• john carpenter 'ın 80'li yılların sonuna doğru başarıyla yaptığı sistem eleştirisidir. ray nelson'ın eight o'clock in the morning isimli kısa hikayesinden uyarlamış carpenter amca. yıllar önce televizyonda adını sanını bilmeden izleyip çok etkileyici bulmuştum naçizane. aradan bir hayli zaman geçip de hele bir de bordrolu çalışmaya başlayıp, salak ve yetki sahibi kişilerle teşrik i mesaim arttıkça daha da çok sevdiğim filmdir. matrix'in atası olduğunu söylemek de hiç yanlış olmaz. bu bağlamda george romero'nun land of the dead'ini de aynı kefeye koymak isterim gönül rahatlığıyla.
  • (bkz: they die)
    (bkz: anathema)
  • bu filmdeki uzaylılar diğer yüksek bütçeli hollywood filmlerindeki uzaylılar gibi aptal değildirler. dünyayı yakıp yıkmak, talan etmek yerine var olan sistemi kendi çıkarlarına kullanarak insanları sömürmektedirler. bu sömürüyü gerçekleştirirken de kullandıkları en önemli silahları kitle iletişim araçlarıdır.

    filmi seyrettikten sonra aydın doğan'dan şüphelenmedim değil.
  • "i have come here to chew bubble gum and kick ass and i'm all out of bubble gum" repliği, starcraft 2'de marine'in üzerine 6-7 tıklamada dinlenebilir. fakat and i'm all out of bubble gum kısmını söylememişler, yine de gece gece beni yarım yarım yarmaya etti marine'in bu tepkisi.
  • dünyanın en güzel filmlerinden biridir. hak ettiği yere gelememesi tamamen dünya halklarının bir ayıbıdır.
  • izlediğim en iyi filmlerden. john carpenter'ın neden john carpenter olduğunun kanıtı sayılabilecek bir film. bir bilimkurgu filminin nasıl bir sistem eleştirisi metaforlarıyla dolu olabileceğinin en iyi örneği.

    sözlükte okuduğuma göre john carpenter bu filmi bir daha çekecekmiş. bence bu çok yerinde bir karar olur. zira they live bir başyapıt olmasına rağmen başrol oyuncusunun çok kötü olması vesilesiyle yer yer sabrınızı zorlayabilmekte. neyse efendim son söz olarak diyorum ki consume obey die
  • 20. yüzyılın uyanın lan ey insanlar hepiniz kandırılıyosunuz tarzı filmlerinin baştaçı en babası en en en en falanı film.gerçekten gözlüğün takıldığı ana kadar bu ne ya hani uzaylılar büyük lazer silahları ufolar falan izleyecek başka film mi bulamdım a.q demiştim. bu film ters köşeye yatırıp böğrüme sağlam geçirmiştir.salakça malakça aksiyon heycan yok derken al göt herif hem aksiyon hem karmaşa dövüş hem de bu diyivermiştir adeta.saygılar john carpenter üstadım.
  • kanimca kapitalizm'e bu kadar acik giydirip de che tisortlu tatlisu internet sovalyesi nice genc tarafindan bilinmemesi/begenilmemesi basroldeki abi sebebiyledir. fight club benzerlerinden yillar once yapilmasina ve kartlarini cok daha acik oynamasina ragmen bu basroldeki abiyi idol edinen, profil resmi yapan pek gozukmez (ben gormedim).

    e yukarda allah var haklilar da yani, bu abi kurt russel'a parasi yetmeyen john carpenter icin iyi bir secim gibi gelmis olabilir ama o kadar yapay ve o kadar rolunde igreti duruyor ki anlatmak mimkin degil. zaten balta degmemis sekoya agaci kalipli abi bir de bu tabiatini tipki bir agac gibi hareketsiz, mimiksiz sekilde oyunculuguna da yansitinca trajedi doguyor. tamam oynadigi karakterin edilgen hatta varolma sinirinda olmasi senaryo geregi ama bu mimiksizligi ve silikligi cok daha iyi kotaracak oyuncular var. keske onlardan biri oynasaymis. abi normal durdugu zamanlarda komik, espri yapmaya gulumsemeye calistigi zamanlarda ise trajedik oluyor. kisaca paradoks abi diyecegim kendisine bundan sonra.

    neyse iste bu paradoks abi tabiati geregi odun oldugundan birine gozluk taktirmak icin 15 dakika dovuyor, oyle enteresan bir varlik kendisi.

    ha film muhtesem mi? muhtesem. kapitalizm/ modern kolelik/ siliklestirme uzerine en agir elestiri mi? elestiri. gozluklerin uyusturucu maddeleri temsil etme ihtimali var mi? var. servet dusmanligina ozendiriyor mu? ozendiriyor. kendi kendime niye soru sorup onay seklinde cevapliyorum? bilmiyorum.

    yalniz paradoks abi hagaten cok balta, cok tarzan, cok apaci yahu. bu filmi mutlaka izleyin demis miydim? demistim. (bak yine basladi)
hesabın var mı? giriş yap