• o kadar da kötü değil. zaten cem yılmaz tadında bir perfomansı beklemeniz fazla art niyetli bir yaklaşım olur , bu tarz denemeleri hoş karşılıyorum. devam et ablacım sen.
  • salonda bulunanların güldüğü kadındır.
  • ara ara stand-up yapmayı denesem mi diye düşünen bir insanım. gerek video gerekse yorumlar şüphe duyduğum birçok şeyin haklılığını kanıtlıyor.

    birincisi türkiye'de stand-up'ın bir üst dil ile yapılamayacağı gerçeği yine yüzüme çarptı. ne yazmış bir arkadaşımız "kendi kültürünü ne kadar özümser ve alt tabakadan konuşursan o kadar samimi görünürsün." sorun bu zaten. herkeste bir aşağılık kompleksi var. kendinden daha "salak" olan hariç (en bariz örneği recep ivedik olabilir) hiçbir şeye gülmezler. ya da aşağılık kompleksi ile sinikliği birleştirmen gerekir. bunu doğu demirkol yapıyordu. türkiye'de güçlü olan taraf olarak komedi yapamazsın. bill hicks, george carlin ve ricky gervais gibi komedyenlerin yapmaya çalıştığını yaparsan değil ekşi sözlükte "gömülmek" sahnede dayak yersin.

    ikincisi kadının konusu aslında komik olabilir. sadece hikayeyi örememiş/ yanlış kodlar seçmiş. ekşideki yorumlarda da o kodların yarattığı sıkıntı yine ortaya çıkmış. yok taşa siliyormuş, yok haddi değilmiş, yok rozee mi denirmiş v.s.

    üçüncüsü bu komedi türü anglo saxonlara değil fransızlara ait bir kafa. kadın da muhtemelen türkiye'de olunabilindiği kadar "frankafon". türk kültürü için ingiliz komedisinden bile daha uzak. çünkü fransız "aşağılaması" ya da fransız "aşağılamasına" ters köşe yapan ingiliz komedisi (fetchez la vache!) gibi güzel komedi silahlarımızın gelişmesine imkan sunmuyor toplum.

    ben kendisinin denemesini takdir ediyorum. umarım boş zamanında falan daha da geliştirmeye çalışır.

    edit: hic bi sey eskizi gibi olamayacak'a uyarısı için teşekkür ediyorum. "yada" bir taş adıymış ve "ya da" ayrı yazılıyormuş. öğrenmek önemli. bu yazar arkadaşı da stand-up yapmaya davet ediyorum. güzel işler başarabilir. iğneleme yapmıyorum.

    edit 2: kendi görüşünü bana özelden beyan edenler var. umursadığımı nereden çıkardılar bilmiyorum. sanırım yazdığım üzerine tartışmak istesem, "görüşlerinizi merak ediyorum" ya da "yeşillendirirseniz sevirim" diye eklerdim.

    edit 3: rrrekt nickli, muhteşem türkçe bilgisine sahip arkadaşımızın; "taktir değil takdir, bi de ş dili konuşmayı öğrenseniz süper olcak he" şeklindeki uyarısıyla düzeltme yaptım.
  • anlattıkları bana arkadaşımın başından geçen bir hadiseyi anımsattı.

    arkadaşım bir ara iş arıyormuş. etrafı geziyor, dolaşıyor ama bir türlü iş bulamıyor. iş dedim de, çocuğun üniversite yılları ve 'boşta gezmeyeyim, cebime birkaç lira' girsin icabında diyerek bir kafenin önünde kendini buluyor.

    içeri giriyor. gündelik hayatında yanına bir arkadaşını alıp, gideceği türden bir kafe değil ama yine de şansını denemek istiyor. kafenin sahibiyle tanışıyor ve konuşmaya başlıyorlar:

    -hım, demek üniversitede okuyorsun.
    -evet abi.
    -anladım. fakat biz seninle çalışmayız.
    -neden abi?
    -kafeye göre prezantabl değilsin..

    arkadaş 'tamam abi, sağ olun' diyerek kafeden uzaklaşıyor. tren raylarının yanında gezinmeye başlıyor. 'ne dedi ki, ne demek ki şu prezantabl' diyerek meraklanıyor. eve gelip bilgisayarını açıyor ve prezantablın ne olduğunu öğreniyor ve mırıldanmaya başlıyor :

    'vay anasını, adam sen bize uygun değilsin, buraların adamı değilsin demek istedi.'

    arkadaşın bu arada tek sorunu fazla kıllı olmasıydı. temiz, düzgün bir çocuktu fakat uygun olmadığı için işe alınmamıştı. şu konuşan kız biliyor tepki alacağını ve zaten bunu iplemiyormuş gibi anlatmaya çalışıyor. tipe aldanıp, içtiğin şarabın zevkini çıkarıp çıkaramama gibi bir yanılgıya düşüyor ki; bu biraz übermensch kafası. elbette insan olarak, sosyal bir canlı olarak kaybettiğimiz noktalardan biri bu nokta. nusret'in eski hallerini fotoğraflarda görüyorsunuz. şimdi ise kendine bakan, spor yapan bir adam ve çok yakışıklı olmamasına rağmen bir aura sağlamaya çalışıyor. güzelim ülkemizde insanlar kendilerine bakmak için para mı ayırabiliyor? doğuştan güzellik, karizma harici bazı şeyler (kişisel bakım) adına para lazım. 'kültür şoku' olarak adlandırdığı şeyin altında türkiye gibi ülkelerde aslında gelir adaletsizliği yatmaktadır.

    gösterinin gülünesi bir tarafı yok. gösteriyi yapan hanımefendi belki de normal hayatında eğlenceli bir insandır; bu bizi ilgilendirmiyor. bizim sıkıntımız, sorunumuz kafada yatan katmanlar, katmanlara ayırışlar vs.

    tipini beğenmediğiniz nice adamlar, tablo gibi kadınlarla yanyana massandra yudumlar da, işte bazılarına garsonun, emekçinin tipi batar.
  • boktan bir gösteri gibi. ama o kadar. sahnede kendinden emin olmayan ve heyecanlı sesini bastıramayıp iyice tedirginleşen hikayesine hakim olamayan bir kişi var.

    bununla ilgili söylenecek en fazla şey de bu olabilir. kadına aptal aptal hakaret etmek çok cahilce. bu tarz bir şovda söylenen şeyler kişinin yaşamında kendi kimliğini yansıtan şeyler olmayabilir. zibilyon tane netflix stand-up'larında çocuk pornosundan ırkçılığa oradan en mahrem aile hikayelerine türlü türlü espriler yaparlarken kimsenin onları böyle suçladıklarını sanmıyorum. ''senin nenen daha götüünü ziliyodu amcıkk. sen kimsin?. sen şimdi garsonları mı aşağılıyorsun?. ulan kaltak işini yapan emekçi insanlar senin zevkine göre mi düzenlenecek'' gibi şeyler yazıldığını görünce sizin ben hayatı bu kadar ciddiye alışınızı sikeyim diyorum. ahan da dedim. boktan bir gösteri. boktan bir komedyen. bitti gitti aslında.

    edit: imla hak getire.
  • taktım fulârımı , çektim pipomu bastım kahkayı.
  • öncelikle beklentiyi düşük tutun diyor, iddiasız. ayrıca (yanlış anlamadıysam) esprileri/tespitleri doğaçlama, önceden hazırlık yapmadığı bir konuda espri ve tespit üretmeye çalışıyor. ayrıca söyledikleri de takılınacak türden rahatsız edici şeyler değil, komedyenlerin çoğu böyle yapıyor, cem yılmaz da haluk levent'e gönderme yaptı diye eleştirilmişti, bunları aşamamış olmamız çok 80'ler değil mi ya? kaldı ki konuştuklarının çok daha fazlasını ve ağırını her arkadaş grubu kendi arasında zaten konuşuyor.

    ayrıca esprileri ortalama, doğaçlama olduğunu da hesaba katarsanız kabul edilebilir denilebilir. ayrıca gülünmeyen yazılmış ama gayet gülmüşler. herkesin katıla katıla güldüğü bir komedyen olsa zaten büyük bir salonda, kapalı gişe gösteri yapıyor olurdu.

    topluluk karşısına, hem de onları güldürme iddiasıyla çıkıp, o sırada okuduğu bir metin üzerinden espri/tespit üretip, bir şeyler anlatmak gayet zor bir iş, kendince yapmaya çalışıyor, belki geliştirir kendini, belki geliştiremez, geliştirirse ünlenir, geliştiremezse adını dahi duymazsınız.

    bugün nefret kusulacak, duyar kasılacak konu sıkıntısı çekilmiş sanırım, günün kurbanı kendisi olmuş, kendisine geçmiş olsun.
  • e gülüyorlar işte. cem yılmaz haricindeki stand up gösterileri bu ambiyansta gerçekleşiyor zaten. gösterinin sakin bir anını alıp koymuşlar, başlık açmaya değecek bir olay değil.
  • ofansif mizah yaparken ne kadar ağır bir konudan bahsederseniz bahsedin sizi dinleyen insanların, söylediğiniz şeylerin sadece bir şakadan ibaret olduğunu, gerçek kişiliğinizi yansıtmadığını insanlara bir şekilde kabul ettirmeniz gerekiyor. eğer bunu başaramazsanız yaptığınız şaka ciddiye alınıp kitleler tarafından ağır eleştiriye maruz kalırsınız. videodaki kadının yaptığı hata bu, söylediği şeyleri şaka amaçlı mı yoksa gerçekten böyle düşündüğü için mi söylediğini ayırt edemiyorsunuz çünkü konunun dinamizmini düzgün ayarlayamamış ve ortaya komik olmayan bir konuşma çıkmış. kadını fazla gömmeye gerek yok, ama en azından stand up'ının bu kısmının komik olmadığı aşikar.
  • gömmemek için uzun süre kendimle çatıştım ama dayanamayacağım. bazı insanların ses tonu, kelime vurgusu, artikülasyon şekli stand up gösterilerine uygun değil. gerçekten değil. en sağlam espirileri yazıp eline verseler de bu abladan olmayacağını, olamayacağını düşünüyorum. izlerken niye bu kadar utandım onu da anlamadım ayrıca. bana ne ise bu kadarından.
hesabın var mı? giriş yap