• oyunu değil 2 kilo bulgura, bazı illerin aksine, tv'ye buzdolabına satmayanların, satmayacakların şehridir.
  • 2017 referandumunda en yüksek hayır oranı çıkmış il.

    azıcıkta olsa düşünme ve sorgulama yetisi olan; aklı başında mantıklı her insanın hayır demesi gereken bir referandumda;

    turkiye'nin okuma yazma oranının en yüksek olması,

    kadın erkek eşitliğinin en yüksek il olması,

    son zamanlardaki sınavlarda birinciler çıkarması,

    laik, çağdaş, modern ve oldukça özgür bir sosyal yaşamın hakim olması,

    gibi özellikleriyle dalya yaparak bu referandumda da farkını ortaya çıkarmıştır.
  • 1998 yilinda ilk ve son defa gidip sasirdigim kent. pülümür'e ulasmak istiyorduk. konvoy saati varmis onu kacirmisiz. mümkün degildi gecemeyecektik, tunceli'de zorunlu olarak tutulacaktik. bir otele yerlestik. gelmisken munzur nehri'ne inmemiz gerektigini tabii ki biliyorduk. otelden cikip ana caddeye indik. ana caddede tank (ya da baska bir sey mesela panzer) vardi. hemen karsida insanlar toplandi bize bakmaya basladi, uzayli gibiydik onlara göre. kimlik sorup, adimizi kaydeden polislerden hemen sonra bir tanesi yanimiza geldi, daha sonra baskasi, sonra diğerleri, bir anda 10 kadar genc etrafimizi sardi. amanin o ne samimiyet, o ne yakinlik. lise öğrencileri ama sanki ankara'da büyüyüp son 2 gündür orada gibi. ama cogu hayatlari boyunca cikmamis.
    götürdüler bizi munzur cayi kenarina, sohbet, muhabbet, coğu üniversite sinavina girmis, psikoloji okumak isteyen de vardi, felsefe de...
    aksam saati olmustu, sokağa cikma yasaginin olduğu zamandi. murat operasyonu diyarbakir'da sürüyor, biraz daha dikkatli olmamiz lazimmis. tuncelililerden birkaci kütüphanemizi görmek ister misiniz dedi, evet dedik, uzak sehirliyiz, ellerinde ne varsa göstermek istiyorlar. belediye binasi'nin altindaki kütüphaneye gittik, inanamiyorsunuz, belediye kütüphanesi. her türlü kitap, her türlü kaynak kitap. kütüphane piril piril, gönüllü bakiyorlarmis kütüphaneye, temizligi, düzeni falan hepsi genclerin ellerinde.
    sasirdigim nokta bu, tunceli'nin yüzde 98'in üzerinde okuma yazma orani var. bu sehrin, türkiye'nin belki de en aydinlik kenti. en güzel kentlerinden biri. munzur nehri, görmeyen varsa, gidip otursun kenarinda, hatta elini soksun buz gibi suya.
    adi kötü aniliyor belki, terorist deniliyor halkina, ambargo var, bir zamanlar bir kisinin 3 paketten sigara sokamadigi sehirdi orasi. ama o insanlar hala aklimdadir.
    o okuma yazma orani, o kültür baska hangi kentte var. iste ben bunlara sasirdim. ögrenme ve yasama azmine...
  • yaşadığına stockholm sendromu örneği diyenler, cemevine cümbüşhane diyen rte'yi alevi dostu sanıyorlar galiba.

    akp'ye yine üçün birini vermiştir. ister üstüne otursunlar ister bütün halinde alsınlar.
  • %90'ın evet dediği 80 anayasasına hayır demiş illerden biridir aynı zamanda.
  • bu ile gidip yolda gördüğüm herkesin boynuna sarılıp öpesim var. aga sizin kimseye eyvallahınız olmaz mı? öpüyorum heryerinizden.
  • zamanında kendisini kırıp geçiren ideolojinin yeni düzenlenecek anayasa ile değişmeyeceğini bildiği için, aslında akp'ye hayır demiştir.

    helal olsun.
  • 16 nisan 2017 referandum sonuçlarına göre hayır oranı en yüksek olan ilimiz:

    çemişgezek: %58.32 evet - %41.68 hayır
    hozat: %86.09 hayır - %13.91 evet
    mazgirt: %87.10 hayır - %12.90 evet
    tunceli merkez: %85.66 hayır - %14.34 evet
    nazımiye: %89.56 hayır - %10.44 evet
    ovacık: %90.06 hayır - %9.94 evet
    pertek: %73.98 hayır - %26.02 evet
    pülümür: %87.35 hayır - %12.65 evet

    il geneli sonucu: %80.41 hayır - %19.59 evet
    katılım oranı: %83.74
  • sarılık olmuş türkiye haritasında, tek başına kıpkırmızı direniş.
  • turkiye'nin dogu anadolu bolgesinde bulunan bir ildir.

    kimisi der ki topraklarindan "tunc" gibi saglam insanlar cikar bu yuzden adi tunceli'dir, kimisi der ki devletin tunc eli isyan edenlerin basini ezmistir o yuzden adi tunceli'dir. ben bilemem.
    tunceli’de insanlar evlerini hep en yuksek tepelere yapmaya calisirlar, kimi zaman iki evin arasi kilometrelerle olculur. bagimsiz yasamayi severler bir baslarina, kimseden beklentileri yoktur, istatistiklerle pek ilgilenmezler. devlet elbette yatirim yapiyordur, tesvik verilmesi planlanan iller listesine sonradan eklenmistir. her ailenin bir ya da birden fazla ferdi yurtdisinda yasar, geride kalanlara ellerinden geldigince yardim ederler, kentin asil gelir kaynagi budur.

    dort kere gitme firsatim oldu dersim’e omrum boyunca, ilk gittigimde koyumuzde cok insan vardi, bir futbol macini 11 – 11 kadrolarla oynamistik, maci seyretmeye de hatiri sayilir bir kalabalik gelmisti.

    bir sonraki gidisim 2002 yilindaydi, universiteden mezun olmus tabiri caizse bir baltaya sap olamamistim. buralar bana gore degil dedim, stresten dudaklarimda ucuklar cikmaya baslamisti, cebimde ki son parayi katlayip cuzdanima koydum terminale gittim, yeni tuncelililer firmasindan bir bilet kestirdim,18 saat surecek bir yolculuktu. konya, aksaray, malatya, sivas, elazig ve nihayet tunceli.

    12 sene gecmisti uzerinden dersim’i gormeyeli, koye gitmeyeli, hep kotu seyler duymustum bu surecte, catismalar, olumler, kan, koyde kimsenin kalmadigi, evlerin yikildigi, tarlalarin artik ekilmedigi, koy yerine domuzlarin, ayilarin, kurtlarin indigini soyluyorlardi.

    bu kadarini da beklemiyordum, sadece iki aile kalmisti koyde, gittim kapilarini caldim, evin birisinde kollari ve bir bacagi kirilmis genc bir cocuk vardi, digerinde ise ortaokula giden kiz cocugunun onluklu fotografi kalmisti geride, pulumurden tunceli merkeze giderlerken servis araci kamyona carpmis ogretmen ve iki ogrenci olmus bir cok ogrenci de yaralanmis, ikisi bizim koydendi, aklima dersim halkinin yuzde 99’unun okuma yazma bildigi istatistigi geldi, fazla dusunup ahkam kesme dedim kendime.

    saglikocagi ahir olmustu onunde koca koca taslar. uzerine kazan koyup su isittim doktor odasinda dus aldim, ikokul kuru otlarin, peynirlerin, kovan kovan ballarin, fasulyelerin, bugdaylarin saklandigi depo olmus. bir avuc bugday aldim elime parmaklarimin arasindan suzulerek cuvalin icine akisini seyrettim, koyun altina gittim, mac yapilan yere, otlar uzamis kimse yillardir ayagini basmamis, kurban kesilip cem baglanan koyun deresine ineyim dedim, kopruler yikilmis, cevizler agaclarin koklerinde curumus, yaban kavaklari onlarca metre boya ulasmis, kirajer, mese ormanlari kaplamis daglari, yaylanin yoluna ciktim, yerlerde ton baliklari, konserveler, kurutulmus meyveler, askerler geciyor turku soyleyerek.

    “ cenazem yolda kaldi,
    halimi soran olmadi”

    mantar toplamaya gidelim diyorum, sabah erkenden kalkip, karakol komutanini ariyoruz izin almak icin, mehtap tepesinde catisma var diyor, helikopterler inip kalkiyor alev almis tepeler, gidemezsiniz tehlikelidir, gun boyu koyun yamacindan meydan dagini, mehtap tepesini seyrediyorum, neler oluyor kim bilir.

    koyde televizyon var, biraz koyun, biraz keci, inekler, ari kovanlari, mese – palamut agaclari, cokca vahsi - yabani hayat, aksamlari ayilar geliyor koye korkuyorum, hayvan leslerini alip goturuyorlar uzaklara, ya beni de alip gotururlerse, sabah serinligi uyandiriyor, agustos ayinda nasil bu kadar serin olabilir ki, kurtlar dolasiyor etrafta belirli belirsiz, yaz mevsimi saldirmazlar, hayvan iyi beslenmis keyfi yerinde geziniyor etrafta, hayalet gibi bir gorunuyor bir yokoluyor.

    kaldigim evin kizi benim yasimda universiteyi yeni bitirmis ogretmen olmus, sinava girmis atama bekliyor. kiz meslek liselerine ogretmen olacak. ben universiteyi yeni bitirmis issizim, donmek istemiyorum sehre geri, insanlar kotu. memurluk sinavina girmis, ilceye gitti internetten sonuclara bakacak. kadrosu cikmis istanbul’a atanmis, sonbaharda gorevine baslayacak. kendimi daha da yalniz hissediyorum cok bencilce. gelirken posta gazetesi almis itibar etmiyorum boyali sayfalara. belki koyde kalip kovanlara bakar, tarla surer, fasulye eker, davar guderdik. elim gazeteye gidiyor, orta sayfayi aciyorum yuksek lisans ilani var. geri donup sehre geliyorum. yuzumdeki yaralar iyilesmis, rektefe olmus gibiyim.

    muhendislik en iyi nerede yapilirmis diye soruyorum, durma buralarda, new york’a git, ufkun acilir diyorlar, peki yaylalar, mehtap tepesindeki mantarlar, yaban armutlari, ari kovanlari, fasulye tarlalari ne olacak...

    cok farkli kulturlerin, milletlerin, dinlerin bulusup kaynastigi bir yerdir, bu cesitlilik sayesinde cok sanatci cikar buradan, okur yazari, aydini boldur, insanlari kalitelidir, sevmeyenide coktur. onlara ramazan ayinda ellerinde sigarayla bir saat uzakliktaki erzurum’da dolasmalarini oneriyorum daha sonra da dersime gelip bir hafta gecirmelerini, multeciler sokaginda domino oynamalarini, cemevinin onunde oturup munzur’la pulumur suyu'nun birlesmesini seyretmelerini oneriyorum, o zaman bazi seyler daha iyi anlasilir.
hesabın var mı? giriş yap