• var böyle bir şey. hangi diziyi açarsanız açın (izlemeniz şart değil) kesinlikle abartılı bir zenginlik mevcut. her dizide en az bir (havuzlu) villa, bir iş merkezi/holding, birkaç iş adamı/kadını, lüks otomobiller, lüks hayatlar...

    abi, biz sıdıka, mahallenin muhtarları, bizimkiler, perihan abla, çiçek taksi gibi gündelik hayatta sıkça görebileceğimiz yaşamları ele alan dizilerle büyüdük ama son yıllarda belki de 2000'lerden sonra lüks hayat sürekli bilinçaltımıza itelenir oldu. bu dizilerde yoksul bir iki karakteri o yaşamın ortasına bırakıp hikâyeyi buna göre yürütüyorlar. genelde bu tipler de tüm zengin hayat önündeki engelleri alt eder, onlardan biriyle evlenip, kendisi de o zenginliğin bir parçası olur. doğu'da töreden kaçıp istanbul'da zengin iş adamlarının kucağına düşerler, batı'da kızın biri tam da bu zenginliğin içindeki adamın oğluna vurulur, üniversitede bitirmiş biri hemen bu holdinglerde iş bulur ve ne hikmetse patrona aşık olur... apartmanda yaşayan kimse mi yok aranızda amk ya! bi' biz miyiz fakir?

    lan, sıdıka'da evin içinde bir odun sobası vardı ve sıdıka annesiyle karşılıklı çamaşırları katlarken muhabbet ederdi; odasında bir ütü masası yer alırdı; kanepelerinin üstüne serili danteller mevcuttu. şimdiki diziler halkın yaşamından bu kadar uzakken bu kadar popüler olup reyting alabilmeleri tamamen fakir halkın o yaşama özentisinden başka bir şey olmasa gerek. neredeyse orta ya da alt tabakanın yaşamını ele alan dizi mevcut değil. sırlar dünyası filan vardı gerçi.*
  • zenginler de mutlu değil o yüzden siktiret demenin bir yoludur.
  • bana mustafa altıoklar'ın "türk dizilerinde aşırı zenginlik yoktur, az para vardır" sözünü hatırlatan, basit bir tespitimsi içeren başlık. sonuçta bu senaristler de fantastik film yapmıyor, insanların yaşadıkları hayatı anlatıyor. sizin fakir olmanız, herkesin sizin gibi olduğu anlaına gelmez. ne yapacaklardı, sizler mutlu olun diye akşama kadar bilgisayar başında oturan asosyal ekşici dizisi mi çekeceklerdi? sizin günlük yaşamınızı kim izler allasen?
  • bir iki istisna dışında sabittir ama zengin karakterlerimizin derdi de bitmez. evin kızı oğlu itlik yapınca da "ceza" diye londra'ya, new york'a filan "sürgüne" gönderilir. çok daha ilginç olan birbirinin kopyası bu dizilerin harıl harıl izlenmesidir. gerçi söz konusu genel tv izleyicisi, ilginç değil normal diyelim biz ona.
  • dizileri genelde alt tabaka izlediği için yada alt tabakanın fazla olmasından dolayıdır
    insanlara ulaşamadıkları hayatın tanıtımını yapmaktalar
  • (bkz: kaderimin yazildigi gun)

    ozcan karun kadar zengin valla...
  • halkçı değildir.
  • dizi yapımcılarının toplumumuza ışık tutamadığını gösteren bir detaydır. sanıyorlar ki millet çok zengin, her evde altından yapılmış musluklar falan, filan var. entrika içerikli diziler konu alındığı için günümüz yaşantısında asgari ücretle geçinen çoğu ailenin belkide hiç ulaşamayacağı zenginlikleri dizilerinde subliminal bir şekilde gösteriyorlar.
  • gerçekten daha dizi başladığında finalini söylüyorum artık babaanneme. tv izlemem izlemek istediğim şeyleri "netflix" (ortamlarda netflix'ten bakıyorum dersin kim bilecek) falan izliyorum, ve ne zaman özcan deniz'i görsem adam hep ağa oluyor amk.
    asmalı konak iyiydi hoştu güzeldi ama, bunlar hep geçmiş zaman, bi kerede zengin iş adamı ağa rolü oynama be adam.
    mesela kiralık aşk... sonunda evlencekler, çoluk çocuğa karışcaklar, ratingler iyi giderse kim bilir belki bir emirin yolu falan olur, demedi demeyin.
  • olumludur.

    turizme katkısı oluyor.
hesabın var mı? giriş yap