• "ölürse üzülür müyüm?"le çözülebilecek olan durumdur. tanımadığınız insanların da vefatına üzülebilirsiniz, o başka bir şey. tanıdığın birini sevip sevmediği anlamak için "ölse eksilir miyim, üzülür müyüm?" demek emin olmayı sağlayacaktır.
  • emin olunmasi imkansiz birseyden emin olmaya calisan davarlarin kafasini kurcalayan bok.

    ulan sen bile sevip sevmediginden kesin nasil emin olabiliyorsun bi de bakayim.. saglamasi mi var lan bu isin, formulu mu var?

    hissiyatin garantisi mi olur..
  • vardır böyle bir şey. yoğun ilgi duyduğum kesin. eski sevgiliydik kısa sürü filan. ama hala aklımdadır hala beklemekteyimdir orası ayrı. sevmiyor olamam ama bu his aşk mıdır emin değilim.
  • iki kez kazığını yediğim durum.

    bu kadın denen canlılar çok güzel ve garipler. gelip elinizi tutarlar, size sevdi sözcükleri söylerler ama ardından koca bir emin değilim gelir.

    ilk yediğim kazık benim hatamdı hadi, iki yıllık ilişki ilk sevdiğim kadın derken yitip gitmesin diye kanımın son damlasına kadar savaştım. sonuç hüsran, bir yılım ziyan oldu, hiç olmadı ise yirmi kez geldi gitti, sevdi sevmedi, kaçtı özledi. sonra bir baktık hanım efendi nişanlı iş arkadaşı nişanı atar atmaz kendini onun kollarında buldu. ağzının payını verdik, ele güne rezil olduk, ama ne olduğunu da ele güne iyice bir bellettik yolumuza devam ettik.

    gelelim ikinciye, hayatın düzene girmiş belli bir ekonomik gücü eline almışsın, sonra bir kadın görüyorsun mesleki eğitimde. dünyanın en gereksiz insanı buna ilgi gösteriyor, arabayla, parayla, yüksek yerlerde ki tanıdıkları ile övünüyor, ama dönüp baktığında içini bomboş bir insan görüyorsun. hanım efendi bunu haftalarca göremiyor gibi geliyor bana, o yüzden uzak duruyorum, kaçıyorum ki gönlüm gözüm yolum kaymasın. ama öyle oluyor mu, olmuyor tabi. bir gün çıkıp geliyor ne kadar rahatsız olduğundan dem yanıyor, artık bu iş hasebiyle doğan toplu yaşama hali biteceği için ondan kurtulacağını söylüyor. tabi ben durur muyum, ne üzerime vazife ise ver yansın ediyorum, hayal kırıklığı idin sen benim için diyorum, bu hali nasıl fark etmez kendini vaktinde geri çekmesin diyorum. bana neyse artık. başını öne eğiyor haklısın diyor. sonra ardından geliyor seni buluyor bir şekilde hayatına müdahil oluyor, yakınlık gösteriyor. bir an da özlenen bir insana dönüşüyor. bizde dobrayız ya içimizden geçeni döküyoruz. karşılık alıyoruz, sadece tek çekincesi var hanım efendinin hızlı gitmesi. bir o kadar da hızlı gidiyor ve bitiyor zaten. onun için geldiğim şehirde daha ikinci günün akşamı ben hatıralardan kopamıyorum, unuttum sandım ama eski sevdiğimi unutamamışım diyor. vee o klasik cümleler sıralanıyor.
    seni sevip sevmediğime emin değilim
    sen çok iyi birisin
    ben kendimden çok sana üzülüyorum
    beni anlamıyorsun
    seni kırdığım için üzgünüm

    eşşşeklik bizde ya, bir de böylelerine ne diyoruz, emin misin? eğer bu durumu aşmak istersen birlikte aşabiliriz. geçmişine saplanıp kalmanın ne demek olduğunu, ne derece hayatı sekteye uğrattığı bilen biri olarak yardım eli uzatmak istiyoruz. hala bir insanın seni seviyorum cümlesini emin olmadan veya bir boşluğa düşerek söylemiş olamayacağını, o insana değer verirsen ortaya güzel bir şeyler çıkarabileceği sanıyoruz. güzel güzel anlatıyoruz. kısa da olsa seni seviyorum dediğin elini sımsıkı tuttuğun birini bırakıp gitmek bu kadar kolay olmasın, sevginin kutsallığı bu kadar da ayaklar altına alınmasın istiyoruz. vee yine müthiş bir dünya klasiği ile karşılaşıyoruz.
    neden bu kadar ısrarcı olduğunu anlamıyorum
    hiçbir şey değişmeyecek
    lütfen ısrar etme

    hayatta üç beş değerli duygumuz kaldı onlar da ilk tökezleme de, geçmişin ilk çelmesinde sevip sevmediğine emin olamamalar ile harcanmasın istiyoruz ama yine biz kötü oluyoruz.

    kadınlar sevip sevmediğine emin olamayınca ve bunu dillendirip, sonra sakız gibi uzatıp sizi yarı yolda bırakınca adı dürüstlük oluyor.
    erkekler yapınca adı piçlik şerefsizlik oluyor.

    sonuç itibariyle yeterince dağılan konunun özü şudur ki siz siz olun emin olmadığınız o sevgiyi kimseye vermeye kalmayın, dilinizden kimsenin gönlüne düşürmeyin, elinizden kimsenin eline o sıcaklığı geçirmeyin. çünkü hala sevgiye inanan seni seviyorum sözünün değerli, itibarlı gören insanlar olabilir.

    edit: imla
  • çok basit bu emin olamamak durumu.

    eğer bunu sorguluyorsanız sevmiyorsunuzdur. insan severken tereddüt etmez. bu sevgi/aşk durumunda kesindir.

    alsam mı almasam mı, gitsem mi gitmesem mi gibi bir durum yok ortada. net bir şeydir sevmek. zamanla sevmek diye bir şey var elbet, fakat insan sevdiğine olan sevgisini sorgulama ihtiyacı duyuyorsa sevmiyordur.
  • (bkz: protagoras)
    (bkz: heraklitos)
    (bkz: phyrrhon)
  • emin değilseniz kesin olmamıştır o iş yorumuyla geldiğim eylem.

    bazen belirsizlikleri netleştirmeyi erteliyor da erteliyoruz, ama sonrası daha kötü.

    kendime not: inşallah sen de ertelemezsin. :)
  • böyle bir şey yoktur. bir şeyi, bir kimseyi sevmekten ya da sevmemekten emin olamamak diye bir şey yoktur. ya seviyorsundur, ya da sevmiyorsundur. eğer bir şeyi/bir kimseyi "acaba seviyor muyum?" diye sorguladığınız an aslında sevmiyorsunuzdur.

    basit bir metaforla açıklayalım. elma yerken elmayı sevip/sevmediğinizi sorguluyor musunuz? "ulan ben yiyorum bu elmayı ama acaba seviyor muyum?" diye soruyor musunuz? cevap: hayır. çünkü böyledir. seviyorsunuz ki yiyorsunuzdur.

    bir şeyi/bir kimseyi seversin. ama "acaba"ya düştüğün an, kendine o soruyu sorduğun an o iş bitmiştir, sevmiyorsundur.
  • merak ettiğim bir durumdur dolaşıp dolaşıp yine ona dönülüyorsa sevgi midir alışkanlık mı olmuştur emin değilim
  • bu konu hep karşı tarafın üzerinden değerlendiriliyor, yanlış yapılıyor.

    evet karşı taraf şunu şunu yapmıyorsa sizi sevmiyordur, şunu şunu söylemiyorsa sevmiyordur, doğru, bunları hepimiz biliyoruz. bazen kendimize yalanlar söylesek de biliyoruz. seviyoruz diye katlanmış olsak da dönem dönem hepimiz, gerçek anlamda sevilmediğimizi en safımızdan en zekimize hepimiz içten içe biliyoruz.

    fakat olayın başka yönü var. "sevip sevmediğinden emin olamamak" bak burada özne kim? benim özne. sensin özne. özne, emin olamayan. o halde sorun öznede olabilir mi? emin olamamak eyleminin sebebi özne olabilir mi?

    uzatmayacağım. çocukluğa inmek gibi bir klişeye giderek basit bir açıklama getireceğim. insanın sevgi açlığını doyuracak en önemli kaynak olan ebeveynin bu konuda yerinin hakkını verememesi, bireyleri gördükleri sevgi konusunda güvensiz yapar. anne babanın, çoğunlukla standart donanım olarak gelen sevgisinden yanlış muameleler sonucu emin olamamış çocuk, büyüdüğünde kendisi için gayret eden bir sevgilinin sevgisinde de kendince gedikler görüp, var olan sevgiyi yetersiz bulabilir. emin olamayabilir. gayet insani olan bazı tutum ve davranışlar yüzünden sevilmediği kaygısı duyabilir. kendince sevgi anlamına gelen birtakım spesifik sahneleri görmedi diye, gördüğü onlarca sahnenin idrakine varamayabilir. veya ailesinde sıkıntı yoktur da, çok sevildiğinden emin olduğu bir ilişkide hüsrana uğramıştır, atamamıştır üzerinden. aldatılmıştır travma olmuştur, kimse gerçekten sevmiyor sevmeyecek zannetmeye başlamıştır.

    sevildiği halde sevilmiyor zannedebilir insanlar, merhametle yaklaşın. insanların kendi içlerinde çözemediği yığınla sorunları varken her şeyi başkalarına bağlamak sığlık olur. kimse tarafından çok sevileceğine inanmamak başlığı var mesela, fikir verebilir.

    bir de "sevgilinin sevdiğinden emin olamayan insan sevmiyordur" gibi sözlükte sıkça gördüğüm saçma bir cümle var ki, bu kadar boş bir savın üzerine karşı argüman geliştirmeyi bile lüzumlu görmüyorum. her bilimin yeteneklileri olduğu gibi insan psikolojisi üzerine de bazılarının kafası daha iyi çalışır. bilmediğiniz bir konuda da konuşmayıverin, bir şey kaybetmezsiniz.
hesabın var mı? giriş yap