• ipek ongun tarafından yazılan bir genç kızın gizli defteri 1-2-3-4-5-6-7-8 * serisinin bayık baş karakteri.
  • bir genç kızın gizli defteri serisinin muhteşem süpersonik kahramanı. severek izliyoruz. torunlarını gördüğü vakte kadar kitabın devam etmesini istiyoruz.
  • kocasına olan aşkını ve birlikte geçirdikleri saatleri anlatırken adeta bir ayşe arman havası yakalayan über karakter.
  • kendisine açık mektup yazmak istediğimdir.

    "sevgili serra,

    seninle tam 16 sene iyi-kötü bir ilişki yürüttük. bu süre içinde yaptığım tahminlere göre benden yaklaşık olarak iki yaş büyüksün. kitabın her çıktığında 'laaannn 2 sene sonraki hayatım önümde duruyor" diyerek ergen aymazlığıyla sayfaları çevirdim. hepsini bir solukta okuyup senin gibi 'uslu' bir çocuk olmayı istedim. tabii senin derdinin vasat, gerektiği kadar düşünen, içi boş dışı hoş bir insan haline gelmek olduğunu çok sonra anlayacaktım. aslında arkadaşlara 'hilton'a çay davetine gidelim mi?' dediğimde karşılaştığım kahkahalardan biraz kıllanmıştım, ama yine de kabullenmemiştim. halbuki gitseydik senin gibi ekose eteğimle birlikte, deri ceketimi giyecektim, çok yazık. *

    gel zaman git zaman ben liseyi bitirince koptuk birbirimizden. lise 2'de okuduğum adım adım hayata isimli, baş karakteri olduğun kitabı bitirince şehir dışında üniversite okursam çok çılgınsal bir hayatım olacağı izlenimini uyandırmıştın bende. tesadüf o ki; istanbul'a çok yakın küçük bir kentte kazandım üniversiteyi. fakat paralel evrende işler istediğim gibi gitmedi. annem kulağımdan tuttuğu gibi devlet yurduna yazdırdı.
    senin okula girdiğin sene, aralarında büyük aşkın oktay'ın bulunduğu bir de arkadaş grubun olmuştu. hatta grupta o zaman seni sürekli yağlayan kız arkadaşların da vardı. benimse en son hatırladığım yurtta duş sırasında önüme geçen kızın tekinin saçlarına yapıştığım. ama görsen hak verirdin serra'cığım, zaten sıcak su akşam 21:00'e kadar, bir de şampuanımı bitirmiş.

    sonra baktım, işte hayat isimli kepleri havaya fırlattığın bir kitabın daha çıkmış. kitapçıda elime aldım şöyle bir karıştırayım dedim. baktım bu sefer okulun bitmiş ve tabii ki pek mükemmel bir insan olduğun için hemen iş bulmuşsun.

    ardından serinin hiçbir kitabını okumadım. ekonometriye giriş bile o kitaplardan daha çekici geldi. "ne yapmışım lan ben?" dedim durdum.

    bana attığın bir diğer kazık da, hayatım boyunca kafka bile okusam "sen serra'nın en yakın arkadaşısın la, dünkü bebe ne anlarsın bunlardan?" tavrıyla karşılaşmam oldu.

    velhasıl kelam; yıldızlı pekiyilerle dolu bir hayatının olması bilge bir insan ol(a)madığının kanıtıdır serra'cığım. bizi yemeye çalıştığın o "parlak" kişiliğinin ve "mükemmel" hayatının gerçek hayatta karşılığı yok. japon işi diye bir film vardı, yaşın tutuyor hatırlarsın. kemal sunal ve fatma girik oynuyordu. orada japonya'dan gelen insan boyutundaki bebek var ya, biraz ona benziyorsun desem kırılmazsın umarım. belki biraz da çocuklar duymasın'ın meltem'ine...

    canım serra'cığım, mektubuma son verirken sana sabah 7:30'da bindiğim ve bedenimin yarısı içeride, diğer yarısı dışarıda seyahat ettiğim 500t'den kucak dolusu sevgiler gönderiyorum."
  • "sana öyle gelmiş" cümlesinden nefret eden karakter. dellendirmeyin şu kızı.
  • küfür bilmez, makyaj bilmez, giyim kuşam bilmez..
    ama yine de hep en birinci odur.

    nasıl bir karakter yarattın ipekanım?
  • kurgu tarihinin en gerzek karakteri. sinirlendim yine.

    ben 14 yaşında falan çok akıllıydım ya. ipek ongun okumayı ve cosmogirl almayı kendi kendime bıraktım. "mal galiba bunlar" deyip böyle. iyi iyi.
  • tarihsel evrimini henüz tamamlayamamış, sınırları belirlenemeyen kezbanlık kavramının atası, prototipi. yeni nesil aşina.

    yok be ipek ongun'un beyni yanmış karakterlerinden bir diğeri işte. okulda asker botlarıyla gezen(!) evlilik karşıtı "aykırı" insan toprak'la görüşmezler pek. kırk yılda bir çapkın erkek arkadaşlarına "anaç anaç" karı bakındıkları düğünlerden biri olacak da ohoo. ölme eşeğim ölme.

    ne okuduk şu kızın maceralarını zamanında. peynir ekmek gibi satılırdı. hocalarımız önerirdi hep. cinsel eğitim dersinden anladıkları tek şey orkid kanatlarının iç çamaşırına nasıl düzgünce yerleştirileceğini öğretmek olan hocalardan da pek bir şey beklenmiyor.
  • ortaokul hayatım bu kızın günlüklerini okumakla geçti.
    başından beri cüneytle olmasını istediğim halde sonunda özgürle evlenmişti, ilk öpüşmelerini de böyle ballandıra ballandıra anlatmıştı, sonra söz vermiştim kendime kızım olsa serra oğlum olsa özgür koycam adını diye.
    hayatta koymam.
    sonra bir de günlükleri bitirirken onun gibi şunu seviyorum bunu seviyorum yazmışım kaç sene boyunca eski günlüklerime baktım da.
    ne özendirdin bizi bu kıza be ipek ongun.
    ama şu konuda tebrik etmek gerekir, çok seri okudum kitapları bir solukta. sıkılmadım da. dkkatimi iyi çekmişti benim gibi o zamanın bütün genç kızlarının da.
  • senelerce okudum bu kitapları. üniversite hayatım, iş hayatım, aşk hayatım hep onun gibi olacak sanırdım. öyle özdeşleştirmişim kendimi onunla.
    noldu???
    üçün birini aldım en sonunda bana da kalan bu oldu hayatta.
    çok kafaya takmamak gerekiyormuş bu şahsı.
    ama hala kurtulamamışım etkisinden ki geçen gün dükkanın yerlerini paspaslarken aklıma takıldı yine. bu serra nın patronları buna bi de ortaklık teklif etmişlerdi. beş kuruşsuz hem de...bak seneler geçmiş hala çözememişim. ve sonrasında dedim ki lan ben de napsam da serra gibi kısa yoldan köşeyi dönsem.
    ama sağıma baktım soluma baktım bana parasız ortaklık teklif edecek babayiğit bulamadım.
hesabın var mı? giriş yap