• söz konusu olan bir insansa sebep sonuç ilişkisi kurarken dikkat etmek gerekir. neyi referans alacaksın kendini mi diğer insanları mı..

    kim neyi neden yapar ben bilemem.. anlamak için çaba gerekir.. biz en kötü ya da basit olanı düşünmeyi seçeriz hep... nedense... ben bazen yapmıyorum... o zaman bilemem diyorum.. bilemem diyince de sıçıyorum galiba.. olsun
  • bu ilişki, sonuç istenildiği gibi olmayınca bir panik havası ile kurulursa, ilişkideki çift yönlü denge okları görünmezleşebilir, mazallah* sonuçtan mantık bile çıkarılabilir. sonra bu arkadaşı alıp enkaz ya da en kaz olarak farklı bir tespite özne yapabilirsiniz.
  • yurdum insanın adeta takıntısıdır. illa ki her sonucun bir sebebi olmalıdır ve bu sebep de çoğunlukla bir insan ya da insan grubu ile ilişkilendirilir.

    misal:

    -haftasonu antalyaya gideceğim.
    -hayırdır niye?
    -gezmeye
    -akrabalar mı var?

    meal: akrabasız gezi kültürü yerleşememiştir. bir yere sadece akraba ziyaretine gidilir.

    misal:

    bir askerle diyalog:

    -kaç yaşındasın?
    -32
    -yüzbaşı olmalısın.
    - a evet nereden bildin?
    -bildim işte.
    -baban mı asker?
    -hayır.
    -ailede asker mi var?
    -hayır.
    -e eski sevgilin asker olmalı.
    -hayır. ( dişler gıcırmamaya başlar)
    - e nereden biliyorsun rütbeleri?

    "biliyorum kardeşim biliyorum! kültürlüyüm uleyn..."diye dalmak gelir insanın içinden, yapamaz...yerini sadece aval aval bir bakışa ve tebessüme bırakır...
  • bilimsel bir calisma yapabilmek icin olmazsa olmaz kosul.

    incelersek bilimin ilermesi (b) bu kosulu (sebep-sonuc iliskisini dogru okumayi) gerektirir (a). yani a <- b (b ise a diye okunur) dikkatinizi cekerim, a -> b demedik. yani kosul (sebep-sonuc iliskisini dogru okumak) bilimin ilermesini sonucunu dogurmaz. yani kosul (sebep-sonuc iliskisini dogru okumak) bilimin ilerlemesi icin yeterli degildir ama gereklidir.

    sikilan okurlarimiz icin daha guzel bir ornek. aslinda bu ornek icin sahneyi hazirliyorduk, itiraf etmek gerekirse***

    bir baska ornek:

    "bahar geldiğinde mi ben böyle olurum
    yoksa böyle olduğum da mı gelir bahar"
    (bkz: #17553561)

    a : bir garip olmak, b: bahar gelmesi.

    " b -> a midir "
    yoksa
    a -> b midir"

    yoksa a ile b iliskisiz midir ? yani birbirlerini "imply" edemezler mi ?

    candan ercetin son albumunde* ayse kulin'in sozlerindeki bu bilinmezin izini surmektedir. kolayliklar diliyoruz, su mart ayinda kendisine.
  • diyalektik düşünce metodolojisinin temel ilkelerinden biri. (bkz: bağlantılılık ve bütünsellik)
  • sözlükte sıklıkla yapıp sürekli sonuç odaklı yaklaştığımız için, çözüm değil polemik ürettiğimiz ve bununla beslendiğimiz ilişkilendirme yöntemidir de aynı zamanda.
    örneğin ;
    “sabahın köründe entry girerken uykusuzluktan gebermek.” diye bir başlığımız olsun.
    gelecek muhtemel yorumlar :

    - girmeseydin ulan bize mi sordun angut. geberirsin tabi.
    - geber lan mal, zaten hak etmişsin.
    - ama niye öyle diyorsunuz, adamcağız sizin için uykusundan feragat edip entry girerken vefat etmiş.
    - ölmüş lan adam, favlasak haberi olmaz mnk.
    - (bkz: mal)
    bunlar sonuç odaklı polemik‘ler (siz isterseniz tespit diyebilirsiniz)

    halbuki çözüm odaklı yaklaşsak gelecek yorumlar :

    - abi bu saate kadar oturduğun için senin hayvan gibi uykun gelmiş , geç saatte entry girince saçmalıyorsun zaten, hadi git yat. bir daha bu saatlerde entry falan girip kafa ütüleme. lütfen.
    - (bkz: engelle geç)

    iyi sabahlar
  • hayatı tanımaya da tanıtmaya da başladığımız noktadır.
    fakat zaman ilerledikçe işlerin o kadar da basit,sade, düz, olmadığını anlıyoruz.
    ben bu sebepler meselesini havanın kapalı ve yağmurlu olduğu bir günde yapılan uçak yolculuğu ile sembolleştiriyorum zihnimde.

    aşağıda hava kapalı, yağmurlu ve kasvetli. sonra uçak yükseliyor. belirli bir yüksekliği geçtikten, bulutların üzerine çıktıktan sonra bakıyorsunuz etraf günlük güneşlik. bütün o fırtına, kargaşa aşağıda kalmış.

    ışte bulutların altı sebepler alemini, bulutların üstü ise sebeplerin sebebi olan alemi sembolize ediyor bana göre.

    ınsanları, hadiseleri, mazimizi, yaşamı yahut kendimizi sebepler dairesi içinde değerlendirmemiz bizi bir sonuca götürmez. çünkü aşağıda kaos var.
    sağlıklı bir görüşe, dinginliğe kavuşmak ancak yükselmekle mümkün. yükselmek de yüce allah ile irtibatlı olmakla...

    hakikatiyle ancak bu şekilde affedebiliriz. ancak bu şekilde geçmişimizle, bugünümüzle barışabiliriz. bu şekilde, hakim olan yüce allah ile irtibat hâli ile...
  • (bkz: nedensellik)
  • beyni olan ve kullanabilen her canlının kurması gereken ilişkidir.
  • birçok insanın oldukça zorlandığı faaliyet. genellikle insanlar sonuç ve nedenleri bağlamakta zorlanıyor. ya da bunu sadece tek basamakta yapabiliyor.

    mesela şöyle bir örnekle açıklayalım.
    soğuk havada ofise ince kıyafetlerle gelen bir insan düşünelim.
    mekanı havalandırmak için cam açıldığında eğer hasta olursa, bunu camın açılmasına bağlar. bir basamak önce ince giyinme kararı vermesine değil.

    bu basit örnek bile önemli. çünkü aynı mekanizmayı mühendislikten para yönetimine, tıptan pazarlamaya, aile mevzularından insan ilişkilerine birçok konuda çalıştırıyoruz. burada bir eksiklik olunca ne oluyor?

    -çalışmayan bir asansörün çalışmama sebebini bulmakta zorlanıyoruz.
    -evde maddi sorunlar olunca, bütçemizi iyi yönetemediğimizi göremiyoruz.
    -atıyorum bir öğretmen öğrencisinin başarısız olma sebebini kavramakta zorlanıyor.
    -bir işletme sahibi satışların kötü gitme sebebini iyi analiz edemiyor,
    -algoritma kurmakta zorlanıyoruz. bence bizim insanımızın en zorlandığı konulardan biri bu. kod yazmaktan bahsetmiyorum. herhangi bir işin nasıl yapılması gerektiğini adım adım planlamakta bile zorlanıyoruz.

    bu yüzden mantık gibi derslerin çok daha erken ve kapsamlı işlenmesi önemli.
hesabın var mı? giriş yap