153 entry daha
  • belki çocukluğumdaki güzel günleri hatırlattığı için, belki aile olmayı anlattığı için özel bir yere sahip olan bu uzun diziden aklımda en çok neyin kaldığını düşündüm. hafızama ilk üşüşen; elif şansını da yitirdiğini fark eden fiko'nun kendisini "elalem ne der" hapishanesine gömdüğünü fark edip sinir krizi geçirdiği ve nihat tarafından sakinleştirildiği sahneler oldu.

    ikinci olarak da alim ve aikido hocası arasında geçen olgunlaştırıcı diyaloglar. (bkz: aikido/@belespritribinebandim)

    fiko haluk'u öldürmekten az daha hapsi boylayacakken avukatının haluk'u öldüren merminin fiko'nun elindeki tabancadan çıkmadığını, aynı saniyede atılmış başka bir kurşunun duvardan sektiğini ispat etmesiyle fiko'nun özgürlüğüne kavuşması. demek ki bitti dediğin anda her şey değişebilir, gibi bir inanç tetiklenmişti bende.

    ve deniz'in evi. evin kapısı haluk tarafından çalınana kadar huzur, neşe, özgürlük hanesi gibi bir şeydi orası.

    müzikler. çengelköy'den geçerken hala kulağımda sadece o müzikler çalıyor.. bu başarı değil de nedir?
26 entry daha
hesabın var mı? giriş yap