de olmasına rağmen favorim olmaya devam eden oyundur.

    her oynayışımda burası da olmamış, öyle iş mi olur tarzı cümleler kurmama rağmen farkettim ki oynamaktan kendimi alamıyorum bu oyunu. bayağı da eğleniyorum oynarken tek başıma olmama rağmen. e daha ne istenir ki bir oyundan.

    (bkz: oyun)
  • bilgisayar versiyonunu henüz oynamadım ama play station'da pes 2010'la arasında dağlar kadar fark olan oyundur. oyun motoru komple değişmiş gibi bir hisse kapıldım. pes 2010'da ronaldo, messi gibi futbolcularla 50 60 metre top sürüp herkesi çalıma dizip gol atarken, pes 2011'de bunu yapmak imkansıza yakın olmuş. adam çalımlamak gerçekten zor. pasa dayalı ve kontrollü bir oyun oynamak daha çok işe yarıyor. pas barına çok alıştığımı söyleyemem ama bence oynanabilirlik açısından zevkli bir oyun olmuş.

    edit: kamera da başta tuhaf geldi ama oynayınca alışıyor insan. (denize girme hesabı)
hesabın var mı? giriş yap