• 2013 yılının eylül ayıydı..
    kaybettiğim işimi geri kazanmış, ilk defa tam olarak kendime ait bir arabam olmuş, beş bin nüfuslu köyden bozma bir ilçede çalışmaya başlamış, bitmez sandığım aşk acım bitmişti..
    güneş karşıdan vuruyor ve ben mesai bitimi eve dönüyordum..
    hepsi bu..
    huzurlu ve mutluydum..
  • an itibariyle birkaç dakika öncesi olarak belirtebileceğim zaman dilimi. sebebi de 9 haziran'da sağ omuz artroskopisi geçiren ve yaklaşık 1.5 ay süreyle -ki mezuniyet ve diploma töreni de dahil olmak üzere- kol askısı kullanmak durumunda kalan oğlumun, bugün ilk kez sağ eliyle tertemiz, misler gibi traşını olması ve ayakkabılarını bağlaması; dahası bunları kendi başına yapmış olmanın verdiği yüzüne yansıyan bariz bir mutluluk ve öz güven hissi. işte o anı izlemeye doyamadım ben de sonsuz şükürler ederek. şüphesiz uzunca bir süre evde yaptığı egzersizlerden öte, henüz kısa bir süre öncesinde başladığı fizik tedavi ile azminin ve yaşının genç oluşunun omuz-kol-el ve parmak gücünü tekrar kazanabilmesinde, vücudun da doğal iyileşme süresine paralel büyük katkıları var. sabırlı olmak ise zor ama çok önemli bir özellik. sonuç itibariyle de, özgürlük her anlamda ve her derecede en önemli hazinelerinden birisi hem insanoğlu ve hem de yaşayan tüm canlılar için. kesinlikle.
  • şu an yüksek lisans için yurt dışında bulunan oğluma sürpriz olarak 36 gün önce göndermiş olduğum postanın, eline ancak geçmiş olduğunu öğrendiğim gün olan bugün. nihayet.*

    15 ağustos'ta tilburg üniversitesi'nde 2 yıllık ekonomi master'ı yapmak üzere hollanda'ya uçan oğluma; 9 ağustos'ta o henüz izmir'deyken, gittiği zaman karşılaşsın ve çok şaşırsın, sürpriz olsun düşüncesiyle bir bayram tebriği yollamıştım. postada bir kaç gün daha gecikse en fazla bayrama kesin elinde olur inancındaydım; bende bir heyecan, bir sevinç, görmeliydiniz.

    tabii benim kulağım her gün canım oğlumdan gelecek hayret ve mutluluk dolu bir nidada.

    bayram geldi, ses seda yok. bu arada birkaç kez işi sağlama alayım diyerek, iadeli taahhütlü yolladığım için elimdeki kağıtta yazılı barkod ile net üzerinden de posta takibi yapmaktayım. 11 ağustosta hollanda'ya sevkedildiği görülüyor. ama tık yok. birkaç kez akibetini sormak için merkeze telefon açıp görüşme de yaptım ama hollanda'ya teslim sonrası tam bir muamma, kimse daha fazla bir bilgi veremiyor.

    hevesi kursağında kalmış bir halde tati'ye açıkladım durumu. posta kutusuna bakıp bakmadığını, bir kaybolma ya da yerinde bulunamamasından kaynaklı bir durum olup olmadığını merak ettiğimi söyledim ve henüz izmir'deyken görüntülerini çekmiş olduğum kartpostalın, zarfın ve bana verilen takip numarasının yazılı olduğu kağıdın fotoğraflarını yolladım.

    işte tam 36. zafer günü olarak adlandırdığım bu mübarek cuma gününde*, canım oğlumdan öğleden sonra whatsapp üzerinden üzeri baklava ve lokum görüntüleriyle dolu yolladığım bayram kartının eline ulaştığı bilgisini görüntülü olarak aldım ve telefonlaştık hemen.

    elbette planladığım şekilde olsa etkisi çok daha farklı olacaktı; o gurbete ayak basmadan anneciği olarak oğlumu satırlarımla da olsa karşılayan, ilk hoşgeldin diyerek kucaklayan ben olmayı çok arzu etmiştim.

    yine buna da şükür. yalnızca 2-3 günde türkiye'den hollanda'ya sevk edilmesine rağmen 11 ağustos-14 eylül tarihleri arasında bir avuç ülkede başına ne maceralar geldi gerçekten merak ediyorum. ki ben, söylediğim üzere üstelik sağlama alayım diye 18 lira ödeyerek iadeli taahhütlü yollamışken dünya turuna çıkmışçasına ortadan kaybolup, şöyle bir dolanıp geldi. peki ya normal dümdüz 2 lira ödeyerek atsaydım bu bayram tebriğini? kesin kara delik yutardı.*
  • yaklaşık bir saat öncesi ile dün gece yarısı. telefonla arayan oğlum kalacağı uc berkeley'deki oda arkadaşı fransızın vaz geçmiş olduğunu ( büyük ihtimal paris'teki patlamanın etken olduğu karar değişikliğidir) ve onun yerine bir japonun geleceğini haber verdi. arkasından whatsapp'dan fotoğrafını da yolladı. çocuk tıpkı çizgi filmlerden fırlamış japon animeler gibi, saçları özellikle, çok şirin. ve ben de bu değişimden gerçekten çok çok memnun kaldım. ingilizcesi pek iyi değilmiş bu arada. olsun dedim, anlaşırsınız. japonlar bana göre dünyanın en harika insanları; zekaları, saygıları, ahlak anlayışları oldukça üstün ve türkleri de severler. valla çok mutluyum. yaşasın.
  • bu sabah,
    yine güneşten önce uyandım ve doğuşunu seyrettim.
  • annenin yaptığı über lezzetli, azacılı aşürün üzerine kimyon sosu döküp hüpletilen dündür.
  • 01.05.2014. oğlumun doğduğu gün. onunla geçen her gün güzel ama hayatımıza girdiği ilk anın verdiği mutluluk başka hiç bir şeyle kıyaslanamaz. şu an bana hayatı çekilebilir kılan tek şey o çünkü.
  • an itibarıyla bugündür.

    ümidi kestiğim 60 bin tl tutarında alacak, hem de wc de kara kara düşünürken "hesabınıza gelen eft" mesajıyla mutlu etmiştir.

    öyle böyle değil, neredeyse mabadı yıkamadan çıkıyordum düşünün işte, öyle batak bir alacaktı, 3 yıl uğraştırdı.
  • kusursuz bir mutluluk degildi ama yaklasik bir ay kadar once tutturdugum bahisler, aldigim yabanci dil yeterlilik sertifikasi, yuksek lisans mulakatlarina kaldigimi ogrenmem beni mutlu etmisti amk. buruk bir mutluluk tabii.
hesabın var mı? giriş yap