• çağı 30 yıl geriden takip etmesidir.
  • temel değerlerine sahip çıkmamasıdır.,
  • ezik oluşu ve de farkında olmayışından (şişirilmiş ego) ezdirmeye devam edişinden, hep bu muameleyi bilip gördüğünden hem ezip hem ezdirmeye devam

    iletişim eksikliği yüzünden eşkiya, kabadayıvari konuşmalarda güçlü olunduğunu sanma one minute ilk çıkışıydı ve peşindeler, onların hayalindekini gerçekleştirdi; israil'e kafa tuttu, kendini dinletti, herşey van minut ile başladı ve hayalleri gerçekleşti
  • duyarsız olmak. her şey ve herkese karşı. en basitinden bir örnek verecek olursam bugün yolda yürürken yere kapaklandım. ve bu durumu net bir şekilde gören bir insan topluluğu vardı. bir allahın kulu da gelip iyi misiniz, yardıma ihtiyacınız var mı demedi. suratlarındaki ifade bile değişmedi. mal gibi baktılar öylece. bakın dikkatinizi çekerim acıma, üzüntü, gülme gibi herhangi bir ifade yoktu. bomboş bakan gözler, mal gibi bakan surat. inanin gülseler daha iyiydi. en azından bir insanlık ve yaşam belirtisi olurdu.belki kıyaslamak saçma olacak ama insan ister istemez şöyle düşünüyor; günlük hayatta yaşanılan bu basit olaya bile bu kadar duyarsız kalabiliyorken biz toplum olarak tüm bu yaşanılanlara nasıl duyarlı olabiliriz ki? okumuyoruz, izlemiyoruz, düşünmüyoruz. öyle ot gibi yaşayıp gidiyoruz işte.
  • sorgulamama ya da sorgulayamama ve bundan kaynakli objektif bir yargida bulunamama. kullanilmayan korelir teorisi sebebiyle yuzlerce yillik gecmisinde sorgulamayi bir kenara attigindan dolayi bu yeti zamanla azaldi mi yoksa belli kaliplara koru korune baglanma sebebiyle sorgulama eylemine defansif yaklastigindan mi bilmiyorum sorgulama kabiliyetimizin gercekten tukenmek uzere oldugunu dusunuyorum. sorgu yapmak ve yargi uretmek tehlikelidir. netice olarak belki de bir omur inandigindan cok farkli bir sonuca varabilirsin ki bu da bizim hic hosnut olmadigimiz bir durumdur. biz futbol takimi destekler gibi korlemesine bir fikre tutunmak isteriz. bu sebeple sorgulamayi sevmeyiz ki bu da bence ciddi bir sorun. hayir sorgulamayacaksan bari feslegen olarak ya da ne bileyim herhangi bir yesil bitki olarak dunyaya geleydin hic degilse oksijen uretebilirdin.
  • eğitim, bilim
  • "türk insanı" italyan insanı! alman insanı! fransız insanı! arap insanı! ....
    sonuncusundan emin olamadım.
  • (bkz: işgüzarlık)
  • ruhumuza işlemiş biraz öküzlük var .. evet ..
    türküm doğruyum öküzüm ..
    ula .. her gün seksen tane hasta bakıyorum poliklinikte .. adamlar oraya hastalar otursun diye sandalye de koymuş , karşısına tv yerleştirmiş . maşaallah hepsi kapının önüne yığılıyor .. bu , her gün böyle .. 13 yıldır dr um sırasını beklerken kitap okuyan bir hasta yada yakını görmedim .. evet belki saaatlerce bekliyor ama tık yok arkadaş ..
    ülkenin sorunu okumamak okumamak okumamak .kısacası eğitim olmadan olmuyor .. !!
  • (bkz: eziklik psikolojisi)

    geçen izmir'e gittim. uçaktan iner inmez metroya bindim, (ilk defa bindim bu arada) yanımda 22 yaşlarında bir öğrenci, arka sıralarda aynı yaş grubuna hitap eden bir çift var ve bunlar kendi aralarında ingilizce konuşuyorlar. neyse yanımdaki gence ''kemalpaşaya nasıl gidebilirim'' diye sordum, o da bana ''halkapınarda aktarma yapman gerekiyor, bornova metrosuna bineceksin. ben de halkapınar da ineceğim, orada yardımcı olurum '' dedi, sağ olsun yardımcı oldu. o esnada klasik iki türk insanı gibi biraz sohbet ettik. daha sonra indik, bornova metrosunu beklerken,''burada neden sigara içemiyor ki?'' diyerek sitem etti. yine o kendi aralarında ingilizce konuşan çift ile denk geldik, çocuk bana ''ya bunlar türk, uçakta türkçe konuşuyorlardı, indiğimizden beri ingilizce konuşuyorlar. halbuki ikisi de türkçe biliyor, hava atıyorlar bize, sanki çok iyi bir şey yapıyorlar.'' gibi bir şeyler dedi bana. o an düşündüm, ne desem buna diye. sonra ''ya belki kursa gidiyorlar, alışmak için konuşuyorlardır.'' dedim, "yok abi, bizim türk insanımız böyle; hava atmayı, egolarını tatmin etmeyi severler" dedi. bir şey diyemedim ve orada yollarımız ayrıldı.

    he bunu neden anlattım, şöyle ki; orada eziklik psikolojini fark ettim. ben mesela, kendimde bir eksiklik fark edip ''neden ingilizce konuşamıyorum'' diyerek kendime kızıyorum; ama çocuk orada kendi eksikliğini onlara bok atarak kapatıyor. yani orada kendi kendine "bak bunlar ne güzel konuşuyorlar, demek ki isteyince oluyormuş, ben neden konuşamıyorum, neden öğrenemiyorum" demesi gerekirken, ''ya bunlar da iyiki bir dil biliyorlar, sanki dünyayı kurtarıyorlar aq'' diyerek kendi eksikliğini bu şekilde kapatıyor.

    bu birebir yaşadığım basit bir örnekti sadece. ve maalesef toplum olarak böyle düşünüyoruz.bu zihniyeti değiştirmediğimiz sürece, bizden bir bok olmaz affedersiniz. elbette her toplumda sorun vardır; ama bizdeki bir değil, iki değil, say say bitmez ve hangisini eline alsan elinde kalıyor.
hesabın var mı? giriş yap