susturmak

• (bkz: susturucu).
• üzerinden asırlar geçmiş bir ilişkinin başrol oyuncuları (esas oğlan ve esas kız), en olmayacak bir yerde yeniden karşılaştıklarında, "hiç değişmemişsin" yalanını atmak üzere ağzını açan tarafın (ki bu senaryoda oğlan tarafıdır) dudaklarına tamamen açık bir elin parmak uçları bastırılarak yapıldığında her iki insanın da hayatından bir aradan geçen süre kadar daha götüren eylemdir.
• (bkz: kes lan)
• · susmasını sağlamak, susmasına sebep olmak.
  · verdiği karşılıkla veya yaptığı bir davranışla birini artık söz söyleyemeyecek bir duruma getirmek, ilzam etmek.
  · (mecaz) etkisini, gücünü azaltmak, gidermek, bastırmak.
• fikir açıklanmasına tahammül edemeyenler karşısındakini susturmak ister. susturmak için tahammülsüz kişinin bahaneleri vardır, bunlar:
  1."çünkü konuşmaya hakkı yok" der ve ayrımcılığını hangi alanda yaptığını koyar ve işsiz veya ergen diye hakaret edebilir.
  2. konuşma hakkını cinsiyetine göre kaybedenlere örnek erkekler de olabilir, feministlere göre erkeklerin kadınlarla ile ilgili bazı konularda görüş belirtme hakkı yoktur.
  3. bir kişinin "ayrımcılık yapıyor" veya "hakaret ediyor" olması da susturulması için yeterlidir. çünkü şiddet kültürüne sahip birine göre şiddeti yok etmenin yolu yine şiddettir.
  4. bir de tehdit algısı yaratarak susturma vardır "çünkü bize düşman, çünkü ekmeğimize düşman" dersin kim bilecek, sustur gitsin.
• bir insan düşünün daha arkadaş bile değilsiniz, işte arkadaşımsı işte neyse... boş bulunup iki içinizi açıyorsunuz, içiniz ısınır gibi oluyor, güven değil de ha sanki anlaşırız gibi falan kafaları... sonra acıyan bir yanınızı öyle yani boş bulunup söylüyorsunuz, aslında acıdan sizi öldüren yanınız bu, en zayıf yanınız falan... kalkıp diyor ki 'köylülerin de her bir yanları ağrıyor ama dayanıyorlar, söylemiyorlar. sen de öyle yap.' eveeet... hangi köy acep o mu denmeli, senin kafan nasıl bu kadar iyi mi demeli, ne demeli... güzel susturdun lan helal olsun bebiş...
• (bkz: ıskat)