• yazarı svagito r. liebermeister adlı alman bir terapist. sevginin kökleri kitabı bir aile dizilimi rehberi olarak "bize engel olan bağları anlayıp özgürlüğün yoluna ulaşmak" diye bir başlığa sahip. bert hellinger' in aile sergisi yöntemini gerçek hayattan uygulamalarıyla enine boyuna anlatıyor kitap.

    ..

    "değişimi başlatan anlayışımızın derinliğidir. ağzınıza götürdüğünüz eriğin aslında bir taş olduğunu anladığınızda onu çiğnemezsiniz. kişisel geştaltınızın değişmesine neden olan bir anlayışın sonunda artık eskisi gibi davranmayacağınızı bilirsiniz."

    "içsel gelişim doğal bir süreçtir, planlı bir 'edim' ile elde edilemez."

    "ebeveyn-çocuk ilişkisindeki ana dinamiği, 'sen büyüksün, ben küçüğüm, sen verirsin, ben alırım' cümlesiyle ifade ederiz. kadın-erkek ilişkisinde ise birbirlerine söylemeleri gereken, ' bende senin ihtiyacın olan bir şey var ve bunu sana sunmaya hazırım. sende de benim ihtiyacım olan bir şey var ve bunu senden almaya hazırım' cümlesidir."
  • "çaresiz ve bilgisiz bir halde doğarız.

    ailemiz hayatta kalmamızı ister ve bizi 'doğru' büyümemiz, 'doğru' davranışlar edinmemiz, 'doğru' şeyler yapmamız için yönlendirir. topluluğun yeni bir üyesi olarak kabul görmemizi ve uyum sağlamamızı ister.

    şekerleme kağıtlarını yan bahçeye attığınızda, bağırarak bahçede oynadığınız ya da oyuncaklarınızı komşunun garaj kapısında unuttuğunuzda ana babanızın komşular ne diyecek diye nasıl endişelendiklerini hatırlıyor musunuz? ya annenizin yüzündeki panik ifadesini?

    aslında yaşadıkları korkunun nedeni, kapı komşusundan çok, derinlerden yükselip vicdanı harekete geçiren hayatta kalma güdüsüdür. altta yatan asıl korku, hem kendileri hem de çocuklarının sosyal tecride uğraması ve reddedilmesidir.

    reddedilmek, kolektif hafızanın bilinçaltı düzlemlerinde ölüm anlamına gelir."

    sevginin kökleri / svagito liebermeister / s. 18
  • "aidiyet ihtiyacımız o kadar güçlüdür ki, ülkemizden ayrıldığımızda ait olduğumuz topluluğun adetlerini abartarak yerine getiririz. örneğin, toronto'daki asya mahallesinde yaşayan hintli bir kadın, kendi ülkesinin geleneklerine, delhi'de yaşayan ablasından daha bağlı ve dininin gereklerine daha sadık olabilir"

    sevginin kökleri / s. 21
  • "birey olarak olgunlaşmamız için ana babamızı hatalarıyla kabul edip bizi bu dünyaya getirdikleri için minnet duymamız gerekir. söylediğimin kolay olduğunu iddia etmiyorum.

    ana babamız başka türlü olsalardı biz de daha iyi durumda olurduk inancı çok yaygındır. daha anlayışlı olsalardı, daha çok destek verselerdi, daha az eleştirip daha az katı olsalardı... hatta belki daha katı olsalardı.

    bazılarımız daha da ileri giderek, başka bir ana babaya sahip olsalar daha iyi durumda olacakları inancıyla arkadaşlarının veya televizyon dizilerinin ideal ana babalarına özenirler.

    oysa farklı bir ana babayla ben de ben olmazdım. başka bir ana baba isteyerek başka biri olmak isterim . sürekli başka biri olmaya çabalarsam kendimle nasıl mutlu olabilirim ki? kutsal düzen açısından kendimle huzur bulmamın tek yolu vardır: sahip olduğum ana babayı şükranla onurlandırmak."

    sevginin kökleri / s.45
  • "anne her çocuk için en önemli kişi olduğundan ona yönelimin kesintiye uğraması genelde en ağır travmadır. çocuk böylesine bir ayrılığın acısını bir yetişkin gibi hazmedemeyecek kadar narin ve hamdır.

    ...

    çocuğun güvensiz ve içe kapalı bir kişilik geliştirip geliştirmeyeceği veya yetişkin olduğunda insanlarla arasına mesafe koyup koymayacağı anneden ayrılığın süresine bağlıdır. böyle bir kişilik tipik olarak diğerlerine belli bir mesafeye kadar yaklaşır ve o noktadan sonra doğrudan kişiye uzanıp sevgiye ulaşacağına etrafında daireler çizmeye başlar."

    sevginin kökleri / s.79
  • okumaya yeni başladığım ve beni çok heyecanladıran kitap. kitap aile dizilimi olarak adlandırdığı olgu konusunda bizi aydınlatmayı ve bu aydınlanmaya sahip olduğumuz engellerden kurtulacağımızı vadediyor.

    okuma sürecinde buraya birçok edit gelecek.
hesabın var mı? giriş yap