• ayni zamanda buz gibi havada kapinin onundeki komur yiginini kovalara doldurarak komurluge taşımış sozluk yazarıdır. bazı yıllar 50 ser kiloluk torbaları da sürükleyerek tasimisligi vardır.
  • sabah uyandığında evin içinde duman ve is kokusunun olma ihtimali muhtemel yazardır. baca çekmemiştir, soba geri basmıştır. yapılan müdahale sonucu bacadan kurumlar akmış koltuk batmıştır. mutlaka kömürlüğün rutubet kokusunu içine çekmiş olan yazardır.
  • hâlâ yaşayan yazardır
  • beni de yazın. güzel günlerdi.
    sobalı evin zorlukları kadar güzellikleri de vardı. yemek yiyince sobanın dibine yapışırdık, nası tatlı mayışırdık sıcağı yiyince. sobanın gözüne patetes atardık, üstüne kestane. nasıl lezzetli olurdu. bir de annem gözleme yapardı sobanın üstünde. sobanın gözünde bir de tepside tabanı patatesli hamsi yapardık. hayatımda daha lezzetli hamsi yemedim.
    misafirlikten gelirdik gece 11-12 suları. soba yakılırdı. sobanın alevi tabana vururdu, odunun, kömürün “güp güp” yanma sesi tüm odayı doldururdu. o sesle o alevin görüntüsüyle uyurduk.
    banyo suları, çaydanlık sobanın üstünde kaynardı. çamaşırlar sobanın üstünde kururdu.
    bazen soba tüterdi, kapıyı bacayı açardık. biraz üşürdük tabi.
    bir de gece yatarken soba yakılırken aklımıza acaba gece zehirlenme gibi olur mu diye tedirgin yatardık.
    şimdi düşünüyorum güzel günlermiş, özlemişiz.
  • karlı bir pazar sabahı... çay demlenmiş, sobanın üzerine alınmış. bir yandan ekmekler kızarıyor, mis gibi bir koku... annem buz gibi mutfaktan çilek reçeli, zeytin, peynir, haşlanmış yumurta, tereyağı olan tepsiyi alıp geliyor. yer sofrası için birer minder alıp oturuyoruz tepsinin yanına. annem çayları koyuyor soğuk bardaklara. soba çıtırtısı, ekmeğinkine karışıyor... akşam olunca da babam banyo sobasını yakar, sıcacık banyo sonrası saçlarımı sobanın yanında tarar ve kuruturdum. gece ağır yün yorganların arasında şu an özlemini çektiğim deliksiz uykulara bırakırdım kendimi...
  • kırmızı yanaklarını hiç unutmamıştır.
  • her daim hatırımda olan ve hüzünle yad ettiğim günler.
  • banyodan çıktıktan sonra sobanın yandığı odaya geçerken ki o koridorda donarsın ve koşar adımlarla odaya girersin, sobanın başına geçersin ve saçından sobaya düşen su damlacıkları fokurdar ve ses çıkarır. güzel zamanlardı ama koridorun soğuğu güzel değildi.
  • kısacası samimiyettir.
    tüm aile fertleri sobanın olduğu odadadır genelde, sohbet muhabbet gırla, hele birde sobanın yakınına yere uzanırsın miss amma velakin kışın sabahın köründe uyanıp sobayı yakması, tütmesi, isi gibi sevilmeyen yanları da var.
  • üzerinde bir güğüm su eksik olmaz, sıcak su her daim hazır bulunsun diye. yıkanmış çamaşırlar tellerinde kurutulur. yanına da minder atarsın, ailenin en üşüyenindir orası. soğuktan kıpkırmızı olan eller güğüme ya da soba borularına yaklaştırılarak ısıtılır. zordur, zahmetlidir ama sonrası güzeldir.
hesabın var mı? giriş yap