• bazen karşı taraf özellikle belirtir, "sen de sen.çekinme." der.fakat çıkamaz bi türlü sen ağızdan.koskoca adam ,evli barklı ,çoluk çocuk ,yüklü kariyer sahibi.nasıl sen diceksin çocukluk arkadaşınmış gibi.yapılamaz,içe sinmez.hitap etmeden konuşmaya devam edilir.bazen de "biz kim?kaç kişiymişiz biz?"sorusuyla karşılaşılır."siz işde,sen(kasılarak) ve senin gibiler." diyerek kıvırılır.
  • dogal seleksiyonda zaman icinde siz'den sen' terfi eden hitap seklinin, bazi durumlarda terfi gerceklestikten sonra tuhaf bir sucluluk duygusu yaratmasiyla olusan ikilem. insan bir defa "sen" demisse, tekrar "siz"e donmek de abuk kacacaktir, ama boyle de olmuyodur, kepaze bir durumdur.

    (bkz: ben bi bok yedim)
  • benden en az 6 yaş - en fazla 15 yaş büyük biri ile konuşurken ilk başlarda yaşadığım zorluk. zira; daha altı "sen" iken daha üstü katiyetle "siz"dir. bu aralıkta yaşananlar için (bkz: hitapta sen ve sizi karisik kullanmak)
  • bazen komşularla konuşurken olur bu. 5 yıldır komşusuzunuzdur ama öle cok muhabbetiniz olmamaştır.. samimi bir ortam yaratıp "nassın x amca" demek cok hoş olur ama nedense mesafeyi bozmamak adına "günaydın, nasılsınız" denir.. böylece varolan samimileşme şansı sıfıra indirilmiş olur.
  • karşınızdaki insan da aynı stresi yaşıyıorsa, komedi yaşarsınız bol bol. sonra bir bakmışsınız enseye tokat oluvermişsiniz.
  • kıvranmak, kıvranmak, sonunda ellibeslik tonton müdüre sürekli "siz" diye hitap ettim diye firca yemek, dedem yasindaki adama "sen" demenin garip gelmesi, sonunda da "amaaan, garip insanlar bu almanlar diyip" herseyi salivermek
  • - carmihin yolu nedir siz pierre?
    - bana sen diyebilrsin marcus
    - tamam, sen pierre..
  • - cok halsiz kaldiniz efendi frodo
    - bana sen diyebilirsin sam
    - cok halsen kaldiniz efendi frodo
    - allah belani versin sam
  • ilişkinin boyutunu karşıdaki kişinin davranışlarına göre m i, yaşına göre mi, statüsüne göre mi belirleyeceğinizi çözemediğiniz anlarda ortaya çıkar. kimi zaman "siz"li hitap tarzını benimsemiş birisine karşı dahi "sen" demek/diyebilmek ister insan. bir karın ağrısı haline dönüştükçe durum konuşmaktan kaçınılır o kişilerle. derken bir gün unsurların hangisinin ilişkiyi belirlemekte daha baskın olduğu görülünce, hayalini kurduğu oyuncağa kavuşmuş çocuk misali, sevinilir, sahip çıkılır "sen" ya da "siz"e. hatta keşke daha önce çözülseymiş bu sorun denilir.(bkz: tanıl bora)
    bazen de insanlar sadece barbara şiirinden yola çıkarak bu sorunu kökünden halleder.
hesabın var mı? giriş yap