• ilginç bir durum. kendi kendine yeten ve varolmak için hiçbir varlığın varlığına ihtiyaç duymayan tanrının ona tapalım diye bizleri yaratmaya neden karar verdiğini kendimi bildim bileli anlayamadım.

    edit: başlıkta neden ihtiyaç kelimesini kullandım? su içtiysen su içmeye ihtiyaç duymuşsundur. oturduğun yerden ayağa kalktıysan kalkmaya ihtiyaç duymuşsundur. yani eylemsizliğini bozuyorsan, seni buna iten bir şey olmak zorundadır mantık olarak. tanrının bizi yaratmış olduğu durumla, yaratmamış olduğu durum arasında kendisi için ne fark var ki yaratma gereksinimi duydu?

    edit2: ihtiyaç değil istekmiş, dilemekmiş. bilinmeyi istemekmiş. sanatçının eser yaratırken tanınmayı istemesi gibiymiş. tamam dayı biz de onu soruyoruz zaten. neden istedi? kendi yarattığı insanlar tarafından bilinmesine ne gerek vardı? bir sanatçı bilinmeye ihtiyaç duyar çünkü bu onun zaafıdır. yaptığı eser beğenilince, keşfedilince tatmin olur. sen inandığın tanrına bunları yakıştırıyorsan zaten bu senin ayıbın. bir de şu ''insan aklınla anlayamazsın. irdeleme ve sadece inan''cılar mesaj atmayabilirler mi lütfen bak çok rica ediyorum.

    edt3: öyle fantastik cevaplar geliyor ki hangisini burada ifşa edeceğimi şaşırdım. mesela (bkz: #45549111) burada adam ''yarattıklarını kudretinden faydalandırmak için'' yazmış. lan olm yarattıklarını hiç yaratmamış olsa kudretinden faydalandırmasına da gerek kalmayacak zaten. sen neyin kafasını yaşıyorsun?
  • uzun zaman aradım bu sorunun cevabını. bir kere özellikle semavi dinlerde tanrı tektir, mutlaktır. bu durumda bir ihtiyaç dolayısıyla yaratmaktan bahsedemeyiz çünkü mutlak diyoruz. e o zaman neden yarattı? mutlak olan bir varlık neden yaratır? yaratmak insani bir gösterge değil midir? sadece yeterli gelişimi sağlayamadığımızı, daha önümüzde yüzlerce belki de binlerce yıl olduğunu düşünüyorum. yani tanrı kavramını algılayabilecek seviyeye henüz gelemedik.

    belki de hiç biri yok. öylesine bir olaydan var olduk ve geliştik. ölüm korkusu bize ölüm sonrası yaşamı ve tanrıyı yarattırdı. bu dünyada görevimiz olduğunu düşünmek, sınavda olduğumuzu düşünmek tamamen egonun eseri... bilemiyoruz, şu an için bilemeyeceğiz.

    belki de hepimiz tanrının bir parçasıyız. tanrı aslında bizim oluşturduğumuz bir bütün.

    (bkz: tanrının melekleri yaratmaya ihtiyaç duyması)
  • tanrı kavramının insan uydurması olmasından kaynaklanıyor. insan tanrı diye bir kavram uydurmuş sonra da bu uyduruk kavramı açıklamaya çalışmıştır. bu açıklama çabası sırasında da doğal olarak yığınla çelişki ortaya çıkıyor.

    insanın tanrı diye bir kavram uydurması, onun var olduğunu zannettiği şeyin var olmadığını anlatmaz. bilimsel metodlara göre bile bir başlangıç olması lazımdır. işte insanın bu başlangıcı kişiselleştirmeye çalışması çok sıkıntılı.

    islam'da "tanrı yoktur, allah vardır" denmesinin esas nedeni de insanı bu saçmalamadan uzak tutmaya çalışmaktır. bu ifade diyor ki sen tanrı diye bir kavram uydurdun götünden, halbuki allah var ve senin zannettiğin türden bir şey değil o. ne olduğunu da anlayamazsın. o yüzden üstünde akıl yürütmen boşuna. sen bi zahmet varlığına inanıver, gerisine karışma der.

    siz önünüzdeki işe bakın. yoksa kafayı kırarsınız bunlarla. inancı olan inansın, inanmayan da kurcalamasın. eğer inanç toplumsal yaşama zarar veriyorsa hukuk sistemi ile bu iş halledilsin ama argüman savaşına gerek yok, herkes tımaranelik olur sonunda.
  • düşünsene... ilk başta bir nokta olsun ve sonra bu nokta patlasın. enerjiye dönüşsün. enerji yayılım göstersin. enerji maddeye dönüşsün. madde soğumaya başlasın. madde yaşam boyutu kazansın. kozmik arka plan genişlesin. fosil ışıma evreni titretsin. ilk nükleosentez oluşsun. galaksiler evrilsin. notrinolar ayrılsın. kozmik şişme gerçekleşsin. galaksiler madde olsun. yıldız sistemleri oluşsun. küçük meteoritler atmosfer edinsin... ve en sonunda kendi evinde akhisar belediyespor'a 4-2 yenil. böyle bir şey olabilir mi ya? bunun izahını kim yapabilir?
  • beraberinde birçok soruyu getirir.

    .örneğin, her şeyi yapmaya kudreti olan tanrı evreni yaratmadan önce , böyle bir şeyi yaratmaya muktedir değil miydi?

    .yoksa evreni yaratan tanrı'dan daha üstün bir güç mü var? onun bu yöndeki isteğini yerine getirmiş olamaz
    mı?

    demek istediğim şu, evrenin ve oluşumunun merkezine tanrılı bir açıklama konması işleri daha da karmaşık bir yapıya büründürüyor. ve belki de cevabı olmayan birçok soruyu da beraberinde getiriyor.
  • madde ve zaman boyutunda sıkışmış küçük beyinlerin az biraz düşününce herşeyi bildiğini sanıp kibirlenmesinden dolayı; "ben idrak edemiyorsam o zaman yoktur" diye baktıkları olaya tanrı diyoruz.

    sistematik işleyen her şeyin, örneğin en basitinden bir abaküse, hatta arkeolojik kazılarda bulunan hafif keskinleşmiş bir taşı bile bulunca bunun ancan insanoğlunun eseri olacağı inancını taşıyorken, çok çok çok basit olan bir bıçak görünümlü taşın arkasında bile bir bilinç olduğundan emin olup o dönemlerde insanların yaşadığına kesin gözle bakan, aksi duruma ihtimal bile vermeyen bir güruh, bütün evrenin, zamanın, fizik ve kütle çekim gibi bütün evreni modelleyebileceğimiz sistematik düzenin kendiliğiden oluşmuş olması ihtimaline inanmasına ancak sol daşşağım bile güler.
  • insanın en büyük hatası da bu zaten. kendisi gibi allah'ın da bir şeylere ihtiyaç duyduğunu zannetmesi.
    “ben gizli bir hazine idim. bilinmek, tanınmak istedim" bir sanatçı niye eser meydana getirir? tanınmak, bilinmek ve en önemlisi beğenilmek için. bir ressama veya bir şaire niye bu resimleri yaptın, niye bu şiirleri yazdın ne ihtiyacın vardı diye bir soru soramazsın çünkü saçma olur.
  • bu soruyu ekşi sözlük entellerine sorduk ve en popüler cevap olarak "çünkü tanrıyı insan yaratmıştır" cevabını aldıktan sonra %90'nında uzaklara bakma eğilimi olduğunu gözlemledik.

    -ekşi sözlük araştırma merkezi
  • kusursuz, tam, hiçbir şeye ihtiyaç duymayan, mutlak tanrının, tanınmak, bilinmek, sevilmek için evreni ve insanoğlunu yaratmasıymış nedeni.. gayet mantıklı...
  • ihtiyaç duymak acz'den haber verir. allah mutlak kudret sahibidir, kudretinin bir sınırı yoktur. onun kudreti acz'den koku almamıştır.

    bu devasa ölçeklerde büyük ve geniş kainatı ve onun özü olan karmaşık insanoğlunu yaratmak ve çekip çevirmek, ona ağır gelmez.

    allah bilinmeyi diledi, bilinmeyi sevdi, o yüzden kainatı ve insanı yarattı. "irade" onun sıfatlarından biridir. hem yaratmak onun için işten sayılmaz, ona bir zorluğu yoktur.

    kendini tanıtmak için bu hercümerç ortamını oluşturdu. eğer kainat saf iyilikten oluşsa amaca ulaşmak mümkün olmazdı.

    mesela bir insan kötülük yapıp sonra da allah'dan af dileme durumunda olmasa allah'ın çok merhametli, çok affedici olduğu nasıl ortaya çıkacaktı.

    aynı şekilde dünyada korkunç kötülükler işlenmese, iyiliğin değeri nasıl anlaşılacak ve allah'ın cemal sıfatları nasıl bilinecekti?

    zor duruma düşen olmasa, allah'ın fettah(açan, zorluğu gideren) ismi nasıl tezahür edecekti. gerisini de siz kıyas edin.

    her şey allah'ın bilinmek istemesinden doğuyor.

    evet allah, hiç alçakgönüllü değildir ve çok kibirlidir. o kadar ki, kendnden başkası kibirlenirse hiç affetmez. kibir bize yakışmaz ama onun bir özelliğidir.

    inaçsızlığın nedeni;

    http://isnetus.wordpress.com/…inancsizligin-nedeni/
hesabın var mı? giriş yap