• ''şehit aileleri derneği, türkiye'nin en çok üyeye sahip sivil toplum örgütü olacak.''
  • vazelinler sürüldü, son hazırlıklar tamamlandı. kendimizi* yeniden kıymetli başbakanımıza emanet edeceğimiz tarih.
  • recep tayyip erdoğan'ın 2011'deki seçim beyannamesinin sloganıdır hedef 2023... eğer akp olur da yine iktidar olursa bırakın 2023'ü, çok değil 2-3 sene sonra, kaç senedir yukarı tırmanan işsizlik oranı, benzin fiyatları, cezasını çekmeden salıverilen tecavüz suçlularının sayısı, düşünce özgürlüğüne tahammülsüzlük ne seviyeye gelecek meraktayım... tabi bunu da ancak ruh sağlığımızı korumayı başarabilirsek görebileceğimizi düşünüyorum.
  • bugünlerde artık pek duymuyoruz ama vaktiyle her seçim dönemi 2023 yılı en büyük hedef olarak dillerden düşmüyordu. akp'liler 2011 seçimlerinden önce cumhuriyetin 100. yılı nedeniyle sembolik anlamının görkemini de kullanmaya çalışıp 12 yıllık bir projeksiyon yapmışlar. önce 12 haziran 2011 genel seçimlerine nasıl girdiğimizi biraz hatırlayalım, sonra da nerden nereye gelmişiz bir bakalım.

    2008 küresel krizi teğet geçtikten sonra, 2010 referandumunu bir şekilde geçiren akp nihayet yargıyı da kendine bağlamıştı. ülkede bol para vardı ve işler tıkırında görünüyordu ama para bizim paramız değildi ve bir gün çıkıp gidecekti. o nedenle örneğin kore modeline benzer bir şekilde, gelen parayı katma değer yaratacak ve sürdürülebilir istihdam olanakları sağlayan ve küresel rekabette kendimize alan açabilecek şekilde, sadece bugüne saplanıp kalmayan geleceğe dönük yatırımlarla kullanma imkanımız vardı. ama olmadı. bunun yerine depremlerde, sellerde, fırtınada parçalanan maliyeti yüksek, kalitesi yerlerde yol yabdılar; parayı en güzel cukkanın olduğu inşaata kanalize ettiler. halk o zaman keyfi yerinde olduğu için umursamadı ve bugünlere geldik.

    bakalım 12 yıl önce neler vadedilmiş ve bugün nerdeyiz:

    160 sayfalık seçim beyannamesi beş ana başlık altında toplanmış. ana hatlarıyla bir bakalım neler çıkacak:

    1. ileri demokrasi: gösterinin en vurucu kısmını başa koymuşlar. trajikomik bir vaat olmuş. sözlükte çok güzel bir bakınız var tam buraya denk geliyor: ileri demokrasinin çok ilerleyip gözden kaybolması. "ak parti her zaman özgürlükten ve adaletten yana tavır koyar, milletin iradesini her şeyden üstün tutar" şeklinde veciz sözlerle masal anlatılmış. bu ve benzeri cümlelerin sonuna "... sonuçta akp'nin kazanması şartıyla" diye şerh düşselermiş iyi olurmuş. olağanüstü hal şartlarında yapılan ve üç büyük şehirde hayır çıkan 2017 anayasa değişikliği referandumunda "yasalara aykırı bir şekilde" mühürsüz oyların geçerli sayılmasıyla iddialara göre şaibeli bir şekilde, çoğu doğu ve güneydoğu'da 2,5 milyon mühürsüz oy kullanılmış ve referandum sonucuna doğrudan etki edilmiş. bu referandum sonucunda ileri demokrasi gereği erdoğan, atı alan üsküdarı geçti diyip kesitirp atmıştı. ileri demokrasiye ve millet iradesine olan bağlılık 2019 yerel seçimlerinde istanbul'u imamoğlu'nun kazanmasıyla yine kendini göstermiş ve seçimler iptal edilmişti. ayrıntıları merak eden açsın okusun, ben dayanamıyorum. alt başlıklardan bazıları şöyle: demokratikleşme (haha), güçlü siyaset kurumu (parti kapatma ve siyasi yasak davalarıyla oluyor bu), güçlü sivil toplum (akp, cemaat veya tarikatın olduğu sürece demek istemişler ama baskıda hata olmuş), yeni anayasa (daha bir yıl önce şaibeli bir anayasa referandumu yaptıklarını hatırlatırım), güven veren adalet sistemi (bizzat davanın hakimi tarafından, istenen karar çıksın diye önden hakimlerle iletişime geçildiği, olumlu cevap vermeyenlerin sürüldüğüne dair ifadeler var), özgür ve güvenli bir toplumsal hayat (özgür ne demek diye sorsam cevap veremezler, 100 koruma olmadan kapının önüne çıkamazlar. ülke taciz, tecavüz, cinayetten bunalıma girdi), vatandaş ve sonuç odaklı yönetim (daha pandemi zamanı kaç kişi öldü onu öğrenemiyoruz, vergiler nereye gitti diye sorunca devlet sırrı deniyor. dalga geçiyorlar adeta). vakti olan açsın okusun bu bölümü. gerçeküstücülük budur.

    2. büyük ekonomi: bir sürü masal anlatılmış işte. tonla alt başlık ve bol bol üfürme var. yeri gelmiş 2001 kriziyle karşılaştırmalar yapılmış ama ben en vurucu kısmı almakla yetineyim. 34. sayfada diyor ki "cumhuriyetimiz 100. yılında; dünyanın ilk 10 ekonomisi içinde yer alacak, enflasyon ve faiz oranları kalıcı biçimde düşük ve tek haneli rakamlara inecek, ihracatımız 500 milyar dolara ulaşacak, kişi başı gelir 25 bin dolara ulaşacak, en az 2 trilyon dolarlık bir ekonomi büyüklüğüne ulaşacağız." bugün geldiğimiz noktada imf verisine göre 20. sıradayız, ekonomik büyüklüğümüz 941 milyar dolar, yıllık enflasyon resmi olarak yüzde 57,68 gayriresmi olarak üç haneli, 2021 itibariyle gdp 9626 dolar (geçen yılın verisi yok ama nebati 10 bin doların üstüne çıkacağız demişti), ihracat ise 254 milyar dolar. hiçbir konuda vaatlerini gerçekleştiremedikleri gibi yanına bile yaklaşamamışlar. bu arada bu rakamların bir kısmının yüksek çıkmasının nedeni mevcut dolar kurunun sermaye kontrolü dahil çeşitli yollarla sabit tutulması ve haliyle tl'nin aşırı değerli hale gelmesi. baraj kapakları patlayınca ebemizinkini göreceğiz. şu anki dış ticaret açığıyla (110 milyar dolar) zaten ilerde taş devrine falan döneceğiz gibi görünüyor.

    3. güçlü toplum: esprili dil burda da devam ediyor. eğitim, sağlık, kültür, aile falan diye giden alt başlıklar var. merak eden baksın. içine düştüğümüz toplumsal ahlaki çöküş herkesin malumu. ülkede orta sınıf yok ediliyor ve toplum zenginler ve fakirler olarak ikiye bölündü. bu başlıkların hiçbirinde durum daha iyiye gitmediği gibi nitelikli insan gücü ülkeden umudunu kesip yurt dışına göç ediyor. her şeyi yerine koyarsın ama yetişmesi ve olgunlaşması en az 20 yıl süren nitelikli insan gücünü yerine koyamazsın. beyannameden tek bir alıntı yapmak istiyorum: "hedefimiz; temel becerilere sahip, eleştirel ve yaratıcı düşünebilen, paylaşım ve iletişime açık, sanat ve estetik duyguları güçlü, evrensel bir karayış ve düşünüş yeteneğine sahip, yeni fikirlere açık, farklılığı zenginlik olarak gören, çalışmayı ve üretmeyi bir erdem olarak benimsemiş bireyler yetiştirmektir" (sayfa 80). güncel durum ne? akp'ye oy vermeyen herkes terörist ve vatan hainidir. eleştirel düşünce demişler haha. bu ülkede rektörü protesto eden gencecik öğrenciler, özel harekat polisinin sabahın köründe evlerine yaptığı baskınla kelepçelenerek gözaltına alındı. devlet okullarında ana dil arapçaya döndüğü ve imam-hatip dışında alternatif okul bulmak imkansız yakın olmaya başladığı için insanlar dünyanın parasını verip çocuklarını özel okullara veriyor.

    4. yaşanabilir çevre ve marka şehirler: görüyoruz o şehirleri. kuş bakışı tamamı betona gömülmüş, insanca yaşama standartlarının çok altında, tıkış tıkış, gri, yeşilin yok olduğu, su havzalarının yok edildiği, koruma altına alınan bölgelerin imara açıla açıla bitirildiği, köpek bağlasan durmayacak yerler için milyonlarca lira istenen, barınma hakkının falan kalmadığı, insanların kaçacak yer aradığı şehirlerimiz var. vizyon da istanbul'un batısını kazıp kanal açmak, deprem bölgesinde dümdüz yolları yapamazken şehre giriş çıkışları köprülere emanet etmeyi düşünen, su havzalarına villa dikmeyi hayal etmekten ibaret. konya-ankara-istanbul arası hariç ülkede sözüm ona yüksek hızlı (ama sürekli kullandığım için bence hızlandırılmış) trene erişim bile yok. yüksek hızlısını geçtim trene erişim yok. belediyeler muhalif partiden diye toplu taşıma projeleri için alınan kredilere el konması, dış alımların hükümet onayına tabi tutulması ve onayın geçiktirilerek halkın cezalandırılması gibi şeyler de var da sinirim bozulduğu için geçiyorum bu konuyu. merak eden masalları yerinde okusun. ormancılık falan denmiş, orman alanı artırılacakmış. vay be. orman yangınlarında yangın söndürme uçağı olmadığı için, vermeyi teklif edeni de reddedip, güzelim ormanları cayır cayır yanmaya terk ederek orman artırma perpektifi, muazzam.

    5. lider ülke: her masada varız diye mide ekşiten bir ifade vardı. her masada hesabı bize kitlediler. şark kurnazlığı uluslararası politikada sökmüyor. kavga etmediğimiz ülke ve uluslararası kuruluş kalmadı gibi bir şey. sırf iç politikada post-osmanlı sendromuyla kimlik bunalımı geçiren bir grup seçmenin milliyetçi duygularını okşayıp üç beş oy daha almak için, durduk yere komşularımızla aramızı bozup envai çeşit ülkeyle sürtüşerek, rezil diplomasi hataları yapa yapa her durumda kaybeden olmayı bir şekilde başardılar. tebrik ederim. gelenin geçenin posta koyduğu, küçümsediği, parayı bastıranın istediği muameleyi çektiği, pasaportunun itibarı kalmayan bir ülke olduk. bu beceriksizlik gerçekten apayrı bir seviye. geldiğimiz noktada saygınlığı şüpheli, sözüne güven olmayan, agresif ve yanar döner bir ülke olarak berbat bir imajımız var. avrupa birliği'ne tam üyelik perspektifinden, önce malezya olmaya, oradan da "afganistan olmasak bari"ye geçtik. tebrik etmek lazım. bir yandan abd'ye atıp tutarkan diğer yandan abd başkanından randevu alıp seçim öncesi yan yana fotoğraf çektirip dünya lideri tiratları atamadığı için üzülen şahsımın seçim beyannamesinde ilgili bölümdeki fotoğrafı çok manidar.

    hakikaten nereeeeeden nereyeeee.

    şahsen ben kendim, 12 yıl önce böyle sözler vermiş olsam, mevcut durumda bir köşede utancımdan sesimi çıkarmadan ölmeyi bekliyor olurdum.
  • türkiye: hazır hedef
    yıl: 2023

    türkiye üzerinde emelleri olan ülkeler için, olası bir türkiye operasyonunun dosya adı gibi.

    öyledir belki.
  • haziran 2011'de vizyona girecek uzun soluklu bir yapım.

    yakında sinemalarda; "türk halkını nasıl koyun yaptık?"

    serinin devam filmi; "bir ülkeyi hedefe hazır hale getirmek"

    kışt diyince gitseler keşke.
  • ne olacak acaba 2023'te gerçekten merak ediyorum. aklıma gelen ilk şey, 1. recep tayyip erdoğan'ın mezarı.
hesabın var mı? giriş yap