• tanrıyı uzayda gezen ak sakallı dede olarak düşünürseniz karadelikte de ararsınız güneşte otururken de.

    ama tanrıyı aynı bilinç gibi düşünüp o şekilde anlamaya çalışırsanız o zaman evrenin bilinci tanrı olur.

    evrenin bilinci olabilir mi? fiziksel varlığının yanında bilişsel bir yeteneği de olabilir mi?

    düşünmek gerek.
  • siz zahmet etmeyin, kendisi kendi yerini bildirmiştir denilen başlık.

    allah yedi kat göğün üstündeki arşın üzerindedir (atayizler bunu size yazmadım, ısrarla allah her yerdedir diyen müslümanlar görür diye yazdım. siz km hesabı yapadurun)

    "o rahman arş'a istivâ etti" (tâhâ, 5);
    "güzel söz o'na çıkar" (fâtır, 105)
    "hayır allah onu (isâ'yı) kendisine yükseltti" (nisâ, 158);
    "(allah, yaratma) işi (ni) gökten yere düzenler" (secde, 5).
    "gökte olanın, sizi yere batırmayacağından emin misiniz?" (mulk, 16).
    "gerçekten sizin rabbiniz, altı günde gökleri ve yeri yaratan, sonra arşa istiva eden allah'tır..." araf 54
    "şüphesiz sizin rabbiniz, altı günde gökleri ve yeri yaratan, sonra arşa istiva eden, işleri evirip-çeviren allah'tır..."yunus 3

    hadis delili

    bir adam peygamber'e siyah bir cariye getirdi ve:

    - benim üzerime mu'min bir köle azat etmek vacib oldu. bu kâfi midir? diye sordu.
    peygamber (s.a.v) o cariyeye sordu: "sen mu'min misin?"
    cariye: "evet" dedi.
    peygamber (s.a.v.): "peki, allah nerededir?" diye sordu.
    cariye göğe işaret etti.
    bunun üzerine peygamber: "onu azad et, o mu'mindir" dedi.
    (muslim, el-mesacid, 33; ebû davud, es-salat, 167, eyman, 16; nesâî, sehv ; muvatta, ıtk.8-9; ahmed îbn hanbel, 11/291.)

    allah arşa istivâ etti demek arşı hakimiyeti altına alarak orada "konumlandı" demektir. allahın zatı arşın da üstündedir. her yerde olan ise "ilmi" dir.
  • ınsan beynini ele ele alalım mesela. beynin içindeki bir kısım nöron ki hacim olarak ne kadar yer kaplar bilmiyorum, bütün bu sorgulamaları yapıyor. yani bir avuç içi kadar beyin parçası içerisindeki nöronlar ki biliyorsunuz bunlar sinir hücresi, tüm bu sorgulamaları yapıyor ve evreni, tanrıyı anlamaya çalışıyor. siz kendinizi tüm vücut bütünlüğü içerisinde değerlendiriyorsunuz ancak boyundan aşağısının bu sorgulamalar ile alakalı bir eylemi yok. sadece beynimizdeki bir miktar hücre bu merakın merkezi. biraz daha makrodan mikroya inecek olursak; sonsuz evrende, milyarlarca sistem ve gezegen içindeki bir gezegendeki milyonlarca canlı çeşidi içinden bir canlı çeşidi olan insana ait beyindeki bir kaç gramlık bir sinir hücresi grubu evreni, tanrıyı anlamaya çalışıyor.

    bu hücre grubu aynı zamanda ben dediğimiz şey yani bilinç merkezi. gerçi böyle bir yer olduğu da tam kesim değil. bilinç merkezi ile alakalı çalışmalar sürüyor. yani başka beyinlerin bilinç merkezleri yine başka insanların beyinlerindeki bilinç merkezini aramaya devam ediyor. çok entresan değil mi? beyin kendisini anlamaya çalışıyor ama bu sistem iyice idrak edilmediği zaman insan denilen bir canlısının sanki bir motoru tamir etmeye çalışması gibi algılanıyor. halbuki bir beyin ameliyatını yapan yine bir beyindir.

    bu şekli anlatımlardan sonra olayın biraz da felsefi yönüne değinmek gerekiyor.

    tanrıyı nasıl hayal ediyorsunuz? bu soru son derece kritik bir sorudur çünkü vereceğiniz cevaba göre ulaşacağınız sonuç veya sonuçsuzluk şekillenecek.

    tanrıya bir şekil, cinsiyet vermeye çalışır veya algılarınızla şekillendirilmiş dünyanıza ait herhangi bir nitelemede bulunursanız varacağınız sonuç ne olursa olsun yanlış olacaktır.

    tanrının şekli yoktur, cinsiyeti yoktur, kokusu, rengi yoktur. o bildiğiniz hiçbir şeye benzemez ve her yerdedir.

    bu bilgiler eşliğinde nasıl bir tanrı hayal ediyorsunuz? ıki seçenek var; ya böyle bir tanrı olamaz o yüzden tanrı yoktur diyeceksiniz. ya da bakış açınızı değiştirip böyle bir tanrı nasıl var olur anlamaya çalışacaksınız.

    ınsan vücuduna geri dönersek pek çok organ kendine ait görevi yerine getiriyor. kalp, karaciğer, akciğer böbrek vs kendi görevi dahilinde çalışıyor ama bağımsız bir karar mekanizması var mı? mesela kalp bazı zamanlarda daha fazla kan pompalaması gerektiği kararını kendisi mi alıyor? veya akciğer bazı zamanlarda daha fazla oksijene ihtiyaç olduğunu fark edip daha hızlı şekilde çalışması gerektiğini kendisi mi fark ediyor? hayır tüm bu kararları yine beyin veriyor. yani vücudun sadece küçük bir kısmında yer kaplayan ancak vücudun diğer bölgelerinde var olan diğer organlar üzerinde de tek hakim organ aslında beyin. peki nasıl oluyor da en üst taraftaki organ en alt taraftaki kas ile iletişime geçip mesela ayak parmağını oynatıyor? yani tıp bilimi için oldukça basit bir soru aslında bu. omurilik sayesinde beyin tüm organlar ile iletişime geçer. onlara ne yapması gerektiğini söyler ve hatta gelebilecek tehlikeleri önler.

    şimdi anlatılanları kısaca özetlersek; evreni ve tanrıyı anlamaya çalışan aynada gördüğünüz vücudunuz değil beynimizdeki bir miktar hücre. bu hücrelerin kendi arasındaki elektrik alışverişi sayasinde oluşan bilinç dediğimiz şey bu arayışın sahibi. bu hücreler arası alışverişten oluşan bilinç yani ben dediğimiz şeyin bir şekli var mıdır? bilinç bir miktar hücre midir yoksa o hücrelerin oluşturduğu elektriksel aktivite midir? ınsan vücut olarak maddi bir varlık gösterirken, bilincin maddi bir karşılığı var mıdır? ınsan vücut mudur yoksa bilinç mi?

    tanrıya dönecek olurak; bir şekil, cinsiyet vs vermeden onu anlamaya çalışmak gerekiyor demiştik. tanrının bir şekle ihtiyacı var mı? aynı bilinç gibi bir elektriksel aktivite ile anlaşılmaya çalışılabilir mı? mesela tüm evren bir insan vücudu misali işliyor olsun ve bu işleyişin karar mekanizması da aynı insan beynindeki bilinç merkezi gibi tanrı olsun. bir elektriksel aktivite gibi. beynin bir bölümünde var olduğu tahmin edilen ancak diğer uçtaki ayak parmağına da hükmedebilen bir bilinç gibi. bir yerdeymiş gibi duran ama her yerde olabilen bir tanrı. her atomla iletişime geçen ve bu şekilde tüm evrene hakim bir tanrı. tüm evrene yayılmış bir elektriksel ağ gibi. ezelden beri var olan ( big bang? ) her şeyi yaratan ( organların tüm hakimiyetini elinde toplamış bir bilinç?) ki zaten her şey evrene dahil- bir bilinç - tanrı. hem her şey hem her şeyden daha öte.

    kendi arayışımla alakalı yaptığım fikir karmaşası. daha anlaşılabilir olmasını umuyorum.
  • aldığınız alkol ve diğer keyif vericilerin miktarına bağlıdır. yeterince güzel olursanız tanrının hemen yanıbaşınızda olduğunu hissedersiniz. tabii bu inancınızı yitirmeden hemen öncedir. bir tanrının varlığının şüphesi ise tuhaf mı tuhaf bir şeydir. her yer de olabilir, olmayabilir de?
    (bkz: böyle bir şey yok ama olabilir de)
  • bak ne de güzel kapışmadan, linç'siz anlatıyorsunuz, her telden, her dinden; şu başlıktaki kadar olunsa tüm ülkede barış olur
  • "içinde! hepsi içimizde" (cem yılmaz repliği)

    not: şaka değil
  • tanrı'yı yaşadığımız evrende arayanların sanrısıdır.

    "biz insana şah damarından daha yakınız"

    ee ne oldu şimdi? aradığın tanrı götünün dibinde oluyor bu ayetle *. hiç öyle kara delikle falan bir alakası yok bu ayetin.

    nacizane tavsiyem ayetleri orasından burasından çekerek tanrının yerini tespit etmeye çalışmayın. komik oluyorsunuz.
  • bir arkadaş "tanrı, zamandan ve mekandan münezzehtir." demiş. o halde “hac / 47-"şu da bir gerçek ki rabbinin katındaki bir gün, sizin saymakta olduğunuzun bin yıl gibidir.” ayetinde geçen bu sözde, tanrı katında da bir zamanın olduğu oldukça açık.
  • başlığı okur okumaz aklıma düşen
    tarsus'taki esrarengiz kazı
  • yıllar önce okuduğum bir yerlerde şöyle denmekteydi..
    "tanrı, merkezi heryerde olan ama çevresi hiçbiryerde olmayan bir çemberdir.."
hesabın var mı? giriş yap