• pt anderson'in new york film festivalinde iki kere gosterilen dorduncu filmi. hayranlarini hayal kirikligina ugratmayacakmis ama tarzini degistirip bizarre bir romantik komedi yapmis.
  • emily watson ve philip seymour hoffman da mevcut filmde.
  • promiyeri cannes'da yapildi, hatta paul thomas anderson'a 'en iyi yonetmen' odulu kazandirdi orada.
  • basrolde adam sandler var, filmin merkez karakteri ,yapmayacagi seyahatler icin free mileage kuponlari toplayan, 7 kizkardesi tarafindan surekli 'gay boy' diye taciz edilen, sakin gorunuslu fakat arada patlamalar seklinde tezahur eden agresyon sahibi, hayati "sure" ve "i don't know" sozleri ile gecen tuvalet malzemeleri saticisi barry egan rolunde ve hayatinin rolunu oynamis denebilir. film zaten one-man movie neredeyse.
    oyunculuklar harika, film bir magnolia bir boogie nights seviyesinde olmasa bile, yine de cok iyi. ozellikle philip seymour hoffman her zamanki gibi gorundugu 5-10 dakika boyunca, harikalar yaratiyor..
    film, diger paul thomas anderson filmlerinin aksine kisa, toplam 90 dakika..
    muzik secimleri de ilginc, muzak ve avant garde kolkola..
  • enfes bir film izlemeye hazır olun diye gaz versem, o gaz ile hırslanır éne var ki şimdi bu filmde, koca koca esnerim bu filme" diye dikilirsiniz bu başlık altına, ama siz hazır olmasınız da bu film enfes olmuş, insanları hazırlıksız yakalar olmuş diyebilirim.

    öncelikle paul tomas kimse bana komaz anderson'un kimi çevrelerde angut muamelesi görmesi, "ıyyyy" söylemleri ile karşılanması söz konusu olduğundan, tomasımın "yönetme" eylemini ne kadar kararlı, şaşmaz bir çizgide sürdüğünü, işinde ne derece usta olduğunu belirtmek, bunun üzerinden haylaytır ile geçmek isterim. yönetmen çoğu zaman zannedildiğinin aksine bir filmi çekip çeviren kişi olmaktan ziyade (ki o işi genellikle yönetmen yardımcıları yaparlar) filmi şekle sokacak kararları veren kişidir. bu anlamda pt anderson kendi yazdığı senaryoyuu kendi istediği şekle sokacak her türlü kararı müthiş bir isabet ve ustalık ile vermiş diyebiliriz. senaryonun tüm görsel temaları, kurulumu "shooting script" şeklinde hazırlandığından olsa gerek pt anderson un hakimiyeti içerisinde olan herhangi bir hususun sarktığını, askıda kaldığını söylemek mü-mkün görünmüyor. ancak ve ancak senaryo ile ilgili "bu ne lan avangard romantik gomedi mi bu?" yaklaşımı ya da çok daha mantıklı bir "senaryo, tarz seçimi" argümanı bu filmin eleştirisinde geçerli olabilir.

    tanıdığım günden beri tiksindim yavşak evlatlarından biri olan adam sandler kendisinden beklediğimin aksine hayatının oyunculuğunu çıkarmış, üstüne düşenden fazlasını yapmış, topsuz alanda şova yönelik hareketlerle seyircinin beğenisini toplamış bile diyebiliriz. oyunculuk neye göre iyi belli olmadığından bana göre iyi desem, sana göre bile olsa iyi olamazın aksini ispat edebilecek çıkabilemez.

    görsel seçimleri, bilinçaltına zerkedilen şekil ve imgeleri ile akılları alan film, bana göre çok şahane bir seri sürdürmekte olan 2000 li yılların en parlak yıldızlarınan biri olacak pt anderson un "ben de böyle kral bir yönetmenim" alt metinli filmi olmuş.

    romantik gomedinin her türlüsüne karşıyım, romantik ve komedi yanyana gelmesin diyen kimse vakit harcayıp izlemesin der, toplumsal analizli, bireysel sorgulamalı, töz aramalı bir çok filme yönelmelerini tavsiye ederim.

    ben hem romantiğim, hem gomiğim, bu özelliklerimden haz eden herkese, bilhassa da bu aralar doğum gününü kutladığımız bir canlıya buradan ekstra selam ederim.
  • yedi kizkardeslen ayni evde buyumusse bir adam, hayati elbette uzun bir muayyen gun gibi gececektir.
    yonetmen sahis da oyle yapmis ki isigi, aciyi; beri'nin ustune yanlislikla basilmis agzi kapali dis macunu ruh hali icime isledi, titredim, gerildim film boyunca. hele o sevisme oncesi diyalogun tayyareligi kahve telvesi karaliginda oturdu kursagima. ama gulmedim mi bir suru? yukarda allah var, guldum de eglendim de. emily watson'u porselen bebek yanaklarindan opesim, adam sandler'lan raki icesim geldi. kirk oscarim olsa evde, kirkini birden veririm bu filme.
  • pek guzelmis. epeydir gordugum en bi 'ask' filmi sanirim. ha tabii 'nasi ask filmi lan bu?' diyenler olacaktir, olmalidir. muziklerin kullanimi sanirim sandler'la beraber en can alici nokta, romantik komedi gevsekligi vermiyor insana.
hesabın var mı? giriş yap