• hançerin sapı

    öyle yaralıyım ki;
    ölmem ben artık.`
    ölmem ya kanarım,
    kanarım seve seve.
    haksızlık etmem
    suya ekmeğe
    hiç bir anahtar
    dönmese de kilidimde
    (bkz: metin altıok)
  • milyon kere ayten- ümit yaşar oğuzcan

    ben bir ayten'dir tutturmuşum
    oh ne iyi
    ayten'li içkiler içip
    sarhoş oluyorum ne güzel
    hoşuma gitmiyorsa rengi denizlerin
    biraz ayten sürüyorum güzelleşiyor
    şarkılar söylüyorum şiirler yazıyorum
    ayten üstüne
    saatim her zaman ayten'e beş var
    ya da ayten'i beş geçiyor
    ne yana baksam gördüğüm o
    gözümü yumsam aklımdan ayten geçiyor
    bana sorarsanız mevsimlerden aytendeyiz
    günlerden aytenertesidir
    odur gün gün beni yaşatan
    onun kokusu sarmıştır sokakları
    onun gözleridir şafakta gördüğüm
    akşam kızıllığında onun dudakları
    başka kadını övmeyin yanımda gücenirim
    ayten'i övecekseniz ne ala, oturabilirsiniz
    bir kadehte sizinle içeriz ayten'li iki laf ederiz
    onu siz de seversiniz benim gibi
    ama yağma yok
    ayten'i size bırakmam
    alın tek kat elbisemi size vereyim
    cebimde bir on liram var
    onu da alın gerekirse
    ben ayten'i düşünürüm, üşümem
    üç kere adını tekrarlarım, karnım doyar
    parasızlık da bir şey mi
    ölüm bile kötü değil
    aytensizlik kadar
    ona uğramayan gemiler batsın
    ondan geçmeyen trenler devrilsin
    onu sevmeyen yürek taş kesilsin
    kapansın onu görmeyen gözler
    onu övmeyen diller kurusun
    iki kere iki dört elde var ayten
    bundan böyle dünyada
    aşkın adı ayten olsun
  • tanrı aşkı yarattığında çoğu insana yaramadı
    tanrı köpekleri yarattığında köpeklere yaramadı
    tanrı bitkileri yarattığında eh işte idare ederdi
    tanrı nefreti yarattığında standart bir hizmete kavuştuk
    tanrı beni yarattığında beni yaratmış oldu
    tanrı maymunu yarattığında uyuyordu
    zürafayı yarattığında sarhoştu
    uyuşturucuları yarattığında kafası kıyaktı
    ve intiharı yarattığında bunalımdaydı
    senin yatakta uzanmış halini yarattığında
    ne yaptığını biliyordu
    sarhoştu ve kafası kıyaktı
    ve sonra dağları ve denizi ve ateşi
    aynı anda yarattı
    bazı hataları oldu
    ama senin yatakta uzanmış halini yarattığında
    tüm kutsal evren' in üzerine boşaldı.
  • göğe bakma durağı
  • sizin hiç babanız öldü mü
    benim bir kere öldü kör oldum
    yıkadılar aldılar götürdüler
    babamdan ummazdım bunu kör oldum…
  • (bkz: köşe)
    (bkz: sezai karakoç)

    5 bölümlük şiirin 1. ve 3. bölümünü çok severim.
    1.
    saçlarını kimler için bölük bölük yapmışsın
    saçlarını ruhumun evliyalarınca örülen
    tarif edilmez güllerin yankısı gözlerin
    gözlerin kaç kişinin gözlerinde gezinir
    sen kaç köşeli yıldızsın

    fabrika dumanlarında resmin
    kirli ve temiz haritaları doldurmuşsun
    hâtırasız ve geleceksiz bir iç deniz gibi
    aşka veda etmiş topraklarda durmuşsun

    benim geçmiş zaman içinde yan gelip yattığıma bakma
    ben geleceğin kara gözlü zalimlerindenim
    bir tek köşen bile ayrılmamışken bana
    var olan ve olacak olan bütün köşelerinin sahibi benim
    ben geleceğin kara gözlü zalimlerindenim
    sen kaç köşeli yıldızsın

    (1954, nisan)

    3.

    sen geldin ve benim deli köşemde durdun
    bulutlar geldi ve üstünde durdu
    merhametin ta kendisiydi gözlerin
    merhamet saçlarını ıslatan sessiz bir yağmurdu
    bulutlar geldi altında durduk

    konuştun güneşi hatırlıyordum
    gariptin yepyeni bir sesin vardı
    bu ses öyle benim öyle yabancı
    bu ses saçlarımı ıslatan sessiz bir kardı

    dişlerin öpülen çocuk yüzleri
    güneşe açılan küçük aynalar
    sert içkiler keskin kokular dişlerin
    içinden geçilen küçük aynalar

    ve güldün rengârenk yağmurlar yağdı
    insanı ağlatan yağmurlar yağdı
    yaralı bir ceylan gözleri kadar sıcak
    yaralı bir ceylan kalbi gibi içli bir sesin vardı

    sen geldin benim deli köşemde durdun
    bulutlar geldi üstünde durdu
    merhametin ta kendisiydi gözlerin

    (1954, mayıs)
  • siz, saatleri yaşadınız. henüz sözcük haline dönüşmemiş, ya da bir sözcük karşılığı oluşmamış durumlar yarattınız. tanığınızım.
  • gözlerin cennet çiçeği,
    gönlüm cehennem ateşi.
    eger sevdiğine köle olursa gönül,
    nuh tufanına kucak açarmış.
    lakin arafatın gerisi cinnet,
    kalk güzeller güzeli yüreğim sana tutsak!
    derdine pusatlandım çilen gün oldu bana.
    sen ki sevdaların şahı garip gönlümün ahı.
    dilegim sen kerbelam sen muradım sen,
    dönsede dünya kendi başına ben, dönmezem yolumdan.
    dolunaya güneş denktir ülgere kutup yıldızı,
    ağla ey şafak türküsü kaderim boynuma yafta.
    hükmü dar imiş meğer,
    boynumda yay kirişi.
    şer mi yağıyor yerin yüzüne?
    karanlık bastı başımı.
    sevdam yankılansın vadilerinde eyy anadolum!
    iğde çiçeğinde gizli özüm.
    sarı papatya ki el eder sen gibi,
    alıp da sineme sarasım gelir.
    her koklayış bir acı her dokunuş bin ölüm.
    zaman, dokuz başlı ejdarha,
    sen bana düşman ben ise bana.
    yüreğim kaf dağına sürgün,
    ruhum tur dağında esir,
    deli eyledi zaman.
    bir acı ki dizlerim duymasa da bedenim,
    parmaklarımda öldürdüm isyanımı.
    şimdi sokak aralarında gezerken,
    duysamda topal seslerini,
    uyuşmuş bacağım, duymayan parmaklarıma rağmen,
    bu dönek dünyadan dimdik geçmek zorundayım.
    koy! yal verdiğim ekmek verdiğim köpeklerde,
    arkam sıra ürüp dursun.
    şimdi gecelere çivi çakar oldum.
    ağlama ey şafak türkülerim ağlama!
    gece mavisi sevdalarımı çığlık çığlığa çağırırken gökleren,
    huzur benim deseydim vallahi düşünmezdim ey ölüm!

    (bkz: aşık sefai) / gözlerin cennet çiceği

    edit: düzeltme
hesabın var mı? giriş yap