• insanı giyinip dünyayı dolaşırlar. afganistan'da meymene (mutlu) kılığında dolaşır. anadoluya geldiğinde üstüne bir kat daha giyinip meymenetsiz kılığında ünler ağızda. meymeneyi kimse bilmez ama meymenetsizi herkes bilir burada. sözcüklere biz beden veririz, onlar bizi giyinir kuşanır sokağa çıkar.
  • ayni sozcukler farkli insanlara farkli seyler ifade ettiginden, sozcuklerin guvenilir bilgiye ulasmada aldatici oldugunu vurgulamak icin "sozcukler, maddenin goruntusunden baska bir sey degildir. onlara asik olmak, resme asik olmaktan farksizdir." demis francis bacon.
  • "sözcüklerin ayak izleri vardır; onları takip ederek, bir kişinin nereden geldiğini ve nereye gidiyor olduğunu söyleyebilirsiniz."
  • düşünceleri taşıyan sözcükler.. kalbin yükü omuzlarındadır. ne varsa içinde, o'nu yansıtır. sözcük olmak zordur vesselam, zira hep anlaşılmayı bekler. -ki anlaşılmaz çoğu zaman..
    aniden çıkıverir ağızdan bazen ve kırıp döker insanı; hiç düşünmeden. bazen üzüntü, bazen mutluluk sebebi olur; döner durur beynin içinde..

    ve bazen, söylemesi gerekeni söyler insan.. sözcükler gelişi güzel dökülür lakin dillendirdikleri, söylemek zorunda hissettikleridir.
    ''söz gümüşse sükut altındır'' deyip, susmak gerekir belki de o zaman..
    sözcüklerin canını daha fazla acıtmamak için!
  • örneğin sözcükler: bana ait olsun isterdim. ama kullandığım bu sözcükler, bilmiyorum kaç bilinçte sürüklendi. sözcükler; başkalarında kazandıkları alışkanlık gereğince benim kafamda kendi kendine düzene giriyor ve bu sözcükleri kullanırken tiksinti duyuyorum.

    sartre, duvar
  • ilhan berk'in dizeleriyle, sözcükler:

    ı
    bazı sözcükler yaralı doğmuştur.
    iyileşmez.
    akışı uzun gece.

    ıı
    anlam değildir sözcüklerden beklenen
    içiçeriktir.

    ııı
    sessizlik de üretir sözcükler.
    ama kullanmazlar.

    ıv
    bazı sözcükler miyop, kısa boylu, kel kafalıdır.
    varlıkları kuşkuludur.
    (kabalistler kuşlarla konuşabiliyorlardı)

    v
    her şey konuşur evrende.
    sözcük sonra gelir.


    ben nesnelerin tabuluğu gibi sözcüklerin de
    tabuluğuna bağlıyım.
    bu uçurumu hep yaşarım.
  • sartre biyografisine verdiği ad.
    şöyle güzel bir cümle geçiyor: “retorikçi olarak sözcüklerden başka hiçbir şeyi sevmiyordum.”
    s.150
  • maske de olabilirler ayna da.
  • sartre'ın 59 yaşında yazmış olduğu, "okumak" ve "yazmak" adlı iki bölümden oluşan, dünya edebiyat tarihinde yazılmış en cesur ve sıradışı bir otobiyografidir.

    dünyanın en büyük filozoflarından sartre'ın fikirlerinin tohumlar halinde çocukluğunun bağrında saklanmış olduğu görülen eserde, felsefe ve dil kavramlarının iç içe geçmiş yapısı, geleceğin varoluşçuluğunu zirveye taşıyacak bir çocuğun kâhince önsezileriyle sunulur.
  • öyle kıymetli ki... ve öyle hassas bir bıçağın keskin ucu... bütün ustalığı samimiyetle bilenmeli... sözcükler ki öyle tılsımlı; yeri gelir kalbini gıdıklayıp saçını okşar, yeri gelir saçından tuttuğu gibi savurur kişiyi...
hesabın var mı? giriş yap