• (bkz: turk telekom internet tekeli)
    (bkz: allah belani versin turk telekom)
    (bkz: turk telekom nefretini anlatacak kelime bulamamak)
    (bkz: turk telekom rezilligi)

    metin munir - milliyet - 04.04.2008
    http://www.milliyet.com.tr/…2973&authorid=57&ver=13

    --- alinti ---
    devlet eliyle milyarder yaratma yöntemleri

    forbes dergisine göre, dünyanın ikinci en zengin insanı meksikalı carlos slim’dir.*
    slim, servetini kendi kazanmadı. meksika telekom şirketini, rekabet ortamı yaratmadan özelleştirerek onu meksika hükümeti zengin etti. telekom şirketini ele geçirdikten sonra slim tarifelere meksika gibi yoksul bir ülkede aşırı sayılabilecek oranlarda zam yaptı.
    bunlar size bir şey hatırlatıyor mu?
    piyasayı serbestleştirmeden telekom şirketi özelleştiren bir diğer ülke türkiye’dir. mimarı da akp hükümeti.
    rekabet ortamı yaratmadan telekom özelleştirmesi yapmak, devlet tekelinin yerine bir özel sektör şirketi ikame etmek, devlet eliyle trilyoner yaratmaktır.
    rekabet ortamı yaratmak, tarifelerin mümkün olduğu kadar düşük, hizmetin kaliteli olması için değişik oyuncuların telekom hizmeti vermesini sağlamak demektir.
    meksika hükümeti hiç olmazsa meksika telekom şirketini bir meksikalıya verdi. kasım 2005’te özelleştirilen türk telekom’un yüzde 55 hissesinin alıcısı suudi-lübnan ortaklığı oger telecoms’du.

    kapitalistlerin çıkarını korumak!
    akp hükümetini esas bu ve buna benzer hareketlerinden dolayı değerlendirmek ve hakkında hüküm vermek lazım. ama fikir önderlerinin çoğu ekonomik konuları anlamaktan uzaktır. onun için akp ile ilgili tartışma laiklik/dincilik gibi konulara münhasır kalmakta, ekonomik alanda doğrudan yapılan sapmalar gözden uzak kalmaktadır.
    her kapitalistin rüyası rekabeti ortadan kaldırıp tekel kurmaktır. istenen fiyatı belirleme avantajı en iyi tekel durumunda elde edilir.
    ama hükümetin görevi kapitalistlerin değil, tüketicilerin çıkarlarını korumaktır.
    o zaman akp hükümeti suudi/lübnan ortaklığına tekel ortamını neden hazırlamış olabilir?
    diyeceksiniz ki “ne dırdır edip duruyorsun, telekom özelleştirilmesi şeffaf bir biçimde herkesin gözleri önünde televizyonda yapıldı.”
    doğrudur. açık artırma yapıldı. en çok parayı ödeyen kazandı. ama ne özelleştirilmeden önce ne de sonra telekom sektörü liberalleştirilmedi. rekabet yaratılmadı. küçük operatörlere hayat hakkı tanınmadı. kablo gibi alternatif telekom araçları devlet elinde öldürüldü. sektörü düzenlemek üzere kurulan telekomünikasyon kurumu görevini yapabilme gücünden mahrum bırakıldı.

    tüketicinin aleyhine bir durum
    bütün bunların sonucunda da tüketiciler telekom hizmetlerinde vermeleri gerekenden çok ücret ödüyorlar. aldıkları hizmetin kalitesi ve sürati düşük. özelleştirmeyi kazanan şirket de vaat ettiği kadar yatırım yapmadı.
    rekabetin mantığı rekabeti ortadan kaldırmaktır. ama bu mantık kapitalistler için geçerlidir. devletler için değil.
    telekomda tüketicinin açıkça aleyhine olan, avrupa birliği prensiplerine aykırı olan bu durumun sürdürülmesinin nedeni ne olabilir?
    bu ve yarınki yazımda hatırlatacağım bazı başka soruları sorup cevaplandıracak kurum kaldı mı türkiye’de, basından başka?
    * 1) warren buffet (spekülatör), 62 milyar dolar, 2) carlos slim helu, 60 milyar dolar, 3) bill gates (microsoft), 58 milyar dolar.
    --- alinti ---

    metin munir - milliyet - 05.04.2008
    http://www.milliyet.com.tr/…3307&authorid=57&ver=44

    --- alinti ---
    merak etmeye devam buyurmak

    eylülde türk telekom özelleştirmesinin ardından üç yıl geçmiş olacak. ancak, bu alışverişle ilgili soruların ve dedikoduların ardı kesilmiş değil. bunların aydınlanması iyi olurdu. çünkü bu özelleştirmede hükümetin ekonomi yönetiminin kalitesi ve hatta dürüstlüğü konusunda belirleyici ipuçları var.
    ne yazık ki bunlar ilelebet karanlıkta kalabilir. akp iktidarında devlet denetim mekanizmaları güçsüzleştirildi. örneğin, bazı yasa değişiklikleriyle, kamu ihale kurumu’nda murakabe zayıflatıldı. bakanlıklardaki denetçilerin ise kendi bakanlarının işlemlerini sorgulaması söz konusu değil.
    cumhurbaşkanlığı’ndaki devlet denetleme kurulu’nun durumu da tarihinin en parlak dönemini yaşamıyor. necdet sezer zamanında her ne kadar çelimsiz ve etkisiz olsa da bu kurul çalışıyordu.
    abdullah gül cumhurbaşkanı olduktan sonra devlet denetleme kurulu törensel bir statü kazandı. gül’den, kısa bir zaman öncesine kadar üyesi olduğu bir hükümetin işlemlerini inceletmesini beklemek ne kadar gerçekçi olur?

    kurumlar vergisi indirildi
    gül’ün cumhurbaşkanı olmaması gerektiğinin önde gelen nedenlerinden biri onun yönetiminde devlet denetleme kurulu’nun fonksiyonlarını yitirecek olmasıydı. nitekim yitirdi.
    tt özelleştirmesinin öncesiyle ve sonrasıyla ilgili birçok soru var. bu aşamada öncelerin üzerinde durmanın fazla anlamı yok. ama özelleştirme sonrasında olanlar (ve olmayanlar) hâlâ önemli. çünkü bunlar durumu ve geleceği belirliyor.
    işte sorulardan bazıları:
    ihaleden birkaç ay sonra kurumlar vergisi yüzde 30’dan yüzde 20’ye indirildi. tt’nin yeni sahibine senede 400 milyon dolar avantaj sağlayan bu indirim ihale öncesinde yapılsa veya açıklansa belki de şirkete 6.5 milyar dolar yerine 8.5 milyar dolar fiyat alınabilirdi. neden yapılmadı?
    ihale aşamasında meclis gündeminde üst sıralarda olan ve piyasanın serbestleşmesinin teminatı olan “elektronik haberleşme yasa tasarısı” neden ihale sonuçlandıktan sonra gündemden çıkarıldı?

    kablo tv altyapısı
    ihale öncesinde tt’den ayrılan ve ihale sonrasında ayrıca satışa sunularak piyasaya rekabet getirmesi planlanan kablo tv altyapısı neden 2.5 senedir satılmıyor?
    özelleştirmeden önce kamu tekeli olan tt, özelleştirmeden sonra özel sektör tekeli haline geldi. rekabet kurumu neredeyse üç senedir neden hiçbir müdahalede bulunmuyor?
    görünmez bir el sanki de tt’nin olabildiğince ucuza satılmasını, satıldıktan sonra da alıcısına olabildiğince çok kâr getirmesini sağlamak için ayarlamalar yaptı.
    doğru mu yanlış mı? kim araştıracak?
    sayın cumhurbaşkanı’na tt konusundaki merakı gidermesini rica etsek acaba devlet denetleme kurulu’nu harekete geçirir mi, yoksa rahmetli ihsan sabri çağlayangil’in sözleriyle, “merak etmeye devam buyurun” mu der?
    --- alinti ---

    meliha okur - sabah - 27.12.2007
    http://www.sabah.com.tr/…c4c0abcc08750bf775aa4.html

    --- alinti ---
    kamu, türk telekom'a fatura ödüyor mu?
    bugün internet pazarının da, uzak mesafenin de tek patronu var: türk telekom.
    bu işe soyunan onca özel sektör şirketi boşa kürek çekiyor, pazarda var olmak için kırk takla atıyor.
    ama nafile!
    özel sektörün artık telekom işinde şansı yok. özel bir şirket olmasına rağmen türk telekom kamu şirketi gibi hâlâ rakipsiz.
    "telekom sektörü rekabete açıldı. isteyen istediği gibi pazara girer. artık telekom piyasası monopol olmaktan çıktı diyenler!" çoktan yanıldı. sonuçta türk telekom'un yüzde 45 hissesi ulaştırma bakanlığı'na ait.
    bakanlık, 2008'de yapacağı halka arz öncesi türk telekom'un fiyatını aşağıya çekmek istemiyor. bu strateji hem ulaştırma bakanlığı'nın hem de türk telekom'un patronu oger telekom'un işine geliyor. iki tarafta çok özel hesap yapıyor.
    olan vatandaşa oluyor. yürürlükte olan, 'serbestleşme yönetmeliği' süs bitkisi gibi ortada duruyor!
    türkiye'nin tüm kamu kurum ve kuruluşları ise türk telekom'la çalışmaya devam ediyor... özel sektör telekom şirketine giden bir tek kurum yok.
    sözü uzatmayalım.
    türk telekom'dan kopmayan sadece kamu kuruluşları mı?
    değil, değil. işte telekomünikasyon kurumu! özerk ve yeni bir kurul olmasına rağmen hâlâ türk telekom'dan servis alıyor.
    tüm şirketlerin uzak mesafe hizmetini verdiğini bilen telekomünikasyon kurumu'nun ihale açıp, bu işe en iyi fiyatı veren şirketle çalışması gerekmiyor mu?
    ancak burası türkiye! kurumları yönetenler de, hiç bir şeyi sorgulamıyor!
    öyle ya, türkiye'deki kamu kurum ve kuruluşları türk telekom'a ne kadar fatura ödüyor? bilen yok. üstelik bütçe kalemi içinde bu faturaların karşılığı olabilecek veri de ortada yok.
    konu tartışılmaya değer.
    kulislerden yansıyanlara bakılırsa kamu ihale kurumu, konuyla ilgili bir düzenleme yapma hazırlığı içindeymiş.
    hayırlısı olsun.
    ama çürümeye terk edilmiş kablo şebekesi hafife alınmayacak kadar hassas.
    çünkü türk telekom'un karşısına rakip olarak geniş bant hızlı internet çıkacak. halen internet pazarının yüzde 97'si türk telekom'un kontrolünde. 4.3 milyon adsl abonesi var. kablo abonesi ise 60 bin civarındaydı, 40 bine düştü. elimizdeki değeri niye yok ettiğimizi birileri anlatmalı.
    görünen o ki, ortalığa pis bir koku yayılıyor.
    aman dikkat!.
    --- alinti ---

    aydin ayaydin - sabah - 10.01.2007
    http://arsiv.sabah.com.tr/…1/10/yaz1356-30-102.html

    --- alinti ---
    özelleşen telekom ayrıcalığını devam ettiriyor

    türk telekom özelleşmesine rağmen, kamudaki tekel vasfından dolayı sahip olduğu bir takım imtiyazları kullanma gayreti içinde olduğunu hayretle izliyoruz.
    türk telekom genel müdürü paul doany, geçen hafta istanbul'da bir araya geldiği ekonomi muhabirlerine müjde verir gibi telefon tarifelerinde indirime gideceğini açıkladı. doany'ın açıklamasına göre şehirlerarası ve milletlerarası telefon görüşmelerinde yüzde 55'e varan indirim, şehir içi ve adsl ücretlerinde ise indirim yerine bindirim.

    indirim değil, bindirim
    özelleşen türk telekom, rekabetin kıyasıya yaşandığı şehirlerarası ve milletlerarası görüşmelerde yıkıcı fiyat uygulaması ile indirime gitmeye hazırlanırken, hakim durumda olduğu, rakibinin bulunmadığı şehiriçi görüşme ile, adsl'de indirim yerine bindirim yoluna gitmeyi tercih ediyor. oysa telekomünikasyon hizmetlerinde tekel ortadan kalkmış, sözde serbest piyasa düzeni oluşmuştur. tüm altyapı hizmetlerini elinde bulunduran türk telekom, rakiplerini piyasa dışına itmek için rekabetin yaşandığı şehirlerarası telefon görüşmelerinde 'indirim' kozu ile atağa kalkmaya hazırlanıyor. peki, 70 milyon insanın günlük şehiriçi konuşma ile internet hizmeti veren adsl için neden bu indirim yapılmıyor? aksine bindirim yapılıyor. çünkü bu sektörde türk telekom dışında başka oyuncu yok. yani tekel konumunda.

    ayakları yere basmıyor
    türk telekom genel müdürü paul doany, gazetecilerle konuşurken sanki bir müstemleke memlekette egemen güç edası ile konuşuyor. burnundan kıl aldırmıyor. paul doany'e sormak istiyorum. türk telekom'u alınca, bu ülkenin tamamını satın aldığınızı mı zannediyorsunuz? sizin dışınızda sektörde var olup, alt yapı hizmetlerini verdiğiniz diğer teşebbüslere uyguladığınız yıkıcı fiyat uygulamaları ile rekabeti ortadan kaldırdığınızdan haberiniz yok galiba. unutmayın ki türkiye cumhuriyeti'nde yasalar vardır ve bu yasalara türkiye cumhuriyeti'nde yaşayan herkesin uyma zorunluluğu vardır. sektörde tarife değişikliği yapılacaksa, önce 70 milyon insanın günlük şehiriçi konuşma ücretleri ile, internet erişimini sağlayan adsl ücretleri ve piyasada sizin dışınızda bulunup alt yapı hizmetlerini sizden almak zorunda olan rakiplerinize verdiğiniz hizmetlerin ücretlerinde indirime gidin de türk halkının tamamı telekomünikasyon hizmetlerini dünya koşullarında satın alabilsin.

    rekabet nerede
    uzak mesafe telefon hizmeti lisansı (umth) almış olan 45 işletmecinin 10'u türk telekom'un yıkıcı fiyat uygulaması sonucu, rekabet gücünü kaybederek lisanslarını iptal etmek zorunda kalmışlardır. hakim durumda olan türk telekom'un rekabeti ortadan kaldıran bu uygulamaların devam etmesi durumunda 6 ay içinde 15 işletmecinin daha lisanslarını iptal etmeleri kaçınılmaz olacaktır. neden mi? işte size nedeni. türk telekom dışındaki lisanslı işletmecilerin türk telekom'dan almak zorunda oldukları e1 port ücretleri, metro ethernet, fr, atm, yurtiçi kiralık devre ve ara bağlantı ücretleri gibi temel hizmetler için yüklü miktarda ücret ödedikleri için maliyetleri yükseliyor ve türk telekom ile rekabet edemiyor . türk telekom'un da istediği bu . rekabetin yaşandığı şehirlerarası görüşmelerde şimdilik indirim, rakipler silindikten sonra da bindirim hesabı tutar mı? türk telekom, önce şehiriçi telefon görüşmeleri ile adsl ücretlerinde indirim yapsın ki samimiyetlerine inanalım.
    --- alinti ---

    yurtsan atakan - hurriyet - 30.06.2006
    http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/…7&tarih=2006-06-30

    --- alinti ---
    tk'nın wimax inadı türkiye'yi batıracak

    dünyadaki gidişat ayan beyan belli olmuşken telekomünikasyon kurumu'nun sektörün serbestleşmesini hızlandıracak adımları atmaktan ısrarla kaçınması türkiye'yi zaten gerisinde kaldığı dünyadan iyice geride bırakıyor.

    geçen hafta kore havayolları ile seul'e uçtum. uçakta kablosuz internet bağlantısı sunuluyordu. dizüstü bilgisayarımı açıp hemen denedim. rusya semalarında, yerden 30 bin feet yükseklikte, uçak saatte 800 küsür km hızla uçarken, istanbul'da evimde adsl ile kurduğum bağlantıyı kat kat aşan hızda internet'e bağlandım. üstelik kablosuz olarak...

    dünya artık bu noktalara koşuyor. insanlar telefon konuşmalarını skype gibi yazılımları kullanarak internet üzerinden yapıyor. internet telefonu insanlara yerden 30 bin feet yükseklikte, dünyanın ücra bir köşesinin üzerinde 900 km hızla uçarken evdeki çocuğuyla görüşme olanağı tanıyor. üstelik saati 9 dolar gibi, ucuz bir fiyattan...

    dünyada herşey internet üzerine taşınıyor. telefon, video konferans, sayısal tv yayınları internet üzerinden yapılıyor.

    örneğin bizim burada türk telekom'un kağnı hızındaki adsl bağlantılarına verdiğimiz ücrete, elin fransızı onbeş, yirmi kat hızında internet bağlantısı alıyor. üstelik ödediği ücrete internet üzerinden limitsiz telefon konuşması yapmak (ülkenin herhangi bir noktasındaki herhangi bir normal telefonu arayabilecek şekilde) ve kırk kanal interaktif sayısal tv kanalı aboneliği dahil. yüzlerce sayısal radyo kanalını da ekstradan sayın.

    telekomünikasyon kurumu türkiye'de açık alanlarda wi-fi internet bağlantısını yasaklayan düzenlemeler yaparken, eloğlu koca şehirlerin tümünü kapsayan wi-fi altyapıları kuruyor.

    wi-fi ile de kalınmıyor, şehirler çok daha hızlı ve efektif yeni nesil kablosuz internet ağları olan wimax altyapılarıyla donatılıyor.

    bizim telekomünikasyon kurumu ise wimax lisanslarının 2007'ye, o da belki yetişebileceğini deklare ediyor.

    telekomüniksayon kurumu varoluş nedeni olan sektörün serbestleşmesini ve rekabete açılmasını sağlayacak düzenlemeleri büyük bir hızla yapmak yerine, geciktirmekte ısrar ediyor. bu da artık özel bir şirket olan türk telekom'un piyasadaki hakim konumunu sürdürmesini uzatmaktan başka bir işe yaramıyor.

    geçen yılın aralık ayında tk, wimax lisanslarını 2006 sonuna yetiştirmeye çalışacağını deklare etmişti. o zaman tk'ya bir çağrıda bulunmuştum. wi-fi teknolojisi eskiyene kadar bir wi-fi yönetmeliği çıkartmadınız, bari wimax'te gecikmeyiniz, demiştim.

    ama tk'nın aklı "numara taşınabilirliği" gibi fuzuli işlerde. kim uğraşacak şimdi wimax'le...
    --- alinti ---

    yurtsan atakan - hurriyet - 31.03.2006
    http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/…3&tarih=2006-03-31

    --- alinti ---
    internet tel maşa kanunla ucuzlamaz

    akp istanbul milletvekili lokman ayva vatandaşın ücretsiz hızlı internet almasını sağlamaya yönelik bir kanun teklifi vermiş. sabah'tan mehmet barlas da teklifi çok beğenmiş, destekliyor. adsl'in ucuzlaması için yapılması gereken tek şey var. telekomünikasyon kurumu'nun türk telekom'u kollamayı bırakıp sektörü serbest rekabete açması, akp hükümetinin de birazcık olsun vizyon sahibi olmaya çalışması... adsl ve internet omurgası türk telekom'un tekelinde kaldığı sürece, zekai hiçbir fikir işe yaramaz.

    akp istanbul milletvekili lokman ayva vatandaşın ücretsiz hızlı internet almasını sağlamaya yönelik bir kanun teklifi vermiş. sabah'tan mehmet barlas da teklifi çok beğenmiş, aman, diyor, "dilerim lokman ayva'nın bu projesini iletişim bürokrasisi de destekler"...

    teklif belli ki iyi niyetli ama gerçekçilik açısından elle tutulur yanı yok. cehenneme döşenen yollar iyi niyet taşlarıyla döşelidir derler. bu yolun iki yanına iyi niyet taşlarını taşıyanların şakşakçılarının dizili olduğunu da ben ekleyeyim.

    lokman ayva'nın adsl bağlantısını evlere bedava götürme formülü kısaca şöyle:

    isteyen vatandaşlar devletle ya da kamu kurumlarıyla olan her türlü ilişkileriyle ilgili tebligatın, klasik sürüngen posta yerine, elektronik posta ile gönderilmesini talep edebilecek.

    bu talebi yapan vatandaşlara mahkeme celbi, trafik cezası tebligatı, elektrik, doğalgaz, telefon gibi faturalar e.posta ile gönderilecek.

    vatandaş dilerse aynı talebi özel kurumlardan da yapabilecek. böylece banka hesap ve kredi kartı ekstereleri de e.posta ile gönderilebilecek.

    tebligatı kağıda basılı sürüngen posta yerine e.posta ile yapan kuruluşlar kağıt, baskı, zarf ve postalama masraflarından kurtulmakla yaptıkları tasarrufun en fazla yarısını bir fona aktaracaklar.

    bu fon, tebligatlarını e.posta olarak talep eden vatandaşların evine ücretsiz adsl bağlantısı götürme uygulamasının finansmanı için kullanılacak.

    oldu peki...

    milletvekili ayva ve yazar barlas, türk telekom'un adsl abonelerinden, batılı ülkelerde artık geniş bant olarak kabul edilmeyen kağnı hızındaki bağlantılar için bile aldığı aylık abone ücretini bilmiyorlar herhalde.

    eğer en düşük limitsiz bağlantı ücretinin 43, en düşük limitli ücretin ise 26 ytl olduğunu bilseler ya da merak etseler, bu teklifi yapar ya da alkışlarlar mıydı?

    hesap ortada. sistemin çalışabilmesi için en yoğun tebligat alan vatandaşın, tebligatları kağıda basılı sürüngen posta ile almakla ayda ortalama 26x2=52 ytl'den fazla masrafa yol açması gerekir.ki tebligatı yapan kurumlardan toplanacak paralarla oluşturulacak fon, bu vatandaşın ücretsiz adsl bağlantısını karşılayabilsin.

    ya da hesapta bir başka hata var. türk telekom'un vatandaşa uyguladığı tarife kazık.

    ki bu akla daha yatkın. çünkü batılı ülkelerde türk telekom'un 43 ytl'ye verdiği adsl bağlantısının, yaklaşık 40 kat hızlısı, üstelik limitsiz ücretsiz telefon konuşması ve 40 kanal sayısal tv kanalı yayını da dahil olmak üzere 30 avroya veriliyor.

    bu da demektir ki türk telekom vatandaşı kazıklıyor, telekomünikasyon kurumu bu kazıklamaya seyirci kalıyor, akp hükümeti de ya uyuyor ya da türk telekom'un yeni sahiplerine arka çıkıyor.

    türkiye'de genişbant hızlı internet'in yaygınlaşması ve hızlanması için yapılması gereken tek şey var. telekomünikasyon kurumu'nun silkinip çalışmaya başlaması, türk telekom'u kollamayı bırakıp sektörü serbest rekabete açması, akp hükümetinin de birazcık olsun vizyon sahibi olmaya çalışmasıdır.

    adsl ve internet omurgası türk telekom'un tekelinde kaldığı sürece, türkiye çağı yakalayamaz. bu olmadığı sürece zekai hiçbir fikir işe yaramaz.
    --- alinti ---
  • süleyman yaşar - taraf - 07.07.2009
    --- alıntı ---
    devlet yeni bir telekom kurmalı

    eğer bir ülkede bir ‘doğal tekel’ özelleştiriliyorsa, bu doğal tekelin tepesinde mutlaka tüketiciyi koruyacak bir regülatör olmalıdır.

    böyle bir regülatör bulunmayacaksa, o alanda özelleştirme kesinlikle yapılmamalıdır. çünkü bir devlet tekeli ‘regülatörsüz’ özelleştirildiğinde, o tekel ‘özel tekele’ dönüşür ve tüketici bu özel tekel karşısında tamamen korumasız kalır ve çok büyük haksızlıklara uğrar.

    konuya genel bir açıklamayla girdik. çünkü türkiye’de yanlış yöntemle yapılan özelleştirmelerde bu durum genelleşmeye başladı.

    türk telekom 2005 yılında özelleştirildi. bu arada, telekomünikasyon alanında tüketiciyi korumak amacıyla bilgi teknolojileri ve iletişim kurumu kuruldu. ama bu kurum ne yapacağını bilemediği için tüketiciyi tekele karşı koruyacağına, tekeli tüketiciye karşı korumakla meşgul oldu.

    bugün telekom, hem kendisini denetleyen bir kurum olmadığından hem de piyasada bir rakibi bulunmadığından hizmet verirken alabildiğine keyfî davranıyor ve dünyanın en yüksek fiyatlarını tüketiciye dayatıyor. şeklen var olan regülatör kurum ise tekel konumundaki şirketin yaptıklarını onaylamak dışında hiçbir iş yapmıyor.

    telekom’un bu doğal tekel konumunun yol açtığı keyfîliklere gelince...

    telekom devletin yönetimindeyken, tüketicinin telefon bağlantı talepleri hemen yerine getirilirdi. özelleştirildikten sonra bir telefon ancak yedi gün sonra bağlanabiliyor. internet bağlantısını sağlamak için ise bazen 10 gün beklemeniz gerekiyor. üstelik bu gecikmeyle ilgili olarak başvuru yapacak bir birim yok.

    telekom’u aradığınızda karşınıza sizi oradan oraya nakleden bir elektronik sistem çıkıyor. personele ulaştığınızda lakayt ve sorumsuzca davranıp sizi bilinmeyen numaralara yönlendiriyorlar. hatta o bilinmeyen numaraları aramanızı ve oradan telekom’un yetkililerine ulaşmanızı öneriyorlar. anlayacağınız telekom’daki bilinmeyeni yine telekom’a soruyorsunuz ve cevap alamıyorsunuz.

    telekom şirketinin yöneticilerine ulaşmak ise mümkün değil. şirkette tüketicinin ulaşacağı bir şikâyet mercii yok. şirketin internet sayfasında da genel müdürlüğün iletişim numaraları yok.

    şirket şeffaflıktan uzak adeta dışa kapalı esrarengiz bir mafya benzeri örgütlenmeye gitmiş. çünkü şirket “bu hizmeti ben böyle sunarım alırsan al, almazsan alma. parasını da anında öde. ödemezsen hattı hemen keserim. şikâyet dinlemem” mantığıyla yönetiliyor.

    halbuki telekom devlet yönetiminde olsaydı en azından hizmetin neden geciktiğini ve kalitesizliğini soracağınız bir birimi muhakkak karşınızda bulurdunuz. ama böyle bir birime ulaşmak, bir insan sesi duymak özel telekomda mümkün değil.

    o halde ne yapılmalı?

    tüketiciyi özel tekelden korumak için en uygun çözüm piyasada rekabet yaratmaktır. ve bunun için devlet derhal yeni bir telekom şirketi kurmalıdır.

    şirketin nasıl kurulacağını da hemen belirteyim. telekom altyapısı devlete ait. özelleştirilen şirket, bu altyapıyı sadece belli bir süre için kiraladı. devlet, tekel konumundaki telekom’un tüketiciye kaliteli ve yeterli hizmeti vermediğini ileri sürüp kiraladığı hatların bir kısmını kendisi kullanabilir.

    devletin özelleştirme sonrası aynı alanda yeni bir şirket kurmasına gelebilecek itirazlara karşı, mevcut şirketin keyfiliği, kalitesiz hizmeti ve mafya tipi örgütlenmesi gerekçeleri ileri sürülebilir. buna da kimse karşı çıkamaz. çünkü bu sabit telefon ve internet kullanan herkesin her gün karşılaştığı tüketicileri mağdur eden bir durum.

    özel tekelden kurtulmak amacıyla devlet yeni bir telekom şirketi kurduğunda, piyasa tekelci yapıdan iki şirketli düopol yapısına geçeceği için, mevcut şirket ya kendisine çekidüzen verir ya da hâsılatı azalacağı için zarar etmeye başlar. bunun sonucunda da şirketin başındaki başarısız yöneticiler gider yerlerine şirketi iyi yöneten yeni yöneticiler gelir. şeffaflık ve hizmet kalitesi artar. özelleştirmelerin de amacı zaten bu değil midir?

    aksi takdirde telekom tekel olarak kaldığı sürece tüketici sömürülmeye devam edecek. her türlü hizmet ve fiyat kendisine dayatılacak. vatandaş devlet tekellerinden çok çekti. ondan çok daha vahşi olan özel tekellerden çekmesin bir de... böyle yanlış özelleştirme uygulamalarına dur diyecek kimse yok mu?
    --- alıntı ---
    http://www.taraf.com.tr/makale/6439.htm
hesabın var mı? giriş yap