4 entry daha
  • mary shelley, h.g. wells, philip k. dick, jules verne ve isaac asimov'lularını izlediğim belgesel serisi. öncelikle; bunun yer yer "kahin" olarak çevrilmesinden hoşlanmadım zira orijinal teşhis doğru, adamlar peygamber.

    ben çok şuurlu bir okur değilimdir. yazar ve eser hakkındaki bilgilerim, o eserden edindiğim fikir kadar olur. bu belgesel, özellikle p.k. dick hakkındaki ufkuma takla attırdı resmen. shelley'e daha bir saygı duydum. ne zaman okuduğumu hatırlamadığım wells'in görünmez adam'ını raftan aldım ve şimdi yeniden okuyorum, yeni bir gözle. jules verne'e zaten ağır hastaydım, o konuda bir değişiklik olmadı. (en çok onu okudum sanırım, o yüzden zaten yeteri kadar hayrandım yani.)

    yalnız asimov'un anlatılışı konusunda biraz hayal kırıklığına uğradım. kendisinin sadece vakıf serisini okudum fakat onun yeri bende aşırı ayrıdır. adamın insan olmadığını filan düşünüyorum; sadece psikotarih fikri bile başlı başına bir efsane. 7 ciltlik ve bence muazzam bir seri, yanı sıra bilimin her alanında yüzlerce eser, dünya üzerinde bilinmeyen hiçbir şeyin bırakılmaması, kafayı yemiş bir kurgusallık ve bunun edebi ifadesi... içimdeki asimov aşkı bambaşka. adamı anarken kalp atışlarım hızlanıyor.

    belgeselde ise, asimov'un bu yönlerinden pek bahsedilmedi. neredeyse sadece robotlar üzerinden gidildi ama asimov'un tek ufku robot değildi ki. gezegenler/sistemler arası yolculuktan ve gelişen uzay teknolojisinden bahsedilebilirdi. mesela artık uzay araçlarında bitki yetiştirilebiliyor, adamlar araç içinde bildiğin domates yetiştiriyorlar. tamam asimov direkt domates dememiş olabilir ama bir şekilde bu yolculuk başlıyor, fakat bu konuya hiç girmedik. kolonileşme, dünyadan çıkma, ne bileyim, sosyolojinin sayısallaşması, vakıf'taki tablet bilgisayar ve dvd örnekleri... illa ki bir sürü şey bulunabilirdi.

    asimov'un robot ekseninden çıkarılamamasından pek hoşlanmadım. o yüzden, sana puanım dokuz kanka.
2 entry daha
hesabın var mı? giriş yap