• uyuyamadığın için sinirlenmek, sinirlendiğin için iyice uykunun kaçması, iyice uykun kaçtığı için hepten dellenmek şeklinde sonu ya buzdolabı ya da bilgisayar karşısında biten eylemler zincirin ilk ayağıdır.
  • o kadar uykusuz olursunuz ki uykusuzluktan uyuyamazsınız. evet evet uykusuzluktan uyuyamazsınız. yatağa öylece uzanır ve kafanızın içinde ıslak bir sünger olduğunu hissedersiniz. bünyedeki ilginç hal uyumanıza izin vermez uzun müddet.
    (bkz: mimarlık öğrencisi olmak)
  • yapış yapış yaz sıcağında sivri sinek eşliğinde pek de güzel yapılan eylemdir.
  • sınav dönemi tekrarlanan durumdur. genelde stress sebebiyledir. bir yandan sınava sakin kafayla girmek için uyumanız gerektiğini düşünürsünüz, diğer yandan ertesi gün sınavda çıkabilecek sorular kafanızda uçuşurlar. klasik uyuma numaralarından koyun sayma yöntemine başvururursunuz. beyaz koyunlar birer birer çitten atlarlar. bir an için içiniz huzurla kaplanır. koyunların me'lemesi size ninni gibi ge--- ama o da ne koyunlar me'lemeleri gerekirken konuşmaktadırlar. "şu konuda ne kadar eksik olduğunun farkındasın di mi?" "yarın sınavda x sorusu çıkarsa ne yazmayı düşünüyorsun acaba?" "ne o sınav kağıdını doldurmak ukte doldurmaya benzemiyor galiba" koyunlar gitgide daha da çirkefleşip, iyice moralinizi bozarken kontrolü elinize alırsınız. günü kurban bayramı ilan edip, kafanızın içine eli satırlı kasaplar salarsınız. alın size sınav ehehe, hain koyunlar.

    öhm, iyi denemeydi ama işe yaramadı. bir kez daha saatinizi kontrol edersiniz. sınava 8 saat kalmıştır. 1 saati yola -malum sabah trafiği- ayırsanız, 2 saat de erken kalkıp son dakika tekrarı yapılsa, kahvaltıyı da tekrar sırasında aradan çıkarmış olsanız, evet geriye 5 saat kalıyor. bir an önce uyumalı. o sırada mesanenizde bir hareketlenme meydana gelir. tam sırası. çişiniz gelmiştir. kalk, ışığı yak, gözlerini ışığa alıştır, tuvalete git bi de şimdi. halbuki tam da uyumak üzereydim. tutabilirim heralde ya sabaha 5 saat kaldı nasılsa. hem uyuyunca çiş mi kalır. evet evet bunu yapabilirim. tek yapmam gereken bir an önce uykuya dalmak. işte böyle evet şimdi uyuyorum. hımm yatmadan önce de koca bi bardak su içmiştim. ya şimdi uyursam da 1 saat sonra mesanem acil durum sinyali verirse , uyanırsam? sonra dalabiliyorsan dal tekrar. en iyisi tuvalete gitmek.

    evt şimdi tam anlamıyla hazırım. saate bakıyorum. kahretsin uyumak için 4 saat 15 dk zamanım kalmış. 15 dk da uykuya dalabilirsem, 4 saat uyku gayet iyi. hem biri söylemişti 4 saatten fazla 8 saatten az uyku insanı dinlendirmek yerine sersemletirmiş. böylesi daha iyi demek ki. evt iyi ki uyumamışım. paniğe gerek yok, hala uyumak için zamanım var. tek yapmam gereken rahat- ne demişti hoca tahkimden soru gelir demişti. tahkimi yeterince bilmiyorum aslında. aman cnm bu hoca da her yerden soru gelir deyip duruyor, o kadar konu varken tahkimden mi soracak yani? blöf o blöf kesin. hahah blöfü gördüm arttırıyorum, naber? zevzekleştim yine. uykusuzluktan olsa gerek. nee yarım saat daha mı geçmiş? nası olur? ne zaman? haksızlık. evt evt en iisi sabah tahkim notlarını tekrar gözden geçirmek. sabaha da bir sürü konu bıraktım. yetiştiremicem kesin. acaba hiç uyumadan girsem daha mı iyi? hem diğer konulara da tekrar bakabilirim. hayır olmaz. ceza özel sınavını hatırla. her şey birbirine girmişti. uyu ki beynin dinlensin. böylesi daha sağlıklı. hem sabah uyanınca daha iyi basar kafan. hımm evt şimdi uyuyorum. evt son silahımı da devreye sokuyorum. beyin gücümle uyutucam kendimi. hazırım. yapabilirim.

    ı-ıh olmadı. elin adamı beyin gücüyle kaşığı büksün, diğeri dünyayı ele geçirmeye çalışsın, benim beyin kendine söz geçirmekten aciz canına yandığımın. sahi adı neydi onun? hani ninja kaplumbağalarda dünyayı ele geçirmeye çalışan beynin. shredder miydi? yok o domuz olandı gali...pffff

    not: stress kontrol problemim var. biliyorum. kahretsin kahretsin kahretsin.
  • ertesi sabah uyanmak isteyip uyanamamak ile sonuclanır. neler neler düşünüyorum, tam böyle ağırlaşmışken, işte lan uyuyosun diye için için sevinirken, sevinci biraz abartıp tekrar uyku modundan çıkıyorum. en sevdiğim pozisyon olan sağıma doğru yatıp, düşünceleri dağıtmaya calışıyorum, bişey düşünme bişey düşünme derken bişey düşünmemeyi düşünüyorum ve bu sefer ona takılıyorum. hergece aynı senaryo. soğuk kış günleri için en güzel icatlardan biri olduğuna inandığım elektirikli battaniyemi yatmadan 2 saat önce açıp, sıcak yatağa girmenin verdiği sevinci yaşıyorum 15-20 dk. ama girer girmez fişi cekiyorum, ne olur ne olmaz. kolayca uykuya dalmak benim için ulaşılamaz bişey oldu, bir kasa bira içince belki, ama ne o kadar param var ne de iradem. en sık başvurduğum yöntem çocukken evde geçirdiğim günlere gitmek, meyve suyuna yaptığımız maçı kazanmanın verdiği gururla eve gelip pis ve terli halimle annemden git yıkan zılgıtını yemem aynı ana denk geliyor. yıkanıp, küçük yorgun vücudumla yatağıma uzanıp ertesi günün maç kadrosunu düşünürken sabah olduğunu ve annemin o senkronizesi şaşmadan adımı çağırdığı bir sabaha daha gözümü açıyorum. nerdeyse her maçı benim takımımın kazanması sonucu kadromdan bir iyi adamımı daha kaybediyorum komik bir takas sonucu. zaten derinliği ancak 5 er kişilik 2 takım kurabilecek seviyede olan kadromuz, sonu olmayan takaslarla sürekli değişim halinde. kalecilerden yana hiç şansım olmuyor, tanıdığım en iyi kaleci olan puşt memo hep gol atmaya çalıştığım kalede oluyor. hala öyle bir kaleci görmedim, suan milli takım kalesini koruyacağına bayan kuaförlüğü yapmakla mesgul. en son aldığım haberi kendisinden 10 yas büyük bir ingiliz hanımıyla nişanlı olduğu ve ingiltereye gideceğiydi. günde 5 maç yaptığımız bir dönemde okullar arası futbol turvasını haberini almamız büyük sevinç yaratmıstı ve nihayet kendimi babama ve ilçeme gösterme fırsatımı yakalamıştım. bir türlü ikna olmayan babam yine olmayacaktı. 13 yasında, orta 2 de okul takımının 10 numarası olmam üst sınıfımızda 5 erkeğin olması ve sadece bir tanesinin kadroya girmesiyle bana bu sansı vermişti. ilk dikkat ceken sırt numarasıydı ve sırtımda dalga dalga dalgalanıyordu. 10 yazısı sırtımı tamamen kaplayıp asagıya doğru dökülüyordu ama kimin umrunda, 10 numaraydım işte. mactan önce babamı gördüm arkadaslarıyla gelmişti beni izlemeye elinde cekirdeklerle ve yanındakilere hava atan bi durusu vardı. saha kenarında bağırıp attığım her gol için 1 milyon prim vaad etmesi, maçtan önceki heyacınımı ikiye katlamıştı. mac baslamıstı ve ben döktürüyordum, orta sahadan aldığım topla o bana hangar gibi gelen sahada koştukça koşuyordum, mac sonu tebriklerini kabul ederken aşırı ilgiden manyağa dönmüştüm. turnuvayı şampiyon tamamlamıştık zaten bahislerde acık ara öndeydik bu süpriz olmamıstı. varoş okulumun okullar arası tek başarısıydı bu. bilgi yarışmlarındaki sonunculuklardan sonra ilaç gibi gelmişti.
    3 ay sonra daha önce hiç hayalini kurmadığım bir mesleğe adım atacağım. bildiğim tek şey sevdiğim işi yaparak para kazanacak olmamam. bu umutsuzluk futbolumdan da cok seyler götürdü, sigaraya basladım, bulduğum her çeşit içkiyi zamanı umursamadan içiyorum. halı sahada önümden gecen topla beynimde harikalar yaratıp asistler yaparken, gerçekte geçip gidişini izliyorum. o topu yakalayıp metrelerce sürecek nefesi çoktan tüketmişim.
  • mutluluktan da olabilen şey.
  • benim için an itibariyle şehirlerarası otobüs yolculuğundayken, çevrenizdeki insanların ağzı yüzü kaymış bir şekilde tatlı tatlı uyumalarına imrenmektir. esniyorum esniyorum neticeye varamıyorum.

    düdüt: muavin bile uyumuş lan.
  • benim gibi bir kere uyandıktan/uyandırıldıktan sonra bir daha uyuyamayan insanların çektiği dert.
    bu sefer niye uyandım ben de anlamadım, öyle zınk diye kaltım şimdi de uyuyamıyorum geri.
  • işkencedir açık ve net. 8 saat yatıp toplam 4 saatini uyuyarak kalan 4 saatini de yatağın içinde uyumaya çalışarak geçirmek suretiyle uykusuz ve zombi modunda gece mesaisi yapmaktır mesela.
hesabın var mı? giriş yap