• boşanma kararımı aileme üzülecekleri için açıklayamadığımı söyleyince; “sen alt soyundan sorumlusun, üst soyundan değil... oğlun için bir rota belirleyelim, gerisi kendi başının çaresine baksın” demişti
  • spor yapman lazım, öyle ya da böyle mutlaka bir spor ile uğraşman lazım. çünkü zihninde o kadar çok şey yer kaplıyor ki, o kadar çok şey düşünüyorsun ki, o biriken enerjiyi atamıyorsun ve kendi kendini bitiriyorsun. zihnen oluşan yorgunluğunu atman için bedenen yorulman lazım.
  • psikoloğumun söylediği söz değil de danışanımın söylediği ve unutamadığım bir söz var...
    öz babası tarafından taciz görmüş henüz 6 yaşında bir kız çocuğu vardı. çocukla görüşmeden annesi ile görüştüm. gördüğü taciz ve şiddetten ötürü erkeklerle konuşmuyor çok ürkek evde televizyondan gelen erkek sesine bile tahammülü yok demişti. tam 1 hafta seans nasıl geçecek diye düşündüm durdum, uykularım kaçtı resmen.
    geldiğinde yüzüme bakmadı göz teması kurmadı annesinin arkasına saklanmıştı. seansı bir şekilde sürdürmeyi ve ortak noktada buluşmayı başardım.

    kapıdan çıktılar merdivenlerden inerken "anne buraya yine gelelim olur mu?" dediğini duydum. gözlerim doldu. psikologların da unutamadığı sözler var evet.
  • hocamın söylediği en güzel cümle

    " farketmek, değişmek değildir".
  • arkadaş ya da sevgili fark etmez mizah anlayışınız uyuşmuyorsa anlaşamazsınız
    bir insanla mutlu olmanız için
    aynı şeylere gülüyor olmanız lazım.
  • sürekli "bu sana ne hissettirdi" diyerek beni köşeye sıkıştırmasını unutmuyorum. normalde hiç susmam ama ne hissettirdiğini bulmak beni hep zorlamıştı. sürekli düşündürdüklerini söylüyor, bunun bir "his" olmadığı yanıtını alıyordum. hisler söz konusu olunca ilkokul öğrencisine dönüşüyorum maalesef.
    benimki psikolog değil psikiyatristti bu arada.
  • sene 2008 psikiyatr benimle konuştuktan sonra "annen gelsin mi buraya" dedi, "gelsin" dedim. ve annem sordu "nesi var ne anlatti?" doktorun dedigi sadece "kara sevda". annem atladi hemen "bunun bu hali bizi mahvediyor. sanki dunya yıkılmış da üç çocukla altinda kalmış" ve doktorun dedigi "keşke oyle olsa hiç olmazsa cocuklarina sarılır huzur bulur."
  • yıllar önce psikyatr bir arkadaşıma uğradım. hazır onu bulmuşken yaşadığım iş stresinden, geceleri sürekli telefonum çaldığından, haftasonlarımın da sürekli telefonla geçtiğinden bahsetmiştim. o da bana telefonumu geceleri kapamamı ya da sessize almamı söylemişti.
    ben de ona içimden "bu amk çocuğu da bunun için mi okudu bu kadar tıp" diye saydırmıştım. "öyle olmuyo o işler dedim" kestirip attım. o da bana haftaya bir gün 2 saat bir görüşme ayarladı. mutlaka gel dedi.
    görüşme saatinde gittim. epey havadan sudan konuştuk. içimden ne çözmeye çalışıyor acaba diye de sormadan edemiyorum. iki saat öyle biraz iş biraz üniversite falan geçti. çok da ortak yanımız yoktu. kullandığım kelimelerden ya da vücut dilimden çıkarım yapacağını düşünmüştüm.
    iki saat doldu. aramızda şu diyalog geçti.
    ben: -eee?
    o: eeesi şu, iki saat boyunca telefonuna bakmadın.
    ben: seans ayarladın o kadar, sessize almıştım.
    o: işten şu anda aramamış olabilirler mi, fabrika yanmış olabilir mi?
    ben: kesin aramışlardır.

    o: demek ki buraya gelmeye önem verdin, gerektiğinde telefonu sessize alabiliyorsun. insan sadece yapacak daha iyi bir işi olmadığında çok çalışır. şu anki ruhsal durumun burada olmanın sana daha faydalı olacağını söyledi ve işteki durumları göz ardı ettin. üstelik kendi alanın dışında oluşacak şeylere sürekli müdahil oluyorsun bunu bırakmadığın zaman hep bu işler olacak. sen ölsen dahi bir sonraki vardiya kapanmayacak. kendine eziyet etme. iş bittikten sonra telefonu kapayabilirsin. bu iki saat bunun örneğiydi. muhabbete çağırdım seni.
    edit: imla
  • psikolog değil de psikiyatrımın, hata yapmaktan korktuğumu söylediğimde verdiği tepkiyi unutamıyorum: "niye sen süpermen misin?" *
  • neden sürekli yakın temasta olduğum insanlarla problem yaşadığım konusunu konuşurken bana bir ödev vermişti.

    ''bir süre insanların hem sana hem de başkalarına davranışlarını incelemeni istiyorum. acaba sadece sana karşı mı öyleler yoksa dönem dönem başkalarına da mı öyle davranıyorlar bi bak bakalım. sence kurban rolünde görüyor olabilir misin kendini?'' diye bir soru yöneltmişti bana.

    ben de bu ödev sonucunda yakın temasta olduğum kişilerin her davranış ve sözünü çok kişiselleştirdiğimi fark etmiştim onları yakın gördükçe onlara dair beklentimin artmasından dolayı. güzel bir farkındalık olmuştu.
hesabın var mı? giriş yap