• listedeki grupların çeyreğinin bile yetip artacağı, yine harika bir listeye sahip wacken festivali. tabi her sene olduğu gibi yine gidilemeyecek, yaz sonunda internetten harıl harıl konser videoları aranacaktır..

    (bkz: ah ulan)
  • yeniden mikael akerfeldtli kadrosuyla bloodbath, tekrar bir araya gelen, festivale kadar yeni albümü çıkacak olan, doom'un yaratıcıları candlemass, viking metalin en sağlam gruplarından ve festivalin olay yaratacak gruplarından biri olacağına inandığım ensiferum, folk/black tarzının öncülerindedn finntroll, tekrar bir araya gelen death metal efsanesi gorefest, yeni çıkacak albümüyle obituary, final konserlerinden birini verecek olan sentenced gibi gruplar ile kalitesinin gayet sağlam olacağını düşündüğüm festival.. ayrıca büyük grupları daha fazla sergilemenin gereği olmadığını düşünen ve gelecek vaadeden bir sürü yetenekli gruba "büyük" olma fırsatı sunan festival..
  • 72 € (artı bir takım vergi neyin) fiyatına kamp ücretinin de dahil olduğu festival. sweden rock festival bunun yanında biraz tuzlu kaçıyor sanırsam. hatta sandım bile. üstelik havuza girmeye bile hak kazanılıyor bu fiyata. bir de şu ifade var ki dadından yenmiyor: "no limitations of drinks and food on the campingground"
  • bir takım yeni eklemelerle (örneğin machine head) listeye bir haller olmuştur. üstelik very special surprise act haklarını da hala festivalin ilk gününe kadar saklı tutmaktalar diyelim ve paste edelim olayı aşağıya:

    accept
    apocalyptica
    axel rudi pell
    bloodbath
    candlemass
    cataract
    contradiction
    corvus corax
    count raven
    dissection
    doomfoxx
    dragonforce
    edguy
    eisregen
    endhammer
    endstille
    ensiferum
    equilibrium
    finntroll
    goddess of desire
    gorefest
    hammerfall
    hanoi rocks
    hard time
    hatesphere
    holy moses
    illdisposed
    kreator
    machine head
    machine men
    mambo kurt
    marduk (rock the nations'ın hesabını soracağım kendilerine!!)
    marky ramone
    mercenary
    metal church
    metalium
    mob rules
    morgana lefay
    mucc
    naglfar
    nightwish
    noise forest
    obituary
    oomph!
    overkill
    panic cell
    potentia animi
    primordial
    reckless tide
    regicide
    saeko (psycho ?)
    samael
    sentenced
    sonata arctica
    suffocation
    suidakra
    teräsbetoni (hmm terasa beton dökmüş bunnar)
    torfrock
    tristania
    turisas
    vanguard
    w:o:a firefighters
    within temptation
    zyklon
  • very special surprise act grubu stratovariustur, ikinci günün ortaligi ayaga kaldiran grubu ise tahmin edilebilecegi üzere wackena ilk kez katilan machine headtir.sahneden inmeden önce oldukca sürpriz bir sekilde yaptiklari creeping death, territory ve the trooper coverlariyla kitleleri galeyana getirmislerdir.
  • “bu aslında garip birşey, ama sahip olunan güzel şeyler, geçirilen güzel günler hemen anlatılır biter, dinlemesi pek keyifli olmaz; ancak rahatsız edici soluk kesici ve tüyler ürpertici şeyler güzel öykülere dönüşür ve her zaman anlatılıp durur...” j.r.r. tolkien, hobbit, 2000 baskısı altıkırkbeş yayınları , sayfa 68.

    herhangi bir grup için değil atmosferi yaşamak için gittiğimi gözönüne alırsak, birçok yönden muhteşem bir festivaldi. bu yüzden, yukarıdaki tolkien alıntısı doğru bir önermeyse eğer, anlatacaklarım çok kişiye ilginç gelmeyebilir. daha önce söylediğim gibi: bir nevi hacı olmak (bkz: #7988754). tahmini bir sayıyla 60.000 kişinin izlediği bu festivalin daha önceki senelere göre sönük geçtiğini söyleyenler de oldu.

    organizasyon hakkında söylenebilecek az şey var. 16 senedir bu işi yaptıklarından kendilerini aşmışlar. soru sorduğum her görevli olanca sempatikliğiyle ve yardım severliğiyle bana yol gösterdi. özellikle rock republic öncesi ve sonrası söylenenleri yazılanları düşünürsek, bizimkilerin daha kaç fırın ekmek yemeleri gerektiği ortaya çıkar. örneğin rock republicteki tuvaletlerin (hatta (bkz: rock republic tuvaletleri)) aldığı tepki haklı gibi görünse de, o tip tuvaletlerin festival tuvaleti olduğu ve wacken’da da bulunabileceğini görmüş oldum. ancak, iki uygulama arasında bir fark vardı. wacken’da isteyenin biraz kuyruk bekleme zahmetine katlanarak girebileceği eli yüzü düzgün hatırı sayılır sayıda tuvaleti vardı. rock republicte ise aynı nitelikte 3 (üç) adet tuvalet içerideki roman ablanın temizleme, tıkanıklıkları açma ve gelenlere fırça atma hızına bağımlı olarak önünde fenalık geçirme, altına kaçırma ya da hepten vazgeçme arasında gidip gelen alternatifleri vardı önümüzde. tabii duş ve sıcak su varlığından söz etmeden geçmemek gerekir. bizimkiler sitelerinde anons ettikleri halde duş sağlayamamışlardı. burada ise kiralık kasa uygulaması bile vardı. festival boyunca yanında taşımak isteneyeceğin değerli eşyanı, paranı kasalara koyabiliyordun cüzi euro karşılığında. bir de ikide bir kopan laylon bileklikler yerine kumaştan ve sağlam bileklikler kullanılması olumlu bir taraftı. kendisini kıyıp da hala bileğimden çıkarabilmiş değilim.

    içeriye yiyecek – içecek alınması konusunu bizim grup abartmıştı diyebilirim. snakenet metal radio (http://www.snakenet.com/ – server sorunu nedeniyle bu sıralar yayın yapamıyorlar) bir süredir dinlediğim ve forumlarına dahil olduğum bir gruptu. adamlar festival öncesi gruplar için rezervasyon yaptırma fasilitesinden faydalanacaklarını ve isteyenin isim yazdırabileceğini belirtmişti. böylece katıldığım bu adamlar, jeneratöründen buzdolabına herşeylerini getirdiklerinden günün her saatinde yiyecek birşeyler ve neredeyse sınırsız soğuk bira/ve bir takım ucubik içkiler bulunabiliyordu. otomobille gelenleri bagajına doldurduklarıyla gerçekleşen bu zenginlikten faydalanırken cömertliklerinden oldukça mahçup oldum doğrusu. bense yanımda bir adet tadımlık 70’lik ile gitmiş ve ilk gece herkese içirip bitirmiştim bile. öte yandan, “ulan ben o kadar uzaktan hem de uçakla geldim, ne getirseydim yani” diyerek teselli buldum bir nevi.

    anmak gerekan bir detay ise wacken çamuru idi. festival boyunca vıcık vıcık bir çamura bata çıka konser alanı çadır alanı arasında mekik dokuduk. ayakkabını tabanını ne zaman bırakacağım bakalım merakıyla geçti diyebilirim bu yürüdüğüm süreler. neyse ki bırakmadan döndük. yağmur çok acımasızdı. son 5 senedir sürekli katılanların verdiği beyanata göre ilk kez bu kadar yağıyordu. neyse ki çadırımın su geçirmemesini sağladım (yine snakenet sayesine) ve gece basan sağanakların sesini romantik romantik dinlemeyi tercih ettim.

    evet gruplar değil mi?... neredeyse en önden izlediğim nightwish benim için bir hayal kırıklığı idi. kadının sesini duymaya katlanamadığımı anladım. tristania’nı ise aynı kategoride çok daha başarılı olduğuna karar verdim. şaşırtan diğer bir grup accept oldu. udo ile uzun bir aradan sonra bir araya geldikleri ilk konser olması açısından önem taşısa da , bir çok kişinin ortak görüşü udo’nu artık emekli olması yönünde idi.

    festivalin çılgın atan gruplarından biri finntrol, küçük stage’lerden birine konmuştu. millet bu haksızlığa isyan eder gibi o küçük alanı tıklım tıklım doldurdu ve neredeyse alt alta, üst üste izledi konserlerini. gerçekten gaza getirici bir grup olan bu folk metal grubunu kutlamamak elde değil.

    bloodbathin en baba gruplardan olduğunu ve çok başarılı bir performans sergilediğini söylemeliyim. banyolarını biraz önce yapmışlar ancak durulanmadan ve kurulanmadan sahneye çıkmışlar izlenimi verecek bir şekilde yüzleri kana bulanmış göründüklerinde, “hıh tamam” dedim “poser bir grup daha...” bir süre izleyip paralel olarak diğer sahnelerden birinde yer alan ve bana daha önceden tavsiye edilmiş bilmem hangi bir gruba (ensiferum) doğru yönelmeyi planlamışken konserleri bittiğinde orada donup kalmış olduğumu farkettim. ve yenmek istediğime karar verdim (bkz: eaten)

    “...desecrate me
    tear me limb from limb
    eviscerate me
    chew me to death...”

    neyse ki bu isteğim uzun sürmedi ve eve tek parça olarak dönmeyi başardım.

    sevgili radiheadbanger’ın isteği ile sonata arctica’ya ayrı bir önem verdim. kendileri true metal sahnesinde boy gösterdiler ve ortamı sıkı salladılar.
    bu arada unutmadan belirtmeliyim ki true metal stage iki adet jimmy jib ile şereflendirilmişken black metal stage’de bir adet bulunuyordu. bunun bir haksızlık olduğunu düşünerek black metal stage gruplarına ayrıcalık tanıdım kendimce.

    en coşturucu gruplar arasında morgana le fay’ı saymadan geçemeyecim. ayrıca beni benden alan bir detay da, amcamların istanbul marka zil kullanıyor olmalarıydı.

    illdisposed black metal sahnesinde yer aldı, black metal yaptı netekim. ancak almanca konuşarak beni gıcık ettiğinden kendisine olmamış otur üç diyoruz. şarkılarını britanyanın köpeği modunda söyleyebilirken araya katacağı iki kelimelik diyaloğu sadece vatandaşlarıyla ve almanca bilebilen birkaç kişiye daha yapması beni rahatsız etti.

    candlemass gitarcısının gitarına yazılı sloganla (stay hard) birini kulaklarını çınlatmama vesile oldu (sert kalın by güven erkin erkal)

    oomph! beyaz kelebekler kıyafetinde çıkarak bana nostalji yaşattı. tabii benden başka kimse beyaz kelebekleri bilmediği için başka kimseye yaşatmadı. efendi efendi müziklerini yaptılar.

    bu arada headbangers ballroom denilen kapalı sahnede çıkan alman grup sinners bleed, yüksek volumlü kafa patlatan parçalar çaldığından mekana girmemle çıkmam bir oldu. çamurun izin verdiğince koşarak uzaklaştım oaradan. bu nedenle kendilerinin müziği hakkında yorum yapamayacağım.

    belirtildiği gibi “special surprise act” olarak stratovarius çıktı. marduk ise bana bir kiss tadı yaşatan negatif panda makyajı yaparak çıktığı sahneyi başarısıyla tutuşturdu diyebilirim. black stage’in en başarılı gruplarında olan marduk’un türkiye’deki fanlarının rock the nations keleğine neden bu kadar bozulduklarını anlayabiliyorum. ancak kendilerinin kulaklarını çektim, buradaki fanatiklerin hakkını aradım ve “en kısa zamanda türkiye’ye geleceğiz abi, söz” dediler.

    sentenced daha önceki performanslarını beğenmiş biri olarak merakla beklediğim gruplardandı. adamlar sahneye çıkar çıkmaz zaten az çamur ve ıslaklık varmış gibi bir sağanak patladı, ona rağmen cefakar metal izleyicisi yerinden bile kıpordamadı ve üstadları izledik. kreator deseniz yine çok sıkıydı.

    belirmeliyim ki, festival sırasında 1 (bir) litrelik bira bardakları da kullanılıyordu. biradan pek hazetmeyen bendeniz mevcut bira potansiyellerini imha edebilmek için bu bardaklara başvurdum. bunun neticesinde çadırıma dönerek sızmak suretiyle kimi grupları kaçırdığımı buradan itiraf etmek istiyorum.

    son gün olanca alkol yüküme karşın azmedip gece 2'lerde ayakta kalarak izlediğim goddess of desire ise ortalığı bir anca iç çamaşırlı hatunlara boğdu. bir "öğretmenden nefret etme ve onu seks kölesi yapma" parodisine dönüşen parçanın ardından kendilerini festivalin en kötü grubu ilan edip oradan sessizce tüyüp çadırıma yöneldim. ertesi gün yağmurun yağmadığı bir zaman kollayıp çadır toplayacaktım zira.

    bu naçizane – ve müzik konulu derin açıklamalar bekleyen sevgili yazarları ve okurları tatmin etmeyeceğini bildiğim- entrymi yine tolkien’den bir sözle bitirmek istiyorum. oradaydık ve şimdi buradayız... artık önümüzdeki festivallere bakıyoruz.

    tembel muhabir abebe bikila wacken’den 15 gün gecikmiş olarak –ve unuttuklarım vardır elbette diyerek - bildirdi. üstelik wacken’dan değil istanbul’dan bildirdi. bu ne rezalet...

    (edit: muhabirimiz yememiş içmemiş ve gelecek sene wacken open air 2006 için konfirmasyon veren gruplar arasında children of bodom olduğunu öğrenmiştir.)
  • binlerce kilometre uzaktaki ve binlerce değişik yerden gelen kişinin bir araya geldiği ve trilyonlarca farklı çadır yeri kombinasyonlarının hüküm sürdüğü bu festival, bünyesinde çok acaip bir rastlantıya tanık olmuştur fikrimce. benim snakenet radyosu tayfasının rezerve etmiş olduğu kamp alanımızın kapı komşusu finlandiyalılar grubunda -iki çadır ötemde- helsinki'de yaşayan ve okuyan bir türk bulunması yeterince garip bir rastlantı değildir elbet. ancak kendisiyle 2 günün muhabbeti sonucunda ikimizin de sözlük yazarı olduğu, bunun da arkasından aslında benim ona bir mesaj atıp wacken biletleri hakkında soru sormuşluğumun ortaya çıkışı vardır ki bu acaiptir işte. kendisiyle bol bol içip geyik yaptık. nt christ'a sevgilerimi sunuyorum buradan efenim.
hesabın var mı? giriş yap