• --- spoiler ---

    dönemin tüm soygun filmleri gibi suçluların en sonunda parayı kaybettikleri filmdir. üstelik biri hariç hepsi, geri zekalı bir kadın yüzünden ölmüş ve planı yapan kahraman da, görüp görebileceğiniz en dramatik sahnelerden biri sonucunda, yüzünde kaybetmenin tüm acısını da taşıyarak teslim olmayı seçmiştir. hüzünlü bir sonla biter...

    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---
    sherry kişisinin kocasına karşı alaylı tutumu ve konuşmaları izlenesidir, harikadır!
    --- spoiler ---
  • kubrick'in ''bomba gibi geliyorum'' dediği filmdir. nitekim bir sene sonra paths of glory'i çekmiştir. o sıralar henüz otuzuna bile gelmemiş olduğunu söyleyerek hiç durduk yerde canınızı sıkmayayım şimdi.
  • kubrick'in izlemediğim tek filmiydi. ilk stüdyo filmiymiş zaten, aman sonra izlerim diyordum ki; ne kadar ayıp ettiğimi biraz önce anladım. kubrick amca yüreğimi ağzıma getirdin resmen, tarantino seni taklit etmesin de ne yapsın? keşke izlemediğim birkaç filmin daha olsaydı. ne izleyeceğim ben bundan sonra?
  • daha 28 yaşında genç bir yönetmenin elinden çıktığı ve onun gerçek anlamda ilk sinema filmi olduğu düşünülürse, filmin çok farklı bir storytelling tekniğinin temellerini atması müthiş bir başarıdır. konu, yapı ve karakterler bazında film noir'a selam çakan filmin en dikkat çekici özelliği bu bence; gencecik bir adamın, adımlarını hızlandırdığı koca sinema sektöründe böylesine farklı ve zekice bir anlatım tekniğini -hem de 1956da- uygulamaya cesaret etmiş olması. zaten bu filmden sonra alıp yürümüştür kubrick; ama -bikaç dakika da sürse- o sahnelerin mirası, günümüzde quentin tarantino diye bir fenomene ilham verecek düzeyde etkileyicidir.
  • imdb notu 8.2 dir bu filmin. siyah beyaz olması da ayrı bi hava ve nostalji katmıştır. izlendikten sonra, 28 yaşında bu filmi çekebilmiş birinin, bundan sonra çektiği filmlerin neredeyse hepsinin başyapıt olması gayet normal geliyor insana.
  • kubrick'in izlemekte geç kaldığım filmiydi, nitekim izledim. aynı gece reservoir dogs'u da izlemiş olmam ve öncesinde iki film arasında bir bağlantı olduğunu bilmemem ilginç bir tesadüftü. filme dönersek tartışmasız bir başyapıt. tarantino her ne kadar sevdiğim bir yönetmen olsa da, the killing'den feyz alıp çektiği filmleri çok beğensem de, kubrick ustanın filmde bana tattırdığı duygulara ulaşamıyor vesselam. bu yüzdendir ki geriye kalan izlemediğim kubrick filmlerini itinayla ve daha dikkatli tüketeceğim.
  • stanley kubrick'in tek iyi filmidir. kurgu konusunda kusurlu olmadığı tek filmidir (paths of glory de nispeten bu konuda başarılı sayılabilir). kubrick'in bu filmini en son izlemiştim bunu izleyene dek ümidimi iyice yitirmiştim. kubrick ilk filmlerinde aslında iyiymiş, sinemayı öğrendikçe kötüye gitmiş. sinemayı öğrendikçe kötüye gidenlerin türkiye'deki örneği de sinan çetin'dir.
  • 3 nisanda amc kanalında ilk 2 bölümü yayınlanmış polisiye dizi http://www.amctv.com/originals/the-killing bir alex değil ama izlenir
  • amc'nin bu yeni dizisi, who killed rosie larsen afişiyle twin peaks'i hatırlatmıştır.

    (bkz: who killed laura palmer)
hesabın var mı? giriş yap