• bu entry sadece tuna bekleviç değil aynı zamanda herhangi bir ideolojiden münezzeh kılınmış tuna bekleviçlik hakkında yazılmıştır. adeta oblomovluk, tutunamayanlar'daki dilazerlik,ya da en temelde meriçlik gibi bir tipoloji bu. bir üniversitenin iibf'sinin, girişimcilik topluluğunun kapısından içeri şu an girdiğinizde görürsünüz minik tuna bekleviçleri. her zaman vardırlar, ilelebet payidar kalacaklardır. siz de tanıyorsunuz o tunabekleviç'i, sizin de çevrenizde var biliyorum. ete kemiğe bürünmüş tuna deyu görünmüşlerdir. ancak yo dostum her şeye en başından başlayacağım.

    çeklerin bir peri masalı vardır otesanek diye. hatta jan svakmajer filmini de çekti öneririm. yaşlı ve fakir bir çift ne kadar isterlerse istesinler bebekleri olmaz. sonunda bir gün odunculuk yapan yaşlı amca ormanda gezerken insana çok benzeyen bir kütük parçası bulup eve getirir, kadıncağız nasıl sevinir, nasıl sevinir. masal bu ya, bu kütükçüğe ihtimam gösterilince birden cana gelir. hemen ağlamaya mama istemeye başlar. bu yaşlı çift de besler küçük otik'i, ancak otesanek doymak bilmemektedir, beslendikçe büyür, büyüdükçe acıkır. sonunda hem ona bakan yaşlı çifti yer, hem de köye dadanır, milletin koyununu, kuzusunu, otunu böceğini ne bulursa yer, otesanek insanları da yer bitirir köydeki. sonunda otesanek'in marullarını yediğini gören yaşlı bir teyzecik, çapa darbesiyle paramparça eder otesanek'i ve karnından yediği insanlar çıkar, mutlu son.

    işte ben akp'yi otesanek'e benzetiyorum. kendi evlatları olmayacak türkiye liberalleri ve muhafazakarlarının bir odun parçasının her ne kadar gerçek bebek olamayacağını bilse de ortaya çıkarttığı bir canavar. bu utanç tabii ki sadece onların değil, şüphesiz hepimizin. işte bu otesanek sevimliliğiyle, bebeğin yerine geçen nitelikleriyle bir süre bu topluluğu tatmin etti. ama baktıklar ki, artık her şeyi yiyecek ve kendilerini korumak için, "yetmez ama evet" diyen topluluk sonunda örneğin geri çekti. "haklıymışsınız, kütükten bebek olmazmış. biz olmayacak bir şeye evet demişiz dedi bir kısmı."

    vorarefili diye bir parafili türü vardır. insanlar birilerinin kendilerini yemesi düşüncesinden haz alırlar. işte bazı kesim de akp'nin ağzına böyle vorarefilik şekilde attı. tunabekleviç bu noktada devreye giriyor, zira kendi partisini kurmuş ortalama bir cem toker ayarında iken, hırsına yeni düşerek ve kendi değerlerinden ödün vereceğini bile bile akp'ye eklemlendi. tabii burada bunun ahlaki yönünü sorgulayacak olursak örneğin ertuğrul günay tarzı insanlar daha baştan bu trene atladılar. onlar da sonradan uyandılar.

    işte bu, yenme, makinanın/canavarın bir parçası olma isteği tunabekleviçlik tipolojisini gözümde tayin ediyor. liberal görünümüyle kendini kullandırtıyor. okuyanlar yanlış anlamasın bunu klasik gerizekalı türk sağcısı bakışaçısıyla "yaa o kadar kitap okuta okuta beynini yıkamışlar şimdi gençlerimizi kullanıyorlar." minvalinde yazmıyorum. tuna bekleviç kendinin kullanıldığını biliyor, ama bunun zaten gerçekleşmesini istiyor. otesanek türkiye sathında her yeri yemeye devam ederken, edirne'nin de bekleviç gibiler vesilesiyle kıyısından kemir kemir kemirmeye başladı. ve bunu bile isteye yapıyor bekleviç, çünkü o kadar çok fazla emek veriyor, yalan değil, sonuçta karşılığını almak istiyor. ve bunu kendi memleketine yapmakta bir sakınca görmüyor. asıl işte ben buna üzülüyorum. geçen genel seçimlerde bekleviç'le dalga geçen arkadaşımın ailesi akp ilçe ocakları'na katılmış, önümüzdeki genel seçimlerde muhtemelen yine müezzinoğlu'nun ardından ikinci sırada milletvekilliği için adı geçecek, ve ne bu arkadaşım ne de ailesi tuna bekleviç tipolojisiyle dalga geçemeyecek artık. çünkü onlar da biraz olsun faydalanmak için makinanın içine atladılar.

    "akp'ye ilk üç gün ben de destek verdim ama sonra örgütler çıkınca bozuldu:/" diyorlar şimdi recep tayyip erdoğan'ın otokratik yönetimi karşısında en başta destek olan bazı insanlar. ancak otesanek'e kendini atıp memleketi yemeye doymayanlar ahlâk din kozunu oynayarak aslında akp'nin ne olduğunu çok iyi bilmelerine rağmen ses çıkartmıyorlar. zira, tunabekleviçlik burada devreye giriyor. aslında bir söylem üretmemek, onun yerine sloganik kalıplara girmeyi gerektiriyor bu bakışaçısı. kitabını açıp gezi olayları ve 17 aralık süreci hakkında yazdıklarını okudum ilk olarak. sizi dertten kurtarmak için buraya koyuyorum belirttiğim kesimleri:

    gezi:
    http://i.imgur.com/zetcqtq.jpg?1
    17 aralık:
    http://i.imgur.com/oxlj6mq.jpg?1

    zaten gezi için söyledikleri bahsettiğim klasik tipolojiyle uyuşuyor. içki kozunu öne sürerek ahlâk gösterisi yapmak. ve utanmadan "birbirimizi anlamaya gayret etmemiştik:/ ölenlerimiz oldu" falan demek, muhterem sanıyorum ki emri benim verdiğimi sanıyor ki suya sabuna dokunmadan geçiştiriyor. ya da "o parktan hepsini siktirederim" diyen kişinin de benim olduğumu düşünüyor olsa gerek. zalimliği, kötükalpliliği böyle tatlı dille suya sabuna dokunmadan içselleştirmek ne büyük acı.

    17 aralık ise müthiş geyik, bir şey yaptık ama ben işin içine eğer girerse olayın bana patlayabileceğinden korktuğum için, edirne'ye hizmet yapayım dedim, minvalinde bir şeyler söylemiş ki, pes dedim. "partimiz kendi içerisine kapanmak yerine bizden farklı düşünen kişileri kucaklayarak kurumsallaşmalıydı." , "bunu da sanıyorum erdoğan başardı" demiş. "bunlar ateist, bunlar komünist diye sokaklarda ben bağırdığım için gayet iyi bir şekilde başardı muhterem farklılıkları kucaklamayı. yani hiçbir şeye dokunmamış, kendilerinin haksızlığını bile bile yine de "non-denial denial" kullanarak geçiştirmiş.

    bugün tunabekleviç tipolojisi bana kalırsa edirne, ve dahi memleketin geleceğine dair biraz ümidi olan herkes için en tehlikeli olan niteliklere sahiptir. terminatör'ün ikinci filmindeki gümüş polisi hatırlıyorsunuzdur t-1000 miydi neydi, hani her şeye dönüşebilen amorf bir yapıya sahipti. işte onun akpli ve liberal görünümlü olanını düşünün. ve otesanek'in tüm memleketi yutması da bu tipoloji vesilesiyle olacaktır. güleryüzlü, "ya bir şey olmaz bir kere oy ver ne olacak" diyen, durduk yerde birahanelere sağlık bakanını yollayarak, hoşgörülüymüş imajı çizen, istenmediği eve bir gün sonra "yok ya tam ölye olmamış" diye sokan zihniyet.

    kendisi ortamlarda iyi bir insan olabilir. ama bir siyasetçi olarak yukarıdaki gerekçelendirmelerim sebebiyle tutmuyorum. edirne'de de mutlaka bu görüşlerimi daha normalleştirilmiş biçimde herkese anlatıyorum. kitabının da elle tutulur bir şey anlatmadığını, sabun köpüğü olduğunu düşünüyorum. söyleyeceklerim bu kadar

    edit: bu entry bu baslikta herhangi bir entry ya da fikir dikkate alinmadan ya da herhangi birine referans verilmeden yazilmistir.

    edit2: yine benim entry'mden sonraki entryler'de de gorulebilecegi gibi muhteremin "aman canim yeter ki soyle olsun." tarzi sozde hosgorusune referans veriliyor. burada mesele birnzihniyetin yerlestirilmesi oldugundan dedigim gibi onu cok tehlikeli yapan da budur. akp'nin 2003 yilindaki liberal gibi gprunme politikasinin edirne icin ete kemige burunmus maskotudur. seyh ucmaz muritleri ucurur kabilinden ne kadar ovulurse ovulsun. ben akliselim edirneli dostlarimin bu tuzaga dusmeyecegine inaniyorum. iste size gezi ve 17 aralik hakkindaki fikirlerini paylastim. ben gezi'nin orta vadede pek de onemli bir hareket oldugunu dusunmuyorum. ancak bugun gezi'yi "yuzleri maskeliydi tombul efes iciyorlardi:/" diyerek camur atarak kuculten bir zatin tuzagina dusmeyecek kadar bilinclidir edirneliler diye umit ediyorum.
  • süleyman demirel yuppie version; belediye başkanı olamamış mustafa sarıgül; tek kişilik çakma arı hareketi; self marketing demosu...

    ropörtaj esnasında kamereya çıkabilmek için ayak parmaklarının üzerinde yükselerek sırıtan adam neyse o...

    kendisi neo-liberal nizam içerisinde politika yapmak ve güç elde etmek için gerekenleri verili kabul edip, sorgulamaya bile tenezzül etmeden layıkıyla uygulamaya çalışmakta. her hangi bir siyasal tavrı olmadığını göğsünü gere gere söylemekte "türkiye'nin çözülemeyecek sorunu yok", "biz gönülden inanıyoruz", "gençler türkiye'yi kalkındıracak" gibi hiç bir anlamı olmayan ama kof bir retorik ve medyadan teveccüh gördüğünde iyi bir pr hamlesi olabilir.

    taktik şu: ilgi çekecek bir isim bul. hem "anadolu" hem "genç" hem "lider"... (bir tek "yeni" klişesi eksik). mümkün olduğunca fazla sayıda insanı, özellikle gençleri, çevrende [organizasyonlarda, mail listlerde, internet portalında...] topla. ülke sevgisinden, siyasi bir kariyerin böyle organizasyonlarda başlayacağından bahset, yemekli bir iki toplantıya katılmalarını sağla. sonra etrafında kalabalık oluştukça "işte benim ardımda şu kadar genç var. artık bir milletvekilliğini hak ediyorum" anlamına gelecek imalarla dolu konuşmalar yapılabilir. hatta abarttıkça "siyasi parti kuracak mıyız?" gibi hıncaluluşsal güzaflarla daha da pr yapmaya soyun.

    sıkıntım doğrudan kendisiyle değil. türkiye'de ikbal sahibi olmak için gençliği, liderliği siyasetsiz siyasetleri, kullanarak kendi siyasal kariyerine odaklanması.

    ibrahim tatlıses/yılmaz güney repliklerindeki gibi "seni feth edeceğim istanbul" hırsıyla kavramları, hayatları, siyaseti tüketerek yazılmaya çalışılan bir başarı öyküsü denemesi.

    yaptığım benzetmeler arasında en makul ve cuk duranı mustafa sarıgül'dür sanırım.

    çakma mustafa.
  • her populist politikaci insana besledigim suphecilikten nasibini almis insan. kendisine bir istanbul new york ucusunda denk geldim, suphelerim artti. soyle ki: ucaga bindik bekliyoruz kalkalim diye. ama kalkamiyoruz. bekleme salonunda anonslar: sayin tuna beklevic bilmem kac numarali kapiya. simdi insan dusunmeden edemiyor, toplumsal sorumluluktan bahseden birinin bir ucak dolusu insana karsi sorumlulugu yok mu? biz niye bekleyelim elalemin keyfini. ama insanlik halidir, olur, gecikmistir, bir mazereti vardir diyor sineye cekiyoruz. sonunda kendisi geliyor (kapinin onundeki bekleme salonunda gormusum tipi, artik iki dakikada ne isi ciktiysa gunahi boynuna), business class tarafina kuruluyor. yine insan kendine sormadan edemiyor, business bileti ile normal biletin arasindaki fiyat farki bir koy okuluna kac kitap alir? hadi toplantiya gidiyordur, bileti davet eden kimseler almistir diyor yine sineye cekiyoruz. burada bir ozelestiri geliyor hemen, kabahat bizde herseyi sineye cekiyoruz, elimizi tasin altina koymaya korkuyoruz, koyacak cesareti olanlar da kusurlari kabahatleri ile basrolunde dolasiyorlar hayatin...
  • yok sattığını iddia ettiği kitabını edirne'de tüm resmi dairelere, apartmanların posta kutularına bedavadan dağıttı yetmezmiş gibi az önce bir de telefonuma mesaj yollamış,, bilmemne.com adresindeki formu doldur adresine imzalı, ücretsiz gelsin diye. zorla okutacak lan adam...
  • hani elimizde büyüdü derler ya... tam da bu arkadaş için söyleyebiliriz. biz sürekli dalga geçip, eğlenirken en sonunda kendine bir ikbal kapısı bulmuş, sağlık bakanı danışmanlığına yürümüş. allah yolunu açık etsin...

    bu aslı bucaklar, suna vidinliler tuna bekleviçler... bu birbirinin kopyası, hep güçlüden yana insanların akp üzerinden nemalanmalarını izlemek kadar eğlenceli bir şey yok benim için. allah, hepimizi organize olmuş sıradan insanın iktidar hırsından korusun... dinimiz amin....

    entari bitti, sıfatı ile dalga geçmedim. bu da benim 2014 kişisel gelişim haneme artı bir değer olarak yazılsın lütfen. notu alınsın.
  • su ulke topraklarinin gordugu en bos adamlardan birisidir.

    universite yillarindan beridir bilirim bu tuna efendiyi. hep boyle bir "haydi gencler hobaa" gazlamasi vardir. ulan, dersin, merak da edersin, ne diyor bu tuna? bi bakarsin, spoiler gibi olmasin, "bir bok demiyor tuna".

    hepsinin ici bos, hepsinin vardigi nokta koca bir sifir olan siktiriboktan cikarimlar, sozde analizler, iskembei kubradan atma kuramlar.. onun disinda gerisi standart, hadi gencler basariliyiz ve superiz, aslaniz, kaplaniz, ha bir de ben super bir insanim, harikayim..

    basari ve ego tatmini icin bakti kafasi calisan genclerden falan kendine hayir yok, ciddi bir sigir tabaninin oldugu partiye cevirmis rotayi. kendisinin libos masallarinin ne oldugunu bile anlamadan "oooo adama bak lan!" diyecek mega holdings guruhu o tarafta zaten.

    ha libos dedik de, ne kadar liberal oldugu da, bu entry'nin buradaki yasam dongusuyle dogru orantili olacaktir.
  • nedense bende bir saadet zinciri kuracakmış izlenimi yaratan kişi.
  • işin komik yanı, biz burada yıllardır bu adamla dalga geçip dururkin,
    onun yakında milletvekili secilmeyi başaracak olması.
    yani bir şekilde hayatını adadığı mertebeye gelecek.
    ha biz hala dalgamızı geçeceğiz o ayrı.
    bu arada milletvekili seçilmesiyle ilgili de bir problemim yok,
    gözümde bir mertebe değildir.
    tek derdim, edirne milletvekili seçilme ihtimali olması.
    gerisi kasımpaşa.

    a kasımpaşa milletvekili olsa ya?!
  • bugun twitter'da sunu yazmis/yazabilmis bir adam "türkiye'de oligarşik bürokrasinin kıskacından/karanlığından sıyrılan gazetecilik tarihinin en özgür ve en aydınlık döneminden geçiyor"

    ve an itibariyla turkiye'de 104 gazeteci ve 30 dağıtımcı/medya çalışanı hapiste. anlayacagi dilden seyleneyim bari; beklevic stinks to high heaven.
  • sözlüğe iki adet yalakasını yollamış görüldüğü kadarıyla. sabah akşam reklamını yaptırıyor. bir de hakkında "siyasi otoriteye karşı gelmiş" denmiş. akp saflarında takılan biri için fazlasıyla ilginç bir söylem.

    düzeltme: başlıktaki yazıları dikkatli okuyunca iki değil üç kişi olduğu anlaşılıyor. karşılıklı favlaşmalar filan; iyi ekip kurmuşlar.
hesabın var mı? giriş yap