• ne zamandır kenarda duruyordu bu...
    efendim bir uçak yolculuğunda tanıştım bununla. baya 15-16 saatlik bir uçak yolculuğuna psikolojik olarak hiç bir zaman hazır olamam.
    o depresif haldeyken bari koltuk arkasındaki zımbırtıdan film izleyeyim dedim. sırayla filmlere baktım kimini izlemiştim, kimini merak ediyordum merak ettiğim bir kaç film aklımda kalsın biraz daha bakınayım derken buna rastgeldim.
    acayip karakteristik bir yüzü vardı fotoğraftaki ablanın.
    kadın güzel değil ama eski sevgilinin suratı gibi çıkmıyor akıldan. tuhaf.
    violeta parra diye bir şilili kadın ozanın hayatını anlatıyor.
    neyse efendim ben diğer filmleri sallayıp bunu izlemeye koyuldum.
    çok tatlı bir film. sızılı böyle. hani yara kabuğu iyileşmeye yüz tutar da koparınca böyle çok can yakmayan hafif kaşıntılı bir his olur ya.
    öyle bir his bırakıyor insanda. ki bence sinema bir his işidir. başka bir şey değil.
    filmin müzikleri violeta parra nın şarkılarından oluşuyor. muhteşem.
    öyle biliyormuş gibi yazdığıma bakmayın tanımaz etmezdim bu filme kadar. sağolsun tanıştırdı. violeta parra'yı oynayan francisca gavilán da çok iyi. hem sesiyle hem oyunuyla inanılmaz.
    filmin mekanları, müzikler ve oyunculukların doğallığı ile çok etkiledi beni bu film. şiddetle tavsiye ederim.
  • izlenebilecek, güzel bir film olmasına rağmen violeta parra'nın etkileyici birçok yanını iyi yansıtamadığına inanıyorum filmin. sadece şili için değil, devrim için bu kadar önemli olan bir sesin yeterince vurgulanamadığını düşünüyorum. böyle bir kadının devrimci kimliği daha önde tutulmalıydı filmde, atlanan nokta bu. "film güzel mi?" derseniz evet derim ama tatmin edici değil.

    (bkz: run run se fue pa'l norte)
  • "uyuyor mu?
    hayır, öldü"
    hüznün şarkısını söyleyen violetta parra ölümsüzlüğe giden yolu da gösteriyor...
  • gecenin 4'ünde uyku tutmayınca "izlerken uyuyakalayım bari" diye açtığım, sabahın 7'sinde kendimi ekrana bakarken buldurup ayarı vermiş filmdir.
hesabın var mı? giriş yap