• aşkın ahlak sınırlarını zorlayışını inceleyen etkileyici bir film.

    --- spoiler ---

    rebecca, thomas büyüdükçe sessizleşiyor çünkü klon her geçen gün biraz daha kaybettiği sevdiğine benziyor. thomas'ın geçmişten habersiz yaşamaya devam etmesi, duyguları giderek karmaşıklaşan rebecca'yı iyice içine kapanık hale getiriyor. öyle sahneler oluyor ki karakterler konuşsa siz de en az onlar kadar rahatlayacaksınız. fakat konuşulacak mevzu öyle hazmı kolay olmadığı için kelimeler yerini hareketlere bırakıyor.

    nemrut rebecca ancak thomas'la beraber olup yarım kalmış aşkını tamamladıktan sonra gülümseyebiliyor. aralarındaki çarpık bağsa bu ilişkinin devam etmesini engelleyip karakterleri yollarını ayırmaya zorluyor. zaten karakterlerin bu ilişkiyi devam ettirmeye ihtiyacı yok. thomas gerçeği öğrenerek özgür kılınıyor ve geçmişteki hayatı bırakıp kendi hayatını yaşamak üzere yola koyuluyor. rebecca'ysa thomas'ın ölümündeki sorumluluğundan klona yaşama fırsatı yaratarak kurtuluyor ve ışığını açıp hayatına devam ediyor.

    --- spoiler ---
  • küçük bir sahil kasabasında geçen öyküsü ve sadelikten yıkılan anlatımıyla (ki bu saydıklarım aslında benim için filmi mükemmel kılan detaylar) konusu gereği bu filmi şiddetle tavsiye etmek durumundayım. insan klonlamanın etiğini, duygusal yanlarını, annelik kavramını da ele alarak böyle seyirciyi tokatlaya tokatlaya işliyor. hem de büyük bir sessizlik, dinginlik içerisinde. minimum diyalog, bol manzara, yağmur, okyanus. bu kadar ağır bir konunun, böyle durağan bir anlatımla bu kadar akıcı izlenebilmesi sürpriz. sevmeyebilirsiniz filmi tabi, ama eva green'in oyunculuğu için bile izlemeye değer. hiç konuşmadan, hareket bile etmeden, sadece bakışlarıyla bile bugün star geçinen bir çok oyuncudan çok daha iyi oynuyor.
  • dün akşam digitürk iq'da izledim, filmi çok beğenmeme rağmen eksik kalan bir şeyler olduğunu düşündüm. hatta sonunda sevişselerdi daha vurucu olabilirdi diye geçirdim içimden. bugün yorumları okuyup da filmin o kısmının digitürk tarafından kesildiğini anladığım an gerçekten çok kızdım bu saygısızlığa. muhtelemen digiturk film için kilit noktası olan bu sevişme sahnesine ensest mantığı ile yaklaşıp kendi kafasına göre filmden çıkarma hakkını görmüş kendisinde- çünkü yayınlanan diğer filmlerde sevişme sahneleri kesilmiyor-. film resmen anlamını, bütünlüğünü yitirmiş bu yüzden..digiturkte izleyenler varsa filmin son sahnesini internetten ayrıca izlemelerini tavsiye ederim..
  • benim bu filmle derdim var arkadaş.

    sabah 05:00 civarları izledim bu filmi.
    izleme sebebim de, sözlükteki alman filmleriyle ilgili anketimsi bi başlıkta bu filme bakınız verilmesi.
    hiç bi ön okuma yapmadan indirip izledim filmi.

    derdim ne bu filmle? çok sevdim, derdim bu.

    hem alman sineması'na olan pozitif önyargım
    hem en sevdiğim filmin blade runner olması
    hem filmin müziklerinin yaratılan atmosfere uyumu
    hem yönetmenin atmosferde yarattığı görsel kusursuzluk
    hem mükemmel eva green performansı
    hem bi bilimkurgu filmine yaraşan mantıksal tutarlılık
    hem...
    hem...
    hem...

    avrupa sineması inatla ve ısrarla düşük bütçeli bilimkurgu filmleri kazandırmalı dünyaya.
    düşük bütçeli ve steril bilimkurgu filmlerindeki yaratıcılığa ağzı laf yapan birileri dikkat çeksin artık.

    biopunk dedik ama filmin içeriğindeki duygusallık bir kısım bilimkurgu filmlerindeki o suni duygusallığa hiç benzemiyor.
    anlayanın ve/veya hak verenin içine oturan büyük bi aşk var.
    ''ya benimsin ya toprağın'' mottolu arabesk aşklar, yanında halt yesin bu aşkın.
    toprak da yetmiyor rebecca'ya, yeniden can veriyor aşık olduğu silüete.

    --- spoiler ---

    yukarıdaki entryde vurucu bi tespit yapılmış: rebecca'nın kızlık zarından çıkan kandan bahsedilerek.
    evet işte o kan, her ne kadar ahlaki bi mana taşımasa da, bu aşkın kanıtı.
    çünkü kimseyle beraber olamayıp tommy'yi beklediğini tam olarak onunla anlayabiliyoruz.

    --- spoiler ---

    düşük bütçe demişken: isviçre yapımı cargo adlı bi film var.
    hem onu hem de bunu izlemiş bi sinefil varsa aranızda, bu gibi avrupa yapımı film tavsiyelerine açık olduğumu belirteyim.

    bu arada womb da tıpkı fargo gibi bi akvaryum filmi.
    akvaryumun içindeki hayalci balık yapıyor insanı film bitene kadar.

    9.5/10
  • ensest hakkında bu kadar tepkili olmama ve buna en ufak ima yapan bir filmi, hatta bir sahneyi bile asla izlemeyecek olmama rağmen, beğendiğime şaşırdığım film.

    --- spoiler ---

    kimse bahsetmemiş ama son sahnede ilişkiye girerken rebeccanın elinde ve tommy'nin pantalonunda gördüğümüz kan herhalde rebeccanın kızlık zarıyla ilgili durumundandı. işte bütün sahnelerden çok bu etkiledi beni. sadece bu anı yaşamak için mi bunları yapmıştı, baştan beri bunu mu planlamıştı yoksa sadece ilk aşkını tekrar canlı görmek için miydi, duygularını nasıl engel olamadı, bu duyguları yaşarken annelik içgüdüleriyle nasıl başa çıkabildi?

    --- spoiler ---

    işte bu yüzden çok çok karmaşık ve insanı alt üst eden bir film. bilmiyorum ben bile beğendiysem izlenmeli diye düşünüyorum, en azından kusursuz eva green oyunculuğu için.

    ayrıca nuri bilge ceylan filmlerine dayanamayan biri olarak söylüyorum ki kıyaslanamaz bile, filmin yalınlığı ve gri havası filmi aklımıza kazıyan en önemli özelliği idi.
  • gözümü kırpmadan izlediğim filmlerden bir tanesi.hani filmden çok da anlayan bir insan değilim ama bu filmin bir dehadan çıktığını söyleyebilirim.filmde görsel ve işitsel olarak algılayabildiğiniz her şey sade ve huzur verici. buna karşın konusu ve işleyiş biçimi gerçekten insanın huzurunu kaçırıyor.aslında etkileyen kısmıda bu.bir pazar günü evimde oturuyim aman keyifli bir film izliyim diyorsanız bu film size göre değil benden söylemesi. ama mutlaka izlenmesi gereken de bir film. içine alıp bırakmıycak cast kısmında oyuncuların ismi geçmeye başlayınca anlayacaksınız bittiğini diyorum.o kadar film izledim ve izlediğim filmlerle kıyaslayınca müzikleriyle diyaloglarıyla şatafatlı ama boş filmler var. işte o boş filmlerden sonra çok iyi gelecek bu film eminim.
  • eva green'in nicole kidman soğukluğuyla demet evgar samimiyetini harmanladığı,aynı zamanda the dreamers ile başladığı sinema kariyerinde "etik nedir?" konusunun bir başka alt başlığını işlediği klon ek paketli,çağımızın sultan gelin'i.
  • --- spoiler ---

    benim anladığım kadarıyla filmin başı ve sonundaki an aynı andır. yani eva green'in karakteri sevdiği adamın klonunu doğurur, onu biraz oğlu biraz sevgilisi gibi büyütür, ardından gerçekler ortaya çıktığında olabilecek en acıklı durumda sevişirler.

    bu noktada kadının istediği, asla birlikte olamadığı tommy ile sonunda birlikte olmaktır.

    filmin başında bahsedilen hediye klon değil, onun çocuğudur yani.

    kalp kırıcı ve etkileyici bir hikaye.

    --- spoiler ---

    ayrıca eva green'in yanında, 11. doctor da güzel bir performans sergilemiş.
  • bir benedek fliegauf filmi.
    etkileyici, rahatsız edici, düşündürücü, yumuşak çekimlere ve görüntülere sahip sert bir film.
  • ahlakı, neyin doğru neyin yanlış olduğunu sorgulatan film.

    --- spoiler ---

    önce doğur, sonra öp beni

    --- spoiler ---

    --- spoiler ---

    aşık olan ve onu kimseyleyle paylaşmak istemeyecek kadar bencil bir kadın. ona bütün kadınsal duygularla sevmek adına, başka birisinle aynı yatağa girmesine göz yumacak kadar da fedakar. yalnız anladığım rebecca'nın tommy'ye kopya olduğunu söylememekte ısrarı varlığının yettiğini, aslında başka bir beklentisinin olmadığı şeklinde yorumlanabilir.

    kafalarda oldukça soru işaretleri barındırandır.

    mesela;

    1- tommy'nin rebecca'ya tutumu işte onu aşırıya kaçacak biçimde öpmesi daha önceki yaşamından benliğinden kalan bir iz midir? neticede ruh kopyalanamaz, sadece bedenen bir benzerlik mevcut olduğuna göre.

    2- neden rebecca bencillik yapıyor, tommy ile yarım kalan aşkını yaşamak için onu kopyaladıysa, neden taşıyıcı anne bulmadı?
    tommy'nin ailesi sadece rebecca'nın onu doğurmasına izin verdi tezi beni pek tatmin etmiyor açıkçası.

    3- tommy biyolojik annesini gerçekten tanıdı mı, yoksa sırf rebecca'ya blöf için mi, '' o'nu tanıyorum anne'' dedi?

    4- bunların hepsi bir çelişki midir?

    bunların ötesinde, rebecca'nın tommy'yi sezeryan ile doğurması biraz garibime gitmişti, o kadar seviyor madem neden acısına katlanmıyor diye düşünmüştüm, ama biraz sabretseymişim gerçeği öğrenecekmişim.

    hala bakire olduğunu öğrenmemle, ağzımı gerçekten açık bıraktı.

    vay be, aşka gel.
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap