• şu virüs dolu günlerde dostoyevski’nin rusya için zamanında söylediği bir sözü hatırlatan ülkemiz.

    “... halkını pek sık işlediği günahlarla değil de, bu rezil durumun içinde her an özlediği büyük ve kutsal şeylerle yargılayın. halkı ne olduğuyla değil, ne olmak istediğiyle yargılayın.”
  • iyice boku yemiştir.
    -65 yaş üstüne sokağa çıkma yasağı geliyor. ama onlarla aynı hanede yaşayan insanların hastalık bulaştırma ihtimalini dile getiren bir kurul yok.
    -her akşam üçe, beşe, on altıya bölünen tv ekranlarında bir ay boyunca boş boş korona tartışacağız. bilimsel olguları tartışmak bu kadar zor-uzun sürmez. bulaşacaksa bulaşacak. nüfusun kaçta kaçı ağır geçirecek bir projeksiyon yapıp halkı bilgilendirebilirsin. ama biz konuyu uzatmayı bir şekilde başaracağız. sakız gibi uzatacağız. sonuçta hiçbir şey anlatmamayı başaran boş beleş programlarla insanların hayatlarından ve yaşam enerjilerinden çalacağız.
    - devlet hem insanlara evde kal deyip, hem de bu konuda insiyatif alma işini özel sektöre bırakarak insanların korka korka, küfür ede ede işe gitmelerine sebep oluyor. özel sektör, biraz akıl izan sahibiyse bizi evden çalıştıracak. değilse bizi, şayet evden çalışmak istiyorsak, ya ücretsiz izne çıkaracak ya da yıllık izin kullandıracak ama yine mecburen evden çalışacağız. kafası kesilmiş tavuğa benzeyen sistemimiz özel sektördeki vatandaşlara virüs riski alarak ve kendini böcek gibi hissederek çalışma ya da para kaybederek evden çalışma gibi iki tatlı seçenek sunuyor (olaylar patlar patlamaz evden çalışma sistemine geçen aklı başında işleri tenzih ediyorum)
    -kurumlardan gelen bu ikircikli tutum neticesinde salak oldum. çok şükür biz sağlıklı olsak da kronik rahatsızlık yaşayan yakınlarımıza hastalık taşıma korkusu ile yaşayacağız.
    -devletin bakanları resimi açıklamalar yaparken birbirlerinin kurumlarına, şahıslara ve tabi ki reise sürekli teşekkür edecek.
    -kaç kişinin hastalandığını öğrenmek, ülkede hastalığın dağılımını anlamak için herhangi bir ciddiyet taşıyan belge yerine twittera bakacağız. bize verilen verilerle, o akşam ne kadarının verilmesi uygun görülmüşse, yetineceğiz. loto sonuçlarına bakar gibi twittera bakıyoruz. şaka gibi ama değil.
    bu ülkede yaşadığım için bazen çok şükrediyorum, insanların dayanışma ruhuna ve mizah gücüne saygım sonsuz. ama bilimden gitgide uzaklaşan, çocuklara uzaktan eğitim vereceğim diye idam görüntüleri izleterek kendi kendinin karikatürüne dönüşen bu sistemin içinde yaşamaktan endişeliyim. eğitim bakanı bununla anılmaktan üzgünüm demiş. üzgün olduğuna eminim. ama sadece bu açıklamayı yapacak ve unutulacak gidecek. hiçbir yaptırımı yok. kızdık geçti. kendisinin bu görüntüleri koyanlara yaptırım yapma şansı da yok. o cesarette ve o tabiatta biri zaten en başından bakanlık pozisyonuna getirilmek istenmez. mazallah insiyatif alır, sistemi eleştirir falan. kendimden de endişeliyim. bu saçmalıkları kanıksamaktan ve kayıtsızlaşmaktan korkuyorum. sürreel saççççmasapan bir ortamdayız. inşallah çok geç olmadan dersimizi alırız. bilim kurulları özgür irade ile karar alabilir. insan hayatına gerçekten değer veren bir hale gelebiliriz. sonuçta bugünler de elbet geçer ama insanlara illallah dedirten bu sistemin tek tek birey üzerinde açtığı yarayı nasıl tamir edeceksiniz. edemezsiniz. dün sağlık bakanının açıklamalarıyla da devlet vatandaşını nasıl sahipsiz bırakır canlı bir şekilde gördük. aklımızla nasıl dalga geçildiğini de bilmemkaçıncı kez gördük.
    not: ben bunları yazarken camilerden sela okunmaya başladı. madem bu kadar olağanüstü bir durum var, o zaman neden sokağa çıkma yasağı yok.
    allah ıslah etsin. allah bizi daha beterinden korusun ne diyim.
  • 2002'den beri malum parti tarafından yönetilen ülkemiz.

    bu dönemde ülkenin ordusu vasıfsız hala getirildi, düşünce özgürlüğü kısıtlandı, ülkenin insanları ikiye üçe bölündü, izlenen yanlış dış politikalar ile ülke yalnızlaştı, yargı siyasetten bağımsız hareket edemez oldu, yolsuzluk için sadece yapılan köprülere bakmak yeterli, kritik konumları hiçbirinde hak edenler değil malum partiye yakın olanlar oturuyor, kolluk kuvvetleri siyasal polis gibi davranıyor, gelir adaletsizliği arttı, vergiler arttı, çalışan hakları azaldı...

    bunları hiç biri beni korkutmuyor çünkü iyi bir hükümetle birlikte kısa sürede çözülebilecek problemler.

    beni korkutan ise bu dönemde ülkenin üzerine çöken toplumsal yozlaşma.

    trafikte yol vermeyeni dövmek hak, kendinden olmayanı dışlamak hak, kot giyenen bir kadını taciz etmek veya arkasından küfür etmek hak, milli değerlere küfür etmek aşağılamak hak, kendiden güçsüzleri ezmek hak, torpil aramak, torpil yapmak hak, yapılanları eleştirenleri vatan haini demek hak, rüşvet hak, internetten küfür etmek hak, seçim zamanı insanları tehdit etmek hak, adaletsizliği benimsemek ve parçası olmak hak, polis rolüne bürünmek hak, tecavüzün üstünün örtülmesi hak, dolandırıcılık hak, vb...

    bu yozlaşma malum parti gittikten sonra bile 10 yıl 20 yıl bizi etkileyecektir. korkmamın ve umutsuz olmamın sebebi bu.
  • tarih araştırırken, şöyle bir şeye denk geldim: liste

    diğer ülkeler ne badireler atlatmışlar, oligarşik yapılanmalar, kültür değişimleri, saltanatlar vs vs. derken değişikliğe açık bir ortam tatmış çoğunun ataları. ülkesine göre değişir tabi. ama bize bakıyorsun, diyor ki: osmanlı gelişmesi, durulması. koca araya bu sığmış. bize benzer diğer ülke de kore.
    belki burdan bir şey çıkar.
  • corona'nın sanki masabaşında cetvelle çizilmiş gibi, gayet efendi bir şekilde günlük 3yüz 3yüz arttığı ülke.

    biz abd, almanya gibi tırt ülkelere benzemeyiz, ne lan öyle geometrik artış filan??? virüse böyle diz çöktürürüz işte. üstelik bu daha hiçbir şey, bence en geç 1 haftaya bu işi kökünden bitiririz innnşallahhh.

    dünya lideri tarafından ipad aracılığıyla yönetilen dünya lideri ülkem benim.

    selam ve dua ile.
  • horizon 2020 kapsamında toplam aldığı desteğin, şirket sayısının, başarı oranının vs görülebileceği link aşağıdadır.

    link

    küçük bir not: ülkemizin avrupa'ya sağladığı araştırma geliştirme katkısının sadece küçük bir kısmını geri alabiliyoruz.

    türkiye'de bir şeyi değiştirme hakkım olsaydı bunu değiştirmek isterdim. 183 milyon euro gerçekten para değil. 1 milyar euro'ya çıkabilseydi keşke.
  • artık sadece rakamlardan ibaret.!!
  • diğer ülkeler koronavirüs'e karşı destek paketleri açıklarken türkiye'de ise şunlar olmaktadır;

    millet can korkusunda, millet işsizlik korkusunda, millet nasıl geçinirim korkusunda ama iktidar akp ise daha nasıl bu ülkeyi ve insanları sömürürüm hatta yandaşları nasıl hapisten çıkarırım derdinde.

    (bkz: 26 mart 2020 kanal istanbul ihalesi)
    (bkz: infaz düzenlemesi kılıflı af)
    (bkz: akp'nin cinsel suçları af kapsamına alma ısrarı)
    (bkz: uyuşturucu satanların corona affı ile tahliyesi)
    (bkz: 26 mart 2020 vergi güncellemeleri)
  • bugün belli bir müddet dışarı çıkmak zorunda kaldım...

    gördüğüm şu:

    gerçekte yaşananlar, internetten, tv'den gördüğümüz acı dolu hayatlar, dünyayı yakalamış karanlık bir tehdit....

    dışarısı ise apayrı sağır sultan... çoğu kişinin bir film gibi interneti ya da televizyonu izlediğini düşünüyorum....

    bir avuç kişi farkında bir şeylerin....
  • virüs ile ilgili süreçin de gösterdiği üzere; sanırım artık tam olarak dip noktasında.

    ben çünkü bundan daha kötü yönetilen, üzerinde yaşayan insanların bir çoğunun bundan daha bilinçsiz ve düşünemez durumdaki bir ülke hayal dahi edemiyorum. kendimce okuyorum, izliyorum, dünyayı takip ediyorum; gerçekten en azından kendi seviyesinde ya da iddia ettiği seviyede daha kötüsü kesinlikle yok.

    kimse hiç bir şey yapmıyor ve yapamıyor...
hesabın var mı? giriş yap