• ondört, onbeş yaşlarındayım sene 98. kuzenimle su tabancalarının içerisine çamaşır suyu doldurup akmerkeze gittik. önümüze ne geldiyse vakko,mango,diesel girdik çaktırmadan sıkıyoruz kıyafetlere, cephanemiz bitmeye yakın ilk uğradığımız mağazalardan biri olayı çakozlayıp güvenliğe haber vermiş.

    alışveriş merkezinde olanüstü hal ilan ettiler, çıkanların üstlerini arıyolar filan. eylem silahlarını tuvalete atıp, şüpeli hareketler sergilemekten kaçınınıp sıvışmıştık. acayip eğlenceliydi!
  • üniversitenin ilk yılları, tribünden tribüne koştugumuz, deplasman ayırt etmedigimiz, forumlarda hevesli hevesli organizasyonlar düzenledigimiz seneler. bir dönem, duvarlara spreyle beşiktaş sevgisini işlemek oldukça moda olmuştu. duvar yazıları capsleri havalarda uçuyordu. benim de çorbada tuzum olsun diyerek, bir gece bu işi yapmaya heveslendim.

    bir arkadaş ile sözleştik. o, spreyleri temin edecek, ben de en çok göze batabilecek bir duvar bulup yazıyı yapıştıracaktım. nasıl bir görev aşkıysa, gece 4'e kadar gözümü kırpmadım. buluştuk. hedef arayışındayken, cadde üzerindeki bir duvarda bulunan büyükçe bir "fenerbahçe" yazısı üzerinde oynama fikri oluştu birden benligimde. "heh bunun hemen altına da -kocanız beşiktaş- yazarsam şahane olur" diyerek işe koyuldum. "kocanız" kısmını sorunsuz tamamladım. bir yandan da caddede devriye atabilecek polislere karşı tetikte bekliyordum. tam beşiktaş kısmına geçmişken, takriben 100 metre ötedeki polis lojmanının nöbetçisini farkettik. adam belli ki kıllanmış, pis pis kesmeye başladı bizi. o an tutuldum, üç buçuk atmaya başlayan bünye spreyi sıkmama engel oluyordu. bekçi bir süre sonra götüm götüm bize dogru yaklaşmaya başlayınca, bu işin daha fazla devam edemeyecegine kanaat getirerek, topuklar göte çarpa çarpa olay mahalinden uzaklaştık.

    sonuç; duvar boyanana kadar, üstte "fenerbahçe", altında "kocanız p" ** yazısı yaklaşık 1 ay orada sergilendi. vallahi çok anarşikti. hey gidi.
  • 5-6 yaşlarındayım. istanbul fatih'de oturuyoruz o zamanlar. bilen bilir pimapen pencerelerin çerçevelerinde sanırım tırnak denilen küçük beyaz şeyler var. kolayca çıkıyorlar.

    işte bi gün arkadaşlarla mahallede giriş kat dairelerin pimapen pencerelerinin tırnaklarını söküp kanalizasyona atma eylemine giriştik. sanırım yeni yeni yayılmaya başlayan pvc pencere sistemlerini protesto eylemiydi bu. ağaç pencerelerin nesi vardı ki lan hem??
  • benden kimliğimi gbt amaçlı isteyen polise karşı yaptığımdır.

    polis kimliğimi istediğinde "önce ben sizin kimliğinizi görebilir miyim?" demiştim. sonra fena halde sinirli bir yüz ifadesiyle polis kimliğini çıkartıp bana göstermişti. buraya kadar yurdum insanına "bakın demokratik haklarınız ne kadar da çok, polise kimlik sorabiliyorsunuz" soft demokratik hakkımı kullanmıştım. ne kadar anarşiktir bilmiyorum ama bana polis kimliğini gösteren polise, "hayır nüfus cüzdanınızı görmek istiyorum ben" demiştim. neyse ki adamlar ciddiye almadılar beni, öylece gülüşüp "olm bu aralar ibne dolmuş la burası, adamların hayatı dalga lan" diyerek kimliğe bakmadan uzaklaşmışlardı.

    son cümle biraz canımı sıksa da sevmiştim adamları. buruk bir mutluluk gibi. birbirimize kanımız ısınmıştı. neticede adamlar vatanımızı koruyor, uzun saatler görev yapıyor, psikolojileri çok bozuk filan.

    buradan çıkartılacak özet: polis sizin dostunuzdur arkadaşınızdır/@aglasamdokunabilirmisinizentrylerime
  • 8 yaşımdayken benden birkaç yaş büyük kuzenimle toys'r'us'tan şimdiki değeri 2-3 lira olan küçük metal oyuncak arabalardan çalmıştık. bu da en anarşik hikayemdir sözlük.
  • anaokulunda bir kurban bayramı sonrasında sınıfımdaki tüm veletleri et yememeye ikna ettim, veliler okula şikayete geldi.
  • 6-10 yaş arası dönemimin en büyük eğlencesi balkonda pusu kurup sokaktan geleni geçeni o zamanların bir fenomeni olan aqua balls ile ıslatmaktı. sonraları bu kesmemiş olacak ki sokaktan geçene bardakla su atıp hemen eğilip görünüp görünmeme heyecanı içinde yerde yatarken kıs kıs güldüğüm zamanlar da oldu. ama o gün gibisi asla olmadı. ilk ve son oldu zaten.. peki o gün noldu? bendeniz koca bir kovaya su doldurup sokaktan geçen bir arabanın üstüne harika bi zamanlamayla koca kovadaki suyu denk getirmeyi başardım. arabadan "şlak" diye bir ses çıkmasıyla benim yere eğilmem heralde aynı zamana denk gelmiştir. ama bu sefer adam arabadan inip olağanca gücüyle bağırmaya ve küfür etmeye başladı. herkes balkona falan çıktı. o çocuk aklımla acayip tırsmıştım. neyse ki o gün de yakalanmadım. bi daha da bu eylemi yapmadım sanırım.
  • "işeyen eşektir" yazan duvara işedim. çok çekici gelmişti.
hesabın var mı? giriş yap