• 4.08 sonrası solo ile nispeten güzelleşen yeni iron maiden şarkısı, tekrar dinlersem oradan itibaren dinlerim! yine de hala müzik yapmaları güzel, ziyaret etmediğimiz akrabalarımız gibi varlıkları yeter :)
  • (bkz: uzun yolda dinlenesi şarkılar)

    the writing on the wall bir iron maiden şaheseri değil, ama insanda loop'a alıp uzun yola çıkma isteği uyandıracak derecede catchy olmuş.

    video klipi ise ilk izleyişte bana nedense hem the expanse hem de ergo proxy' i hatırlattı. * samuray eddie mü kem mel olmuş. yakalayabildiğim kadarıyla kendisine mahşerin dört motorlusu* görevinde yer değişe değişe book of souls'un maya eddie'si, powerslave'in firavun eddie'si, killers'ın baltalı eddie'si, dance of death'in oraklı eddie'si ve somewhere in time'ın cyborg eddie'si eşlik ediyor. yolları açık, lanetleri bol olsun.
  • 92 öncesi maiden şarkılarıyla karşılaştırmak haksızlık olur o seviyeye kariyeleri boyunca bir daha hiçbir zaman yaklaşamadılar zaten. bu yaş için gayet keyfli şarkı olmuş. ikinci solo özellikle muhteşem.
  • günlerdir resmi sosyal medya sayfalarında gizem üstüne gizem basıp sonrasında beklediğimizi veren iron maiden'ın yeni single'ı olan parça.

    açıkçası ilk etapta çok korkuyordum. bu kadar gizem basıp beklentiyi yükseltip sonrasında tur haberidir, ne bilim işte albüm için tarihtir falan böyle pek de dişe dokunmayacak bişey gelecek sandım. iyi veya kötü yeni bir materyal gelmesi beni inanılmaz sevindir.

    parçayı ilk gösterim esnasında izledim yutubdan. daha yüksek tempo ve cazır cuzur gitarlı baya metal bir parça bekliyordum. ama yine de parça beni daha giriş melodisiyle yakaladı uzun süredir iron maiden'dan yeni bir şey beklediğimiz için o açlıkla tüylerim diken diken oldu. öyle ya da böyle iron maiden'ın heavy metal dinleyicileri için sarsılması zor bi imajı var ve her daim de beklentimiz yüksek. girişteki kelt müziğini andıran melodiler harika ve parçanın ilerleyen bölümlerinde de tekrar etmesi özellikle çok güzel. bunu neden belirttim çünkü helloween'in ilk single'ı skyfall da giriş riffleri inanılmaz güzelken sonraki bölümlerde hiç yer vermemişlerdi. neyse konumuz o değil. bruce'un vokaline gelirsek beni hiç rahatsız eden bi durum olmadı sesiyle ilgili. yaşlar ilerliyor gerek performans gerek yaratıcılıkları konusunda da eş zamanlı olarak biz de beklentilerimizi güncelliyoruz. kötüleyen bi yorum olarak değil ama nakarat kısmı beni çok yakalayamadı. daha etkileyici, melodileri daha bir heyecanı yukarı taşıyacak bir şey olabilirdi.

    velhasıl dün akşamdan bu yana bu parçadan başka bir şey pek dinlemedim nerdeyse. ben gayet beğendim. ama gerek twitter ortamında ya da arkadaş arası sohbetlerde gözlemlediğim kadarıyla parçayı beğenenden fazla beğenmeyen var. melodileri çok yöresel hatta anadolu rock bulan falan oldu. albümde eminim bu parçadan çok daha seveceğimiz besteler vardır.
  • ekşinin şarkı başlıklarını okumayı bundan seviyorum. başkalarıyla aynı duyguyu paylaştığınızı görmek tatlı his.

    the expanse diyeni gördüm, yolculuk diyeni gördüm. kesinlikle katılıyorum, benim de aklıma ilk borderlands geldi. sonsuzluk içinde yalnızlık hissi enfes.

    beğenmeyenleri görüyorum ama bu devirde bu çok iyi. 80'leri 90'ları aramayın boşuna. pearl jam'in acdc'nin albümlerini gördük, foo bile bozdu bence çizgisini. hatta bu sebepten önyargılı ve düşük beklentili dinledim. intronun ardından o riff girince bi kıstım gözlerimi, sıktım kendimi... özlemişim resmen. son yıllarda çıkan rock şarkılar içinde en başarılı old-school olduğunu düşünüyorum.

    t: 2021 yılında "biz buradayız, aha bu da metal diyen" maiden eseri.
  • iron maiden'ın çok güzel rifflere sahip yeni şarkısı.
  • ilk soloda dave murray biraz yavan kalmış ancak şarkının ikinci solosunda melodik soloların şahı adrian smith harika bir iş çıkarmış. ton ve tuşe konusunda dave murray her zaman kulağıma daha hoş gelmiştir ancak mesele solo yazımı ve orijinalliğe gelince adrian smith bir tık önde benim için.
  • ben bunu dün rüyamda dinledim, böyle akustik falandı. bugün açtım dinledim, akustik başlayınca dedim yeminle ben erdim herhalde. güzel işte, klip de güzel. çizgi film klipleri seviyorum ben. yapacaklarının alt sınırı zaten isimleriyle belli, iron maiden yazdı mı dinliyorsun; üst sınırları yok, limit gökyüzü. göğe vurmamış ama güzel şarkı.
  • bence bu yılda bu yaşlarında bu kadar harika bir şarkı olmuş. sound olarak da hafiften bir when the wild wind blows u andırsa da sololar gayet akıcı riffler sağlam vokal bruce dickinson daha ne olsun
  • üzerinde bir miktar okuma yapmayı hakeden bir eser olmuştur. gerçekten çok çok beğendim; kahvenizi alın gelin öyle ise;

    https://youtu.be/fhbnw7bzhee

    • öncelikle konuya “belshazzar's feast” ile başlamak gerekir. hikaye eski ahit'te geçer. babil'in baskıcı ve otoriter hükümdarı belşazzar'ın, hükümdarlığının en güçlü zamanlarında seçkin bir sınıfa verdiği ziyafet esnasında, ülkesinin ve kendisinin sonunu geldiğini ilahi bir mesaj ile “duvardaki yazıda (şarkının adını da aldığı the writing on the wall)” görmesi ile dehşete düşer. kısa bir süre sonra kehanet kendisini gerçekleştirir. sanat tarihinde de bir çok kere işlenmiş olan kült bir konu olan bu hikaye özellikle büyük ressam rembrandt tarafından da işlenen tablo ile geniş kitlelerce bilinen ve sanatçı baskıcı ve otoriter hükümdarlara mesaj vermek istediğinde tercih edilen bir konu haline gelmiştir. detaylı bilgi ve ilgili tablo için;

    https://en.wikipedia.org/wiki/belshazzar's_feast
    https://tr.wikipedia.org/…iki/belşazzar'ın_ziyafeti

    • klip yukarıda bahsettiğim hikayeye atıf yaparak eski bir iron maiden fanatiği'nin (bunu üzerindeki yırtık t-shirtten anlıyoruz.) yeni nesil elektronik müzik yapılan çirkin bir festivale katılmak isterken (bunu da elindeki festival afişinden anlıyoruz.) yolda can vermesi ile başlıyor. söz konusu müzik festivalleri günümüzde yükselen trend haline gelmiş tomorrowland, coachella gibi elektronik müzik festivalleri. afişin üzerinde yazanlar arasında “live forever – sonsuza kadar yaşa” ve “man or beast, heaven or hell – insan yada canavar, cennet yada cehennem” dikkat çekiyor. ölen müzikseverin bedeni çürümüş resmedilerek eskiden metal dinlerken şimdi elektronik müzikseverlerin de çürümüş oldukları yönünde metafor yapılmış.

    • ilahi bir varlık olduğunu farkettiğimiz hikayemizin ana karakteri bu ölüm üzerine omzundaki kartal ile göklere bir mesaj yolluyor ve göklerden 4 varlık dünyaya iniyor. bunların incil'de bahsi geçen kıyameti getirecek olan mahşerin dört atlısı olduğunu farkediyoruz. war plague famine death yani savaş salgın kıtlık ve ölüm…

    https://en.wikipedia.org/…rsemen_of_the_apocalypse,
    https://tr.wikipedia.org/wiki/mahşerin_dört_atlısı

    • öyle ki artık dünyanın en zehirli canlılarından olan akrebin bile zehirlendiği ekolojik olarak bitmiş bir çöplük haline gelmiş mahvolmuş bir dünyadayız.

    • bu esnada kadraja bir yere giden bir gurup giriyor. amerikan başkanı'nın üstü açık kıyak amerikan arabasında çürümüş insanlardan oluşan kitleleri arkasında sürükleyerek bir yere götürdüğünü görüyoruz. öyle ki artık dünyada tüketilebilecek olan herşey tüketilmiş, petrol bile bitmiş, amerikan arabasını artık bakımsız bir at çekiyor. konvoyda dikkati çekenler arasında ellerinde çayları ile amerika'yi takip eden nispeten daha iyi şartlarda oldukları belli olan suratsız, yüzsüz, götleri açıkta kalmış ingilizler var. ayrıca tek bacağı muhtemelen mayına bastığı için kopmuş olan astronot da uzay yarışının günümüzde bir soğuk savaşa dönüşmesine ve dünya dışında oluşmuş uydu mezarlığı gibi uzayda da çevre kirliliği yaratmamıza dair harika bir gönderme.

    • gurup seyehat halinde iken paramparça olmuş petrol boru hatları vb. görseller görüyoruz. bir de bir mezar taşı görüyoruz. mezar taşı üzerinde “no prayer for the dying” yazıyor. bu ölüm için kimse dua etmez anlamına gelmekle birlikte iron maiden'in doksanlı yılların başında yani metal müziğin zirve döneminde yayınlanmış 8. albümünün ismidir. görselde albüm ismi mezar taşına işlenerek günümüzde metal müziğin öldüğü anlatılmaya çalışılmış.

    https://tr.wikipedia.org/…yer_for_the_dying_(albüm)

    • yine aynı istikamete giden başka bir yolda ucuz iş gücünün kabesi, insanların haksız yere gasp edilen emekleri üzerinden yükselen ve silahlanmanın bokunu çıkarmış çin'i görüyoruz. çin'de kafiledeki fakir insanlar kocaman bir füzeyi çekmekte.

    • sonraki sahnede müslümanı ile avrupalısı ile tüm insanlığın aynı istikamette festival alanına girmeye çalışan uzun bir kuyruk içerisinde olduğunu görüyoruz. görünmez bir duvarın önünde toplanmış bu kalabalık içeri sokulmuyor. silahlı kuvvetler veya ordu tarafından kontrol altında tutuluyorlar. burada bekleyen tüm insanlar çürümüş biçimde resmedilmiş (tek bir istisnası var bahsedeceğim.) bu görselle birlikte söz konusu festivalin sadece bir festival olmadığını aynı zamanda metaforik olarak bir hayat tarzını ifade ettiğini fark ediyoruz. tiktok, instagram, pahalı zevkler, yozlaşmış ilişkiler vs. vs. çağımızın tüm sorunları bu elektronik müzik festivali ile metaforlanmış.

    • söz konusu kalabalık arasında yalnızca üzerinde barış simgesi olan kıyafet giymiş küçük bir kız çocuğu güzel, sağlıklı ve renkli resmedilmiş. korkan gözlerle bakıyordu. barış umudunun ne kadar güzel olsa da güçsüz, asla başaramayacak biçimde resmedildiğini görüyoruz. aynı zamanda 68 kuşağı ile zirveye çıkmış “çiçek çocuklar” akımına da “ne kadar güzel olsanız da bu iş sizin yöntemleriniz ile çözülmeyecek” mesajı çakılmış gibi.

    • söz konusu görünmez duvardan amerikan başkanı, elit ve zengin bir zümre kolayca geçerken sıradan insanlar geçmek istediklerinde paramparça olup yok oluyorlar. bu günümüz dünyasında her alanda karşımıza çıkan görünmez duvarları metaforlamış. sıradan maaşlı bir insan olarak asla milyonlarca liralık bir yat alamayacaksınız, asla örneğin bir yalı sahibi olamayacaksınız. o storylerde, dizilerde vs. size güzel olarak sunulan hayat tarzını yaşayabilmek için asla yeterince varlıklı olamayacaksınız ve hep bir görünmeyen duvarın ardında kalacaksınız.

    • nihayet festival alanının içini görüyoruz. büyük bir ateş önünde (burning man?) toplanmış kalabalık elektronik müzik yaptığı çok belli olan bir dj eşliğinde dans etmekteler. dj'in suratındaki palyaço makyajı sanırım elektronik müzikte özellikle minimal tekno alanında bir efsane olan, tomorrowland gibi festivallerin kralı “boris brejcha” ya bir atıf. ayrıca sık sık “çok “robotik davranmakla” itham edilen “tiesto” ya da bir gönderme olduğuna inanıyorum. kendilerine bir kulak vermek isteyen varsa;

    https://youtu.be/bucd-_1upn4
    https://youtu.be/keaw7cdf3_0

    • ve zamanımızın belşazzar'ını görüyoruz. matrix benzeri biçimde uyuttuğu insanlardan beslenerek güçleniyor ve semiriyor. güçlendikçe ve geliştikçe farkediyoruz ki bu belşazzar mavi kanlı, damarları mavi resmedilmiş yani mavi kanlı. bu nedenle bu festivalin sahibinin doğrudan avrupa kraliyet aileleri ve aristokrasisi ile ilgili olduğunu anlıyoruz.

    https://seyler.eksisozluk.com/…-ortaya-cikis-sureci

    • sonrasında çölde ölen genci bulan varlığımız bu zalim düzene bir son vermek için harekete geçiyor, önce silahlı kuvvetleri yeniyor. sonrasında tıpkı musa'nın kızıldeniz'i yarması gibi kalabalıkları yararak ilerliyor. tam bütün silahlar kendine doğrulmuşken kendisinden vazgeçip ateşe atlıyor ve gerçek kimliği ortaya çıkıyor yada bambaşka bir şeye evriliyor.

    • dönüştüğü şey iron maiden'in meşhur maskotu eddie. buradan anlıyoruz ki iron maiden filmin başından beri ilahi bir şekilde metaforlanan karakteri gurup ile örtüştürüyor. eddie samuray kostümü içerisinde geliyor. tüm animasyonun çizim karakterinden daha farklı biçimde resmedilmiş, daha stilize. bu nedenle eddie ile resmedilen ilahi varlığın esasında bu dünya'ya ait olmadığı farklı bir evrenden geldiği şeklinde bir kanaatimiz oluşabilir.

    • samuray eddie belşazzar'ın gerçek yüzünü ortaya çıkarıyor. onu keçi ile sembolize edilmiş olan şeytan hali ile bir pentagramın içerisine hapsediyor. pentagramın etrafında mahşerin 4 atlısı olan war plague famine death yani savaş salgın kıtlık ve ölüm… yazıyor. tam da bu anda festival alanına mahşerin 4 atlısı giriyor. tüm canavar yada insanları (beast or human) katlediyorlar. orakla ölüm geliyor, silahla savaş geliyor, ağzından sinekler saçan salgın geliyor. amerikan başkanı, ingilizler, çin lideri ve dj'in öldüğünü görüyoruz.

    • artık iron maiden'i simgelediğini bildiğimiz ilahi varlığımız iki seçilmiş insanı uykusundan uyandırıyor ve onları kurtarıyor. ama bu insanlar diğeri insanlar gibi resmedilmemişler daha çok bir "ruh" şeklinde resmedilmişler, bu anlamda eddie esasında iki ruhu kurtarıyor. amerikan başkanı'nın kapıdaki arabasına biniyorlar ve uzaklaşıyorlar.

    • başkan'ın arabasının plakası basın. yani basını bir araç olarak kullandıklarını söylüyor. bununla birlikte araba üzerine “dclxvı” yazısı grafiti gibi yazılmış. öncelikle bu isveçli metal gurubu entombed'in albümü ”ride shoot straight and speak the truth” a gönderme yani basına “doğru git ve doğruyu söyle” mesajı verilmiş bir takım kişiler tarafından. ayrıca roma rakamları ile yorumlandığında “dclxvı” şeytanı sembolize eden 666 sayısını ifade etmektedir. bu anlamda da aracın festivalin asıl sahibi şeytana ait olduğunu da görebilirsiniz.

    • eddie kurtardığı iki kişiye meşhur metaforu kullanarak elma veriyor ve insanlığın yeniden başlaması için gereken müdahaleyi tamamlamış oluyor. bu esnada da kıyafetinin üzerinde muhtemelen japonca olan bir yazı var. ben bu yazının ne olduğunu çok merak ediyorum, bilen bir arkadaş bana da özel mesajla ulaşıp aydınlatırsa çok sevinirim.

    • sonunda da bütün dünyanın yok oluşuna tanık oluyoruz.

    -----------------

    gelelim şarkının sözlerinin türkçe çevirisine;

    boyalı çölün ardında haydutlardan oluşan bir kervan var
    olabileceklerimiz arasından geriye kalan şey, şu anda olduğumuzdan ibaret
    bir zamanlar imparatorluklarımız görkemliydi, şimdi ondan da eseri kalmadı
    ölüler bize yaşamak için zaman vermişti ve artık o zaman da tükendi

    artık mutlak galip bizleriz; kendi kendimizin köleleriyiz!
    cesurlar için mezarlıklar inşa eden bir umut ve zafer ülkesi!

    duvarda yazanları gördün mü?
    yazanları gördün mü?
    yıldırımlar arasından gelen atlıları görüyor musun?
    dört nala geliyorlar, onların gelişini görüyor musun?

    jüriye tutunmak, bildiğimiz tek şey
    cehalet yargıcımız ve tek göstermemiz gereken jürimiz
    hollywood'dan babil'e, krallığın gelmesi için devam eden kutsal savaş
    küller ve tozlar üzerine bir davadan ibaret; miadı dolacak gökler tutuşunca
    değişim zamanı geliyor ve işte sizin tam da korktuğunuz bu işte
    deprem geliyor ama kulak asmak istemiyorsunuz
    görebilmek için çok körsünüz...

    duvarda yazanları gördün mü?
    yazanları gördün mü?
    yıldırımlar arasından gelen atlıları görüyor musun?
    onların gelişini görüyor musun,
    onların gelişini görüyor musun... tam da sana doğru!

    ------------------

    sonuna kadar okuduysan çok çok teşekkür ederim.
hesabın var mı? giriş yap