• sabahattin kudret aksalın yazdığı bir oyun
  • bu sezon galatasaray universitesi tiyatro toplulugu tarafindan sahnelenecek oyun. oyunu hazirlayan ekip söyledir:
    yöneten............................aycan uygun
    dekor-kostüm............................ekip çalismasi
    isik-müzik............................aycan uygun
    yönetmen yardimcisi............................güliz ünal
    afis - brosür tasarim............................artun özsemerciyan

    adam............................cihan kiliç
    birinci kiz............................ceyda ulukaya
    ikinci kiz............................pinar sevil
    üçüncü kiz............................güliz ünal
  • 28 nisan 2005 persembe aksami saat 19.00'da gsü aydin dogan salonunda ücretsiz olarak sahnelenecektir.
  • 10 mayis 2005 sali aksami saat 19.00'da koc universitesinde sahnelenecektir.
  • ankara devlet tiyatrosu'nda bu sezon oynayacak fakat hakkında bilgi bulamadığım oyundur. diğer oyunların kısırlığının yanında umut vadediyor. gidip göreceğiz muhtemelen.
  • bu akşam ankara stüdyo sahnede prömiyeri oynanan, yönetmenliğini devlet tiyatroları genel müdürü mustafa kurt’un yaptığı, tek perde 1 saat 5 dakikaya dünyanın felsefesini ve edebiyatını sıkıştırmış güzel oyun, insanlığın yaşamın çarkı içinde öğütülüp yok olduğu zamanlarda,
    hiçliğe boyun eğmek yerine, sonsuz olmak isteyen adamın tuhaf hikâyesi.

    “insanlar açık seçik söylenen şeyleri anlamazlar. insanlar ne anlamak isterlerse onu anlarlar.”

    oyuncu arkadaşların emeğine sağlık. alkışları bol olsun.
  • özgür deniz kaya gibi bir yetenege ragmen cekilmez bir oyun. calisan kizlarin kostümleri, replikleri, hareketleri cringe kere cringe. yönetmen cok kötü is cikarmis, yazik.
  • oyuncuların yetenekli olmaları dışında hiçbir numarası olmayan tiyatro oyunu. verimsiz geçen bir saat oldu o kadar diyeyim. bu kadar felsefe ve kitap üzerinde durup hiçbir mesaj vermeyen ve yüzeysel bir şey görmemiştim. acilen güzel bir tiyatro oyununa gidip kırılan hevesimi toparlamalıyım*
  • o kitabevi çalışanları neden öyle yürüyor, neden öyle konuşuyordu? manası ne? hiçbir şey anlamadım.
  • geçtiğimiz hafta boyunca ankara dt tarafından açık havada sahnelenmiş sabahattin kudret aksakal oyunu.

    bir koca yılı sahnede oyun izlemeden geçirdikten sonra çok iyi geliyor bünyeye. esintinin getirdiği ıhlamur kokusu eşliğinde izlemek özellikle çok keyifli idi.

    sahne, dekor, oyunculuk her şey çok güzeldi. oyuncular şahaneydi. açık hava oyunlarının klasiği olarak ses sisteminde aksaklıklar oldu, elbette. ama yorucu değildi.

    sadece bu kadar yoğun edebiyat ve felsefe içerirken bu yoğunluğu oyunun ancak on dakikasında tadabiliyor olmak keyifsizdi. hiçbir mesajı yok eleştirilerine katılamıyorum; izlerken hayatı nasıl hızlı yaşadığımı sorgulattı bana, en azından. bununla birlikte “insanlar açık seçik söylenen şeyleri anlamazlar. insanlar ne anlamak isterlerse onu anlarlar” gibi derinlikli diyalogları biraz daha sık duyabilirdik diye düşünüyorum. insanoğlunun sıkışmışlığını anlatmak için dekor iyi kurgulanmış ancak oyun da birkaç satır arasına sıkışmış gibiydi (orjinalindeki gibi “bay hiç” adı ile sahnelenmesi belki daha anlamlı kılardı, bilemiyorum).
hesabın var mı? giriş yap