• arapça "durgunluk" anlamındaki "sükûn" kökünden geçişlilik anlamı veren tef'îl kalıbında türetilmiş teskîn "sakinleştirmek" kelimesinin türkçe etmek yardımcı fiiliyle kullanılan hâlidir. bu fiilin fâili yani öznesi "müsekkin"dir.

    "durgun" anlamında sâkin kelimesi, "oturulan yer" anlamında meskûn, "oturanlar, sakinler" (apartman sakinleri) anlamında sekene kelimesi de yine sükûn kökünden gelmektedir. "durgunluk" anlamındaki sükûnet de buradan gelir.

    "sessizlik" anlamındaki sükût ile karıştırılmamalıdır.

    arapça "oturma" anlamına gelen kelime ise cülûs'tur. "oturum" anlamında celse ve "oturulan yer" anlamında meclis bu köktendir. diğer bir "oturulan yer, meclis" anlamındaki divan sözü ise farsçadır.

    "sakinlik" demişken doğu toplumlarının tefekküründe nedense akıllı olmak sessiz sakin olmak ile ilişkilidir. 'uslu' kelimesi eski türkçe "akıl" anlamına gelen "us" sözünden türetilmiştir. uslu, yani akıllı olan çocuk kültürümüzde sessiz, sakin olan, yaramazlık yapmayan çocuktur.

    "akılsız başın cezasını ayak çeker." bir nevi bu tefekkürün bir tezahürü. belki doğrudan bunu ifade etmek için kullanılmıyor ama akılsız bir insanın hareket etmeye mecbur olacağı ifade ediliyor.

    akıl, aslen arapça "deve bağı" demektir, yine bağlılık, sakinlik, durgunluk ifade eder. akıllı anlamında âkil, akla yatkın anlamında ma'kûl, bugün pejoratif bir anlamla kullanılan aslen "akıllılar" demek olan ukalâ sözü de bu 'akıl' kelimesinden türetilmiştir. (not: arapça "yemek yeme" anlamındaki 'ekele' kelimesinden türetilen ve "yiyen, yiyici" anlamındaki âkil farklıdır)

    yine akıllı anlamındaki arapça "zekî" sözü zekâvet kelimesinden gelir. "çok zeki" anlamındaki "dâhi" sözü ise yine arapça dehâet sözünden gelir. (not: türkçe dahi anlamındaki edat ile karıştırılmasın, onun kökeni için: (bkz: #66365670))

    farsça "akıllı" anlamındaki kelime ise "zîrek"tir.
  • aci, ofke, heyecan gibi duyguları yati$tirmak, dindirmek.
  • sakinleştirmek (bkz: müsekkin)
  • ibranice merak ettiğim diller arasında farsça büyülüyor beni ama her dil asil ve güzeldir. dil yaşadıkça yaşar insan.
  • somewhere there’s a someone who can soothe me * der ya morrissey, işte bir yerlerde öyle bir şeyin mevcut olma halidir.
  • acılı, üzüntülü, öfkeli, ne yapacağını bilmez halde olan birini sakinleştirmek, iyi hissettirmek vb. anlamında bir deyim. bir durumu yaşayıp onun hissettirdiği duygular, o an, kısa veya uzun süre insanın bakış açısını, hislerini olumsuz etkiler veya verdiği öneme göre yaşadığı üzüntü, acı, öfke vb. duygular, düşünceler ağır gelir. seni teskin etmeye çalışan kişi, sana değer verdiği için haline bir şekilde üzülüyor olsa bile, seni düşünerek iyi hisstirmek için sana iyi gelecek, güçlü hissettirecek bir şeyler söyler, bu yönde çaba gösterir çünkü olayın içinde olan, yaşayan sen olduğun ve kontrolünü kaybetmiş olabileceğin için daha akılcı ve iyi hissettirecek düşüncelere ihtiyaç duyarsın. ihtiyaç duyduğunu fark etmesen de iyi hissetmek istersin. bu anlarda seni teskin eden, etmeye çalışan kişinin olması önemlidir. olayı yaşamanın verdiği duygusallıkla hareket etmek yerine, olaylara dışarıdan bakan birinin düşünceleri daha sağlıklı olabilir.

    seni teskin etmeye çalışan insan da bir gün teskin edilmeye ihtiyaç duyan bir ruh halinde olabilir. sen de olaylara dışarıdan bakan sağlıklı bir bakış açısı sunmak yerine, o kişinin seni teskin eden söylemleri aklına gelip de "bana diyordun ama bak sen de üzülüyorsun, sen de öyle davranamıyorsun" vb. söylemlerde bulunmak, o kişiyi daha da üzer, kötü hissetirir çünkü "ben biliyorum" havasında değil, seni düşündüğü, içinde bulunduğun ruh halinde takılıp kalmaman, yanlış bir şey yapmaman için seni iyi hissettirmeye çabalamıştır. seni teskin etmeye çalışan insanlara hem de teskin edilmeye ihtiyacı varken bu şekilde davranmak, seni teskin etmeye çalışırken kötü bir şey yapmış gibi hissetirir ve konuşma ihtiyacı hissedip anlattığı konuların, hislerin altında daha ezilir. sana değer verdiğine inandığın birinin seni teskin etmeye çalışması bilmişlik değil, yanında olduğunu, seni düşündüğünü, iyi hissetmeni istediğini gösterme çabasıdır.
  • yukarda "divan" için "farsçadan gelmiştir" denmiş. bildiğim kadarıyla "oturak" manasına gelen "divan" rusça'dan gelmiştir. ama bir edebi eser türü olan ise bittabi farsçadan olsa gerek.
hesabın var mı? giriş yap