• ufak can sıkıcı bir ayrinti filmden, belki de tek can sıkıcı olanı: bir yerde karakterlerden biri normal insanin şempanzelere nietzsche, plato gibi düşünürlere olduğundan daha yakın olduğundan bahsediyor. film boydan boya felsefi referanslarla (bir çoğu işin nietzsche tarafına düşen) dolu olmasa bu ayrıntı göze batmaz tabii, sonucta plato ve nietszche zeka seviyesi olarak benzer bulunabilir. fakat plato dünyayi mağara olarak gördüğü ölçüde özgürleşmeyi dünya-dışı ögelere birakmakta iken-bunu da saçma sapan biçimde filozof-krallarin yol göstericiliğine bağlarken, nietszche tam tersi bu dünya içindeki yaratıcı potansiyelimize-öyle filozoflara falan ihtiyac duymadan herkesin kullanabileceği bir potansiyel bu- odaklanir. aynen waking life’in temelindeki varoluşçu felsefede anlatildiği gibi. o yüzden bu iki ismi birlikte duymak bünyede sıkıntı yaratmaktadır.
  • dinç bir kafayla ve zihinle izlenmesinde fayda vardır.
    izlediğim en başarılı bağımsız filmlerden kesinlikle.
    insanı düşünmeye, öğrenmeye, sorgulamaya, fark etmeye yönlendiriyor.
    ayrıca animasyon tekniğini de çok beğendim. sizi etkisi altına alıyor, monologları çok daha dikkatli dinlememi sağladı.
    ancak her ne olursa olsun 1-2-3 defalarca izlenmesi gerekmekte. her seferinde yeni yeni şeyler fark edeceğiniz kesin. çok fazla şey anlatılıyor çünkü. arada durup hazmetmek lazım.
    sanırım monologları tek tek ele alıp, detaylı izlemek daha iyi olur.
    bu zamanlardaki filmlerin birçoğu duygularımıza hitap ediyor. üzüyor, duygulandırıyor, heyecanlandırıyor, korkutuyor ancak bu onlardan daha farklı. bizi düşünmeye, beynimizi kullanmaya yöneltiyor. en çok da bu yönünü sevdim.
  • bir film izledim hayatım değişti dedirtebilecek bir elin parmaklarını geçmeyecek filmlerden biri.

    bir sabah, uyandım böyle, televizyonda abuk subuk, çizgi film desem değil, film demeye dilim varmadı, bir şeyler dönüyor. yarı açık gözle baktım neymiş diye, aman allah kalkamadım başından. ama çoğunu kaçırmıştım tabi. (veren kanal digiturk moviemax gibi bişeydi sanırım)

    hiçbir yerde orjinalini bulamadığım için korsan indirmeye çalışmıştım, bundan 4-5 yıl önce, o zamanlar ne torrent var, ne rapidshare bilirim ben. (ya hatta yazmayı unutmuşum, ben filmin adını bile bilmiyordum, daha doğrusu o izleyişimden sonra unutmuştum da. işte bu tekniğin adınırotoscoping falan araştırmıştım da sonra filmin adına ancak ulaşabilmiştim.) limewire vardı, onda da paylaşan yoktu, hakikaten ender bir eser çünkü. bayram günüydü, flashget'e ekledim rapid linklerini, bayram boyunca indirmiş, allahım izleyince nasıl mutlu olmuştum.

    ara ara da hala açıp izlerim, en olmadı dinlerim.
  • waking life zaman geçtikçe değerine değer katan bir film… hem görsel hem de işitsel anlamda seyircisine çok sık rastlamadığı türden bir deneyim sunarken, bilinçlenme arzusunu dile getirmekten çekinmeyen iyi bir örnek...
    "uzun, sıkı bir çalışma günü. sonunda evine gidersin yatarsın, gözlerini yumarsın. ve birden
    kalkar ve farkına varırsın ki... o gün boyu çalışma sadece bir rüyaymış. içine uyandığın
    hayatı asgari ücrete satmak yeterince kötüyken, şimdi bir de rüyalarını bedavaya alırlar."
    http://www.imdb.com/title/tt0243017/
  • tek tek diyaloglara da aklınızı kaybedebilirsiniz, görsel güzelliğe de. ama çoğunluk gibi ben de zihin, gerçek, hayal üçlemindeki girdaplara ışığı açıp kapatışlara takıldım. farklı bir boyuttan, mükemmel bir film.
  • filmdeki her cümleyi hakkını vererek düşünüp özümseyebilmek için ya birden fazla kere filmi izlersiniz ya da daha güzeli senaryosunu bulur, okur da okur sonra yine filmi izlersiniz.
  • ''bir düşten bir başka düşe uyanırız..'' - ralph waldo emerson
  • --- spoiler ---

    sırf " i dont wanna be an ant " kısmı için seyretmeye değer olan film.

    --- spoiler ---
  • favori yönetmenlerimden richard linklater'ın maalesef izleyemediğim filmi. hem çok göz yoruyor, hem de motion sickness'tan mustaripseniz, araba falan tutuyorsa acayip mideniz bulanıyor. bu tarz animasyonlar, handycam'le çekilmiş ya da handycam'le çekilmiş süsü verilmiş filmler artık azalarak bitsin.
  • "ben karınca olmak istemiyorum" diyen kızın olduğu metro sahnesinde zorlama olmayan bir eleştiri saklayan film. yıllar içinde yeterince aşina olduğumuzdan toplum ile sıkıntılı toplum parçalarının tiradlarına; kopukluğumuzu, iletişimsizliğimizi, insandan uzaklaşmışlığımızı metaforların içinde karakterlerin üzerinden kendi yüzümüze vurduk ve oturup tek başımıza izledik yine, o tek başına olmak istemeyenin dramını.

    aslında çelişki anlatıcının insan doğasını yanlış yorumlamasından değil, insanların doğasına uygun hareket etmemesinden kaynaklanıyor bir nevi. çünkü düşününce insandan daha fazla kendini bir diğerinden soyutlayan, sonra da otomatikleşmiş yalnızlığından diğer insanların kendini soyutlamasını sorumlu tutan başka bir varlık daha yok.

    velhasıl, waking life güzel film. algılarınızı dört açıp da izleyin.
hesabın var mı? giriş yap