• bay bridge uzerinden san francisco'ya gelirken, treasure island cikisinin hemen oncesinde, ermenilerin astigi soyle bir pankart var. bu pankart, nisan'in basindan beri orada duruyor ve bu ay sonuna kadar da orada kalacak. bir gunde bu kopruyu, gidis / donus olmak uzere 270.000 arac kullaniyor. varin gerisini siz hesap edin artik, nasil bir propaganda gucleri var.

    yahudiler bir, ermeniler iki. got kadar nufusa sahipler ama para sayesinde ortaligin amina koyuyorlar.
  • 1905-1906 yılları arasındaki görüntülerinden oluşan bir video.
  • üç tarafı denizle çevrili, iki tane köprüsü, adaları, tramvayı olan, bol yokuşlu ve deprem bölgesinde bulunan bir şehir. önümüzdeki 20 yıl içinde filan büyük bir deprem olması bekleniyor.
    yani istanbul'la çok sayıda ortak özelliği var.
    fakat verdiği his bakımından istanbul'la pek alakası yok.
    bi kere kalabalık değil. karman çorman değil, düzenli bir şehir. ha çok temiz sayılmaz, bu açıdan istanbul'la benzeştirilebilir. ama sokaklarında kaybolmak neredeyse imkansızdır çünkü sokaklar manhattan'daki gibi birbirine paralel veya dik uzanır, şehrin bir ucundan diğer ucuna. kare kare bloklardan oluşur yani. (market street gibi şehri çapraz kesen bir iki cadde hariç.)
    yokuşlu olmasına rağmen yolları böyle dümdüz geçiricez inadı yüzünden lombard streetin meşhur virajları gibi abukluklara sahiptir. caddenin en aşırı yokuşlu kısmından arabalar inebilsin diye, üst geçitlerde engelliler için yapılan merdiven alternatifi yapılara benzer şekilde virajlı yapmışlar yolu.

    iklim olarak sürekli bir mont beni havası hakim. yani elinizde yahut çantanızda çok kalın olmayan bir mont bulundurup tişörtle çıktığınız takdirde yılın hemen her ayında rahat edersiniz.

    delisi bol bu şehrin. durup dururken gelip geçen arabalara ya da öyle ortaya bağırıp küfreden pek çok insan görebilirsiniz. korkmayın genelde zararsızdırlar.

    istanbul'a kıyasla hayli güvenli sayılabilecek bir şehirdir. fakat 6. cadde civarında özellikle dikkatli olunmasında fayda var. zaten sokağa girdiğinizde tımarhaneye girmiş gibi hissediyorsunuz, anlarsınız. sokakta gördüğüm insanların %80i cidden bi tuhaftı. ya deli ya da uyuşturucudan beyni akmış tiplerle dolu. döne döne yürüyenler, her önüne gelene high five yapıp gülenler, dükkan tabelalarıyla konuşanlar vs. biraz insanı tırstırıyor. ha o cadde üzerinde de gayet güzel barlar var, en muhabbetli insanlarla o civarda tanıştım, orası ayrı. tehlike benim göbek adım diyorsanız aslında gayet eğlenceli bir bölge.

    kitap seven biriyseniz north beach denilen italyan mahallesinin oradaki city lights bookstore gönlünüzü fethedecektir, muhakkak uğrayın. özellikle beat edebiyat ve sosyalist, anarşist, feminist eserler bakımından zengindir.

    gece gürültülü ıptıs dıptıs müzik çalan, kopmalık mekan arıyorsanız polk street'e gidin. onun dışında mission district'e ya da gay mahallesi olarak bilinen castro'ya gitmek de mümkün, oralar da canlı oluyor. yalnız castro'daki her 10 bardan 9'u gay bar'dır, ona göre gidin. bi de tüm mekanlar en geç gece 2'de kapanıyor, kaçarı yok.

    yok ben kopmasında değilim, değişik bira içmek istiyorum derseniz soma'da 21st amendment brewery var, fıçı biraların hepsi güzeldir.
    mission dolores'in oralarda cervezeria de mateveza var. yerba mateden yapılan dolayısıyla bol kafein içeren biraları mevcut, baya değişik.
    golden gate park'ın orada social kitchen brewery var, bunların da hoş biraları bulunuyor.
    en sevdiğim barlardan biri mission-castro arasındaki zeitgeist oldu. biraz leş bi görünümü olsa da hem leziz biraları var hem de arkadaki bahçesinde sigara içilebiliyor. içkinin yanında sigara içebileceğiniz ender mekanlardan biri. bourbon fıçılarında bekletilen bir stout içtim burada ki, inanılmaz lezzetliydi.

    ha bu arada sigara içiyorsanız özgürlükler ülkesi amerikadayım, sokaklarında esrar kokusu almadan gezilemeyen san francisco'dayım diye hemen sevinmeyin. kapalı mekanlarda sigara içmek zaten yasak, onun dışında öyle sokakta da istediğiniz yerde içemiyorsunuz. misal, oturduğunuz mekanın sokakta masa-sandalyesi varsa bile orada içemezsiniz. kalkıp kaldırım kenarına geçmeniz lazım. kaldırım yoksa kapı ve pencerelerden 15 feet uzakta içeceksiniz.

    her neyse. sonuç olarak bol manzaralı, kalabalık değil fakat canlı, her daim bahar havası taşıyan, evsizi delisi ve sisi bol bir şehirdir. son olarak, doğma büyüme istanbulluların gaza gelip buraya taşınma hayalleri kurmadan evvel burasının küçük bir araziye kurulmuş, nüfusu 1 milyonun altında ve pahalı bir şehir olduğunu unutmamalarını tavsiye ederim.
  • san francisco sehrinde yururlukte olan bir kanun sebebi ile, belirli bir tarihten sonra yapilan tum binalar halka acik ve girisi kisitlanamayan park alani saglamak zorundalar. ornegin sandvicinizi aldiniz, bu binalarin icindeki halka acik bolume oturup yiyebilirsiniz.

    su linkte, bu binalarin bazilarini gorebilirsiniz:

    http://www.thrillist.com/…s-thrillist-san-francisco
  • kanımca dünyanın en yaşanılası şehridir, çok güzel bir şehir olmasının yanısıra insanları da çok kibardır. new york'ta yaşayan insanları istanbul'da yaşayan insanlara benzetirsek, san francisco'dakileri izmirlilere benzetmek pek yanlış olmaz. aynı zamanda yakın zamanda taşınmayı planladığım şehirdir.
  • abd'de bulabileceğiniz nadir avrupai şehirlerden.

    50 eyalet bilmem kaç şehir içinde sanırım tek jenerik olmayan, orijinal öğeler barındıran şehir. inişleri yokuşları, köprüleri biraz istanbul kokan ama sokakları kaliforniya yasalarının verdiği yetkiye dayanarak cayır cayır kenevir kokan, 39. pier'deki deniz aslanları parmacıklarımdan öpülesi ama burda yaşar mıydın diye sorulduğunda ağlayarak evimi özledim dedirten şehir. tatilde bile homesick olmayı tabi san francisco'ya değil abd'nin yavşaklığına borçluyuz. özetle san francisco, abd'de gidilebilecek iki üç orijinal yerden biri işte.
  • san francisco'daki hayat pahalılığı abd ortalamasından %60 daha fazlaymış. 2 odalı bir evin ortalama kirası abd'nin en yükseğiymiş, 2. sıradaki new york'tan 1000$ daha fazlaymış.
    http://www.businessinsider.com/…an-francisco-2015-5
  • şu pahalılık haberiyle birlikte sanırım bu şehre yerleşme planlarımı gözden geçirmem gerekiyor. hoş zaten hanımı avrupa dışına ikna etmek de güç ya neyse.

    sanıyorum san diego'ya ağırlık vermem gerekecek. california'dan kopmamalı..
  • avrupa kendine abd'de bir yaşam kurmak isteseydi neresi olurdu? bu sorunun abd'deki cevabı kesinlikle bu şehir olmazdı. turist olarak geldiysen belki.

    edit: http://i.imgur.com/ufmbyhs.png
hesabın var mı? giriş yap