101 entry daha
  • tayyibin 2023 genel seçimlerini kasayı boşaltıp herşeyi yakarak kazanması buna örnek gösterilebilinir.

    tayyip seçimi kazandı ama elde avuçta bişey kalmadı hatta kazandığına bile pişman olmuş olabilir.
  • mö 3. yüzyıldan evvel romalıların, güney italya ve sicilya'daki (bkz: batı yunanistan) yunanlar ile temasları esasen campania'nın osklaşmış şehirleriyle sınırlı kalmış durumdadır. mö 295 yılında gerçekleşen ve samnit savaşları'nın sonucunu belirleyen nihai muharebe olan sentinum savaşı'nın ardından cumhuriyet roması, italya'daki yegane süper güç haline gelmiş ve bir kuşak içerisinde bölgedeki küçük çaplı devletlerin pek çoğunu yutmuştur. ancak başta tarentum olmak üzere en güneydeki yunan şehirleri gibi bazıları bağımsızlıklarında ısrar etmekte ve roma'nın korkunç bir kararlılığa sahip olan dinamik askeri emperyalizmine karşı göğüs germektedirler. aynı şekilde, roma'nın müttefikleri arasında yer alan kimi gönülsüz topluluklar da (campania şehirlerindeki roma yanlısı oligarklar tarafından yönetilen demokratlar ve orta ile güney apeninler'deki osci dili konuşan halklar gibi) özgür kalmanın peşindedirler. fakat pax romana'ya karşı isyan edenler, roma'nın karşısına yalnız çıkamayacak kadar zayıf olduklarından, daha güçlü bir müttefik için "denizin karşı kıyısına" bakmak zorundadırlar ve aradıkları çözümü epirus'un dağlık ve engebeli arazilerine hükmeden, bir nevi çağının iskender'i sayılabilecek askeri bir maceraperestte bulurlar: pyrrhus ...

    şehir devleti sisteminin çöküşüyle birlikte tarentum, italya yarımadası'nda helenizmin ana kalesi haline gelir. şehrin sahip olduğu otlaklar, italya'daki en iyi koyun yününü üretmek ile ünlüdür ve bu yünden imal edilen kaliteli giysiler, yine, kentin idaresi altındaki sahil şeridinden elde edilen mor renge boyanmaktadır. kendi adını taşıyan körfezde, aynı zamanda iyi de bir limana sahip olan tarentum'un malları mö 4. yüzyılda adriyatik'in her noktasında en çok talep gören ürünler arasındadır. hülasa başarılı çiftlikleri, zengin ticareti ve kapsayıcı hüviyetteki demokratik anayasasıyla birlikte tarentum, muadillerine kıyasla istikrarlı ve güçlü bir konumdadır. bunun yanı sıra 15.000 kişilik bir orduya, italya'nın en güçlü donanmasına ve sparta ile epirus'tan gelen bir dizi paralı askeri kullanabilecek kaynaklara da sahip olan kent, tüm bu saydıklarımızdan mütevellit kendisini roma yayılmacılığının hedefi halinde bulmuştur. nitekim yunanlar ile romulus'un kurtları arasındaki gerilim, üçüncü samnit savaşı'nın akabinde hızla tırmanır ve her zamanki gibi ilk hamle hırslı romalılardan gelir. mö 291'de düşmanları samnitler ile müttefiklerini çevrelemek bahanesiyle tarentum'un arka bahçesi olarak da nitelenebilecek venusia'da güçlü bir latin kolonisi kuran roma, bu tarihten hemen hemen 10 yıl sonra yani mö 282'de taranto körfezi'ndeki bir başka yunan şehri olan thurii'nin lucani kavmine karşı yardım isteğini geri çevirmez ve böylece bölgeye dair emellerini gerçekleştirmek adına yaptığı planlar için aradığı fırsatı bulmuş olur. tarentumlular ise bu yeni tecavüze cevap vermekte gecikmezler. önce thurii'ye yardıma gelmiş olan roma filosu yok edilir, akabinde ise şehirde bulunan küçük çaptaki roma müfrezesi bertaraf edilir. bununla da yetinmeyen tarentum, halihazırda roma tarafında thurii'de kurulmuş olan oligarşiyi devirerek yeniden demokrasiyi tesis eder. bütün bu gelişmelerin ardından roma'nın tekrardan ve daha kuvvetli bir biçimde üzerlerine geleceğinin farkında olan yunanlar için artık "denizlerin ötesindeki adamı" çağırmanın vakti gelmiştir ...

    geriye dönüp bakıldığında epirus kralı pyrrhus, kağıttan bir kaplan gibi gözükebilir. ancak o dönem şartlarında büyük iskender sonrası yaşanan varisler savaşlarının ürünü savaş beylerinin son kuşağına mensup olan pyrrhus, kendi çağının en iyi generallerinden biri olarak kabul edilmektedir. iskender ile birlikte savaşmış insanların hala hayatta olduğu bir dönemde, pyrrhus'un 25.000 (bazı kaynaklarda bu sayı 35.000'e kadar çıkmaktadır.) kişilik tecrübeli ordusu, pers imparatorluğu'nu yıkan askeri kuvvet model alınarak kurulmuştur. diğer taraftan, italya'nın küçük şehir devletlerine ve dağlı kabilelerine karşı elde ettikleri bütün başarılara rağmen roma'nın lejyonları hala esas olarak bir yurttaş milisi hüviyetindedir. velhasıl tarentumlular, müttefiklerine güvenmek adına her türlü gerekçeye sahiptir ve pyrrhus, görece istikrarlı helenistik krallıkların çıkışıyla birlikte doğu'daki manevra alanının daralmasına mukabil, batı yunanistan'da yani italya'da yeteneklerini sergileyebileceği bir alan bulma ümidindedir.

    pyrrhus'un ordusu üç ana unsurdan oluşmaktadır. ilk olarak; savaş hattının merkezinde konuşlanmış olan, her biri ön saftan ileriye doğru uzatılmış çok sayıda bıçak dizisi biçiminde ve en az 4.8 metre uzunluğunda mızrak (bkz: sarissa) taşıyan askerlerden oluşan ağır bir falanks. ikinci olarak; kanatlarda mızrak, kılıç ve kalkanlar ile donatılmış birinci sınıf zırhlara sahip ani taarruz süvarilerinden oluşan kalabalık birlikler. üçüncü olarak ise her biri bir seyis ile bir mahfe (hayvanın sırtında yay, kargı ya da uzun mızraklar ile silahlandırılmış iki veya üç kişiyi taşıyan küçük kule) taşıyan ve 20 filden oluşan bir birlik. bu yapılanmada kral, geleneksel olarak ana süvari birliğinin başında yer almakta ve savaşın zirvesinde düşman hattını yarmak üzere tayin edici saldırıya liderlik etmek adına beklemektedir.

    pyrrhus'un italyan yarımadası'na ayak basmasıyla birlikte tarafların ilk karşılaşması mö 280 yılında heraclea muharebesi'nde gerçekleşir. plutarkhos'un aktardığına göre pyrrhus, romalılar ile karşılaşmadan evvel onları amatör olarak görmektedir. ancak savaşın arifesinde muharebenin gerçekleşeceği alanı ve düşmanını gözlemlemek adına atını bir yükseltiye doğru sürdüğünde yanındaki kurmaylarına şu şekilde konuştuğu rivayet edilir: "barbarların (romalıların) bu düzeni, magacles, nitelik itibariyle hiç de barbar değil; birazdan neler yapabileceklerini göreceğiz."
    nitekim pyrrhus'un ilk intibası hiç de boş değildir ve "barbarlar", yunanlara karşı fevkalade bir mücadele örneği sergiler. muharebenin başlamasıyla birlikte pyrrhus'un en önemli süvari saldırısının boşa çıkması da bir olur. roma lejyonları atları püskürtür ve düşmanın merkezinde açıklık oluşmasına sebebiyet verir. bunun üzerine falanksıyla birlikte fillerinin de saldırı emrini veren pyrrhus büyük bir risk almış olur. daha önce fillere karşı savaşmamış olan romalılar afallamaya başlar ve hat düzeni bozulur. pyrrhus süvarileri fırsattan istifade ederek yeniden toparlanıp karşı saldırıya geçerler. romalıların atlılarını kolayca püskürten süvariler, roma ordusunun merkezinin bozulma emareleri göstermeye başlamasıyla beraber düşmanı kanatlardan çevrelemeye başlar ve muharebe, son kalan roma lejyonlarının da kaçışmaya başlamasıyla birlikte sona erer. antikite kaynakları kayıp rakamları hakkında farklı bilgiler vermektedir. en düşük tahmin ise 4000 yunana karşılık 7000 romalının öldüğüdür. karşılıklı zayiatın birbirine yakın olması bir tarafa, deneyimli ve profesyonel savaşçıların yerine yenilerini koymanın roma'nın yurttaş milislerine kıyasla daha zor olduğu (roma'nın olağanüstü boyutlardaki hızlı toparlanma gücünü de unutmayalım) pyrrhus adına zaferin bedeli çok ağır olmuştur.

    heraclea, tayin edici olmaktan uzaktır ancak yine de pyrrhus adına bir zaferdir ve muzaffer komutan, doğu yunanistan'dan gelen takviye kuvvetlerin de kendisine katılmasıyla birlikte, daha önce keltlerin yaptığı ve daha sonra da hannibal'in yapacağı gibi, italya'da terör estirmeye başlar. ancak roma'nın hafife alınmayacak bir rakip olduğunun farkında olan pyrrhus, ilerleyişi esnasında düşmanına pek çok kez barış teklifinde bulunur fakat talep, her defasında mağrur romalılar tarafından reddedilir. (bkz: ad victoriam)
    roma'nın, mevcudiyetinin tehlikede olduğu bu dönemde ilkelerinden ödün vermemesini sağlayan isim ise senatonun yaşlı kurdu appius claudius pulcher'dan başkası değildir: "onu (pyrrhus) geri göndermenin tek yolunun onunla dostluk kurmak olduğuna kendinizi inandırmayın; bilakis eğer pyrrhus siz yaptığı hakaretler nedeniyle cezalandırılmadan, bir de üstüne tarentumluların ve samnitlerin romalılar ile alay etmesini sağlama hediyesiyle giderse, bu, bundan sonra bu kadar aşağılandığınız için sizi hakir gören yeni istilacıları davet etmek anlamına gelir."

    belirsizlik ile geçen bir yılın ardından taraflar mö 279'da ausculum'da kozlarını bir kez daha paylaşır. 2 gün süren savaşın sonunda ne yunanlar ne de romalılar galebe çalamaz. romalıların kaybı 6000 civarında iken yunanların zayiatı 3500 dolaylarındadır. ausculum savaşı, pyrrhus'a bölgede hiçbir yeni müttefik kazandırmamış ve bir de üzerine heraclea'da olduğu gibi yeri doldurulamayacak deneyimli askerlerine mal olmuştur. ordusu kazanamayacağı bir yıpratma savaşında eriyip gitmektedir ve ufukta romalıların teslim olmaya yaklaştıklarına dair herhangi bir işaret de gözükmemektedir. pyrrhus'un aklıselim davranmaktan başka çaresi kalmaz ve bu yüzden yunan özgürlüğünün savunuculuğunu bir başka yerde yapmak üzere sicilya'ya geçerek mücadeleyi kartacalılara karşı sürdürmeye karar verir.

    fakat talentum'un ve diğer yunan şehir devletlerinin roma'ya karşı savaşı yalnız başlarına sürdürmeleri mümkün değildir ve pyrrhus'un sicilya'da olduğu 3 yıl boyunca romalılar tarafından büyük bir baskı altına alınırlar. nitekim sicilya'da da italya'da olduğundan fazla bir şey elde edemeyen pyrrhus, nihayetinde yunan müttefiklerin geri dön çağrılarına kulak verir ve bir kez daha roma'nın karşısına dikilir. yarımadanın ve o an farkında olunmasa dahi insanlık tarihinin kaderini belirleyen beneventum savaşı'nda taraflar son kez kozlarını paylaşır (mö 275). taktiksel bir manevra ile roma konsüllerinin ordularını birbirinden ayırmak adına muharebeden bir gün evvel kuvvetlerini ikiye ayıran ve ana kuvvetleri ile roma kampına bir gece baskını düzenlemek isteyen pyrrhus, istediğini elde edemez. gece yürüyüşü esnasında yollarını kaybeden yunanlar, güneş beneventum'un üzerine doğduğunda kötü bir şekilde mevzilenmiş şekilde kalırlar. pyrrhus, tecrübesinin de verdiği soğukkanlılık ile askerlerini toparlar ve fillerinin yardımıyla romalıları kamplarına kadar sürer. ancak kamplarının sağladığı güven içinde yeniden tertip alan roma piyadeleri, okları ve mızraklarıyla fillere karşı tekrar taarruza geçerler. paniğe kapılan hayvanların geriye doğru bozgun halinde kaçmasıyla yunan hatları bozulur ve kargaşaya sürüklenir. savaşın kaybedildiğini anlayan pyrrhus için artık "maceranın sonu" gelmiş gibi gözükmektedir. elinde kalan birkaç bin kişilik kuvvetiyle muharebe alanından çekilen kral, kısa bir süre daha italya'da kalıp durum değerlendirmesi yapmasının akabinde memleketi epirus'a geri döner.
    birkaç yıl sonra argos'taki bir sokak çatışması esnasında yaşlı bir kadın tarafından atılan kiremidin başına isabet etmesi sonucunda hayatını kaybeden bu maceraperest adamın geride bıraktığı mirası ise insanlık tarihine düştüğü iki kelimelik nottan ibarettir: pyrrhus zaferi ...

    konuya dair daha fazla bilgi edinmek isteyenlere mary beard'den spqr - antik roma tarihi, suetonius'tan on iki caesar'ın yaşamı, adrian goldsworthy'den roma nasıl çöktü ? / bir süper gücün ölümü ve neil faulkner'dan roma: kartalların imparatorluğu adlı eserleri tavsiye ediyorum.
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap