• marcel proust'un kayıp zamanın izinde'sinde bütün olayların başlamasına sebep olan çaya bisküvi bandırma anında yaşadığı olay. adam çaya bisküvi banıyor yedi ciltlik kitap yazıyor, ben çaya bisküvi banarken nasıl olacak da kırılıp çayın içinde bulamaç haline gelmeyecek derdinde olduğum için şu ülkede bir proust çıkamıyor.
  • zen budizm felsefesinde aydınlanma manasına gelen japonca kelime, (korecesi oh, turkcesi aha dir).. kelime manası anlamak, aydinlanmaktir fakat tam anlamıyla mevcut olmayı, mutlak varlığımizi, gercekligi tam olarak anlamayı simgeler. zen budizm'e göre her an olabilecek kısa bir uyanış satori olabilir. (bkz: #7921941) satori, yurumeyi yeni ogrenen bir bebegin defalarca duse kalka gosterdigi efor sonucu gunun birinde durup dururken aniden ayaga kalkip o andan itibaren devamli yuruyebilmesi gibidir (yillar sonra yolda yururken bir arabanin size carpmasi sonucu olmeniz de olsa olsa bad karma dir).

    koan calismalari bir cok zen rahibinin satoriye ulasmada kullandigi geleneksel bir metoddur ama tek yol degildir. zazen satori ye ulasmanin temelini olusturur. bu uyanis kısa, bir anlık bir deneyimi ifade etse de satoriye ulaşmak uzun ve disiplinli bir çalışma gerektirir.

    mesela saatlerce deliler gibi aradığınız gözlüğünüzün burnunuzun üstünde olduğunu farkettiğiniz an yaşadığınız deneyim, küçük bir tür satori'dir. uyanış kısadır ama o andan itibaren her şeyi daha iyi görebilirsiniz.
  • japonca "ani aydınlanma", "uyanma" anlamına gelir. zen budizmi'nin temel kavramlarından biridir. ezoterik (dışarıya kapalı) öğretilerde yer alan inisiyasyon/lar (türkçesi el verme) sonucu, öğretinin nihai hedefinin net olarak anlaşıldığı andır.

    yani bir nevi, uzun uzun düşündükten ve düşünmekten vazgeçtikten sonra bir an, "lan buymuş demek ki" denilen anın benzeridir.

    masonlukta son dereceye ulaşıp "mason olmak", budizm'de "satori", alevilik'te "sırra erme"; farklı aydınlıklara varılsa da, mantıken aynıdır diyebiliriz.
  • zen budizm de aydinlanmanin dogal sonucu olarak kendiliginden ortaya cikan zihinsel durum (nirvana).
  • bir zen budistinin anlatımıyla;

    "ben aydınlanmadan önce dağlar dağ gibi nehirler nehir gibiydi. aydınlanmaya başladıktan sonra artık dağlar dağ gibi nehirler nehir gibi değildi. şimdi tam aydınlandığımdan beri gene dağlar dağ gibi nehirler nehir gibi"

    bu kadar işte. kasmayın ulaşacağım diye.
  • "satori, mantıksal ve çözümsel kavrayışın tam karşıtı olan, konuların ve şeylerin özüne sezgi yoluyla bakış olarak tanımlanabilir. daha açıkçası dualist olarak eğitilmiş zihnimizin bulanıklığı, karmaşası yüzünden şimdiye dek algılayamadığımız bir dünya ortaya çıkıp gözlerimizin önüne seriliverir. ya da bütün çevremizi bugüne dek bulamadığımız yepyeni, beklenmedik bir açıdan görüverdiğimizi söyleyebiliriz. "

    "satori açılımı yaşamı yeni baştan kurmak, yeni baştan düzenlemektir. gerçek bir satori açılımı olduğu zaman insanın iç dünyasında ve ahlak yapısında bir devrim oluşur."

    (bkz: zen budizm)
    (bkz: d.t. suzuki'den seçme yazılar)
  • ani aydinlanma,göz açılması,ani uyanış anlamına gelen japonca sözcük...en az kesmekes kadar genis bir kullanım alanına sahip olabiliyor bazen..
  • zende aydinlanmalarin en ust ve en kesin asamasidir.
    ancak satori'ye hic ulasilmasa da ona giden yolda adim olabilecek her yasantiya deger verilir. suzuki der ki:
    "eger kapkaranlik bir odada bir mum yakilirsa oda aydinlanir. sonradan on, yuz ya da bin mum daha yakilirsa oda giderek aydinlanir. ama asil kesin donusum, karanligin icine suzulen birinci mumun isigiyla basarilmistir."
  • sorular ve cevapları bir fermuarın iki yanı şeklinde düşünür isek, fermuar çekildiğinde aha bu satori hadisesi olur. soru ve cevapların olmadığı bir dünyada, saf deneyimin halidir satori. çeşitli dillerdeki ismi ne olursa olsun bahsedilen bu aydınlanma, aslında alıştığımız dünyanın üzerine farklı olduğunu hissettiğimiz bir ışığın düşmesidir. ve yeni dünyamızı aydınlatan bu yeni ışık, bilhassa güneşe hakkıyla bakabilmiş insanların gözlerindedir.
  • günlerden bir gün zen ustabaşısı joshu'ya öğrencilerinden kyogen isimli bir efendipaşanın satori'ye vardığı iletilir. mevzu böyle olunca sayısız daltaban öğrenci satori'ye varan karasaçlı, şahin bakışlı yiğit kyogen ile görüşmek ister. o görüşmeler sırasında öğrenci ibişin biri kalkar "kanka satori'ye varmışsın, havaya civaya girmişsin doğru mu?" diye sorar. kyogen gayet soğukkanlı, gayet müslümhane "doğdudur" diye cevap verir. bunların merakı dinmez, bir başkası çıkar "hoca anlatsana bize nassın, iyi misin, kendini nasıl hissediyorsun" "diye sorar, kyogen "her zamanki gibi üzgün"diye cevap verir.

    karateci kunfucu diyon iplemiyon, boşverip geçiyon ya bak adamcağız bir menekşenin kokusundaki huzursuzluktan bile eza çeker hale gelmiş. felsefe yemiş bitirmiş adamı. böyle zordur işte satori, ondan bu suskunluğum.
hesabın var mı? giriş yap