• twilight saçmalığı ile kesinlikle karıştırılmaması gereken seridir. öyle "sınıfın karşısından gördüm onu, hem çok da yakışıklıydı, oracıkta aşık oldum, tüm hayatımı da anında ona bağladım" şeklinde yaratıcılık yoksunu hikayeler değildir bunların arasındaki ilişkiler.

    herşeyden önce bu serinin sağlam karakterleri vardır. hepsi birbirinden güçlüdür karakterlerin. en zayıf karakterin bile serinin sonunda geldiği nokta şaşırtıcı derecededir. esas karakter rose hathaway zaten ayrı bir konudur, kafasına koyduğu planı ne kadar imkansız, ne kadar mantıksız görünse de bir yolunu bulup gerçekleştirmesi ile ünlüdür va dünyasında. arkadaşlarına, özellikle de en yakın arkadaşı ve unofficial gardiyanı olduğu prenses lissa dragomir'i ve bazen de arkadaşlar arasında kendisinden "tanrı" olarak bahsedilen yasak aşkı dimitri belikov'u korumak ve ona yardım etmek için her türlü tehlikeyi göze alır. yardım etmek dediysem yanlış anlaşılma olmasın, bu karakterler çoğunlukla yardıma muhtaç karakterler olması şöyle bir yana, yeri geldiğinde hepsi birbirinden korkunç güç dalgaları yayabilmektedirler. lissa, dimitri ile tanışıncaya kadar rose'un hayatındaki en önemli insandır. ilk kitabın ortalarına kadar süren kırılgan yapısı ve kişisel problemleri onu sürekli tehlikeli sulara gönderirken rose kendi hayatı pahasına olsa da onu korumaya yemin etmiştir. dimitri ile tanıştıktan sonra rose'un bütün hayatı tepetaklak olur ve bütün bildiklerini sorgulamaya başlar. dimitri en iyi gardiyanlardan biridir, ve onun özel hocasıdır, 24 yaşındadır ve en malesef lissa'nın diğer gardiyanıdır. dimitri'nin okuldaki açıklarını kapatması için rose'a verdiği özel dövüş dersleri sonucu ikilinin arasında fiziksel, duygusal ve ruhsal bir bağ oluşur ve çok geçmeden farkederler ki birbirleri ile muhteşem bir uyum içindedirler. fakat içinde yaşadıkları dünyanın kuralları birlikte olmalarını engellemektedir: gardiyanların birbirleri ile birlikte olmaları kabul edilmezdir, hatta gardiyanların moroilerler olmaları bile kabul edilmezdir! onların tek görevi moroi'yi korumaktır! rose, zaman zaman beklenmedik tutku patlamaları ile dimitri'nin duvarında çatlaklar oluşturmayı başarsa da dimitri bir türlü görevine olan bağlılığından vazgeçemez.
    bir de christian ozera vardır lissa'nın sevgilisi, ki serideki şahsi favorilerimden biridir. son derece ukala, son derece umursamaz, asi ve asosyal soylu bir moroi'dir ancak anne-babasının kendi seçimleri ile strigoi'ye dönüşmüş olmalarının acısı tüm moroi toplumunca bu çocukcağızdan çıkarılmaktadır, onun bununla savaşma yöntemi ise sivri dili olmuştur. tabi bunların hepsi lissa ile tanışıncaya kadar. bununla da önceleri nefretle başlayıp sonradan güvene dönüşen garip bir arkadaşlığı vardır rose'un. tabi bir de kitaplar ilerledikçe rose'un karışan aşk hayatının katalizörü adrian ivashkov var. moroi soylularından biri ve kraliçenin yeğeni olan adrian, 2. kitapta seriye dahil olduğunda tam bir casanova olmakla birlikte söz konusu rose olduğunda fedakarlıkta sınır tanımayan bir vampire dönüşmüş ve rose'un büyük dimitri aşkına rağmen hiçbir zaman duygularını saklama zahmetine girmemiştir.

    karışan aşk hayatı dediysem, pembe dizi tarzı bişey beklemeyin ama, karışıklıklar daha çok kahramanlarımızın yakasını bırakmayan felaketlerden kaynaklanmakta ve biz sürekli rose'un birşeyleri yoluna koyma çabasını izleriz 6 kitap boyunca. va dünyasında ters giden herşeyi düzeltmek kendi sorumluluğundaymışçasına uğraşır da uğraşır, bir yandan da moroi dünyasının iki yüzlü politik oyunlarının içine çekilir durmadan. moroi'ler, daha doğrusu 12 asil moroi ailesi va dünyasını yönetmektedir ve bu 12 aile arasından seçilen bir kral/kraliçe hüküm sürmektedir tüm dünyadaki vampirler üzerinde. tahmin edileceği gibi bu 12 ailenin üyeleri arasında sürekli bir güç mücadelesi vardır ve bu mücadele sarayda olduğu gibi akademide de tam gaz devam etmektedir. ailesinden hayatta kalan son kişi olması dolayısıyla kendini bu oyunların ortasında bulan lissa'nın yüzleştiği zorluklar ve başlarına gelen çeşitli felaketlerle mücadele eder ekibimiz sürekli.

    --- yarı spoiler ---

    bir de rose'un kendi içindeki mücadelesini izleriz sürekli. çünkü aslında lissa'nın büyük bir sırrı vardır. moroi dünyasında her vampir 4 elementten birini kullanabilmektedir ancak bunu barışçıl yollarla kullanmak doğru kabul edildiği için strigoi'ye karşı savunma amaçlı kullanılması bir tabudur. lissa ise hiçbir elemente yatkınlık göstermemiştir. herkes onun uzmanlaşamadığını sanırken onun gizli gücü spirittir. insanları ölümden döndürebilir, yaralarını iyileştirebilir, insanların davranışlarını kontrol edebilir ya da istediği şeyi görmelerini sağlayabilmektedir. ama bunun bir bedeli vardır: spirit kullanıcılarının akıllarını kaybetmemelerinin birkaç yolu vardır. lissa'nın durumunda birini ölümden döndürüp onunla bir bond'a sahip olmaktır. ki bu kişi de rose hathaway'den başkası değildir! 2 sene önce lissa'nın ailesi ile birlikte lissa'nın ailesinin ölümüne yol açan bir trafik kazası geçiren rose, lissa tarafından farkında olmadan geri getirilmiş ve shadow kissed olarak yarı ölüler dünyasına bağlı yarı lissa'ya bağlı olarak yaşamaya devam etmiştir. rose, lissa'nın düşüncelerini görebilir, hatta deneyimlerini kendininmişçesine hissedebilir. bunun yanında lissa'nın aklını kaçırmasına sebep olacak karanlığı kendine çekerek onun akıl sağlığını koruyabilir ve arkadaşını korumak adına bu hareket kendisi için ne kadar tehlikeli boyutlara ulaşsa da bunu yapmaktan vazgeçmez.

    --- yarı spoiler ---
  • --- spoiler ---

    seriyle ilgili ama gereksiz sayılabilecek bir bilgi olarak serinin ana karakteri rose hathaway'ın babası neredeyse tüm vampir dünyasında tanınan ve hatta korkulan, yapamayacağı ya da ulaşamayacağı herhangi bir kişi ya da şey olmayan ibrahim mazur adındaki bir türk moroi vampir'dir, yani ana karakter yarı türk'tür.

    --- spoiler ---
  • severek okuduğum fantastik kitapların film uyarlamalarını beğenmeyen biri olarak, kesin bu da kötüdür diye önyargı ile gittim fakat beğenerek çıktım filmden.
    hiç kitabı okumamış kişilerinde beğeneceğini düşündüğüm türden olmuş filmi.
    kitaba bağlı kalınmış, arada "what is hashtag" gibi günümüze atıflar da yapmışlar, hoş olmuş.

    kitapta dimitri the god diye bahsi geçen rus, süper yakışıklı, süper karizmatik, cool olması gereken dimitri, yüzü güzel olmasına rağmen vücudu olmamış, boyuna olması gereken genişlik enine gitmiş, daha iyi olmalıydı

    rose, biraz çocuksu olmuş ama izledikçe alışılıyor,

    lissa, daha güzel olabilirdi,

    christian ozera, cuk oturmuş çok beğendim

    diğer filmleri de arayı fazla uzatmadan çekilir umarım.
  • bazen uyumadan önce bir film açıp, duruma göre 15 - 30 dakika arasında uyuyorum.
    bunun için genellikle tercihim genellikle böyle liseli filmleri oluyor, filmi beğenip uyumamak için direnmeyeceğiniz kesin, minimum beyin aktivitesi gerektiriyor, ama uykudan önce bastırmak istediğim arkaplan sinyallerini ortadan kaldırmaya yetecek kadar da bir şeyler oluyor işte. işe yarar bir filmse 30 dakikadan 3-4 gece idare ediyor.
    bu yüzden bu tür filmlerin mümkün olduğu kadar çok çekilmesini destekliyorum.
    sabırsızlıkla beklediğim film.
  • credits'teki bela lugosi's dead cover'ıyla son şakasını yapan film.
  • kendini pataklamak isteyenleri engelleyenin olmadığı kitap serisi. ikinci fragmanı da yayınlandı bu arada.
  • az önce izleyebildiğim film. serinin tüm kitaplarını okumuş birisi olarak söyleyebilirim ki film olmamış, sırf meraktan izledim. filmde kitaba sadık kalınmış ama bi şeyler olmamış, eksik bir şeyler var gibi geldi bana. dimitri bana çok zorlama geldi yani adam oynarken fazla kasmış. rosa gelirsek bi tek onu beğendim diyebilirim.
  • valla yıllar yıllar önce lisede ergenlik döneminde okuduğum bir seriydi.bu yüzden filmi çıkınca gideyim dedim.benim lissa'm benim rose'um benim dimitri'm bu değil di hep farklı hayal etmiştim.bir tek favori karakterim christian role çok uymuş.kitabı okuyan lise sınıf arkadaşlarım dimitri adrian diye gezerken ben götü boklu lissa'ya aşık olan christian hastasıydım filmde de yine favorim o oldu da o çocuk o lissa'ya nasıl baktı hala anlamadım
  • harry potter'ın vampirlisidir.
  • bu arada kitaptaki ana kizimizin babasi turktur.
hesabın var mı? giriş yap