• eskiden, yani biraz küçükken bunun içindeki en acı cümlenin ''bir boşluk ki nasıl insanla dolsun'' olduğunu zannederdim.
    biraz büyüdüm.
    yalnızlığı mı anladım ne oldu bir şey oldu.
    şimdi en acısı ''fırlatırdım bir taş gücüm olsaydı, yıkmaya yalnızlığın duvarını'' cümlesi oldu.
    yaş geçiye evet.
    can acıye.
  • kazım koyuncu'nun dünyada bir yerdeyim albümünün sözleri bora ebeoğlu, müziği tarık sezer'e ait olan ikinci parçası.

    ne uzanan biri kaldı elime
    ne de erişilemez yogun yüreğime
    bir boşluk ki nasıl insanla dolsun
    bilmiyorum var mı daha acısı

    yalnızlığı anla, yalnızlığı anla...

    bir bahçıvan çiçeklerinden yoksun
    bir ırmak akamıyor kuru kuru kaynağı
    fırlatırdım bir taş gücüm olsaydı
    yıkmaya yalnızlığın duvarını

    yalnızlığı anla, yalnızlığı anla...

    hep böyle mi varla yokun savaşı
    ya kazanan yoklar onlar hep böyle mi
    bir boşluk ki nasıl insanla dolsun
    bilmiyorum var mı daha acısı

    yalnızlığı anla, yalnızlığı anla...
  • özellikle kazım koyuncu nun o güzel, ahenkli dilinden dinlenildiğinde yalnızlığın milli marşı gibi duran hoş şarkı...hani sanki gece olmuş, ıssız bir ormanın içinde bir kamp kurulmuş, eksiksiz bir ateş yakılmış da, subcommandante sol yanınıza oturmuş hep beraber bu şarkıyı söylüyormuşsunuz gibi...topluca yanlızlığın duvarını yıkmak için...yukarılarda amazon kuşları, ur kekliği ya da bir kızılgerdan çığlık çığlığayken..memleket, ülke ve insan dinlemezken, farketmezken...
  • bir ses nüfuz ediyor bütün hücrelerime;
    "bir boşluk ki nasıl insanla dolsun..."
    doluyor işte; tercih ettiğin bu yolda; ki zaten yanılgılardan uzakta; varoluşu kanıtlayan tek yolda "birilerinin" daha yürüdüğünü kavrıyorsun.
    çoktan kanıksadığın o duygu; tedirgin edici ama alışılmış; bu şarkıyı duyduğun anda "tek"leştiriyor seni; dağınık , bölük pörçük bütün hisler yok oluyor;
    tek bir fikir yer ediyor zihinde. bütünlüğün getirdiği o huzurla; yorgunca bakıyorsun uzaklara; bir ömür bu duyguyla birliktesin artık; hiçbir şeyi değiştiremeyeceksin.mutlu anların olacak; belki suçlulukla; gizli saklı düşlerde sırıtacaksın unutmuşçuluk oynayarak; ama bu şarkı da takip edecek seni, varoluşun gerçekliği de.
    mutlak çaresizliğine düştüğün o anda; askıda yaşamaya başladığın noktada.
    birilerinin olup olmaması, gitmeleri, gelmeleri, konuşmaları; bütün o kaotik ilişkileri önemini yitiriveriyor.
    bir taşı fırlatmayı başarabilsen; belki de sona erdireceksin bu işkenceyi, çeperlerden kurtulacaksın.
    ama o taş hiç olmadı.
    olmayışını kabullenemezsin fakat; kendi güçsüzlüğüne verirsin.
    kendine yanarsın, hafifçe kıvrılır dudakların; "biliyor" olmanın verdiği huzurla.
    biliyorsun; ötesi olmayacak, dahası, güzeli, aydınlığı olmayacak.
    ve bu şarkıyı fısıldayan da biliyor; tıpkı senin bildiğin gibi.
    o yüzden her daim anlamlı kalabilecek bir melodi oluveriyor.
    azıcık anlamlardan "bir"i.
    ve daha da fazlası için; uykuyla uyanıklık arasında geçirilen o kıymetli zamanları dolu dolu hissetmek için;
    (bkz: dünyada bir yerdeyim)
  • gecenin bu saatinde yalnızken dinleyince... bir taraftan rüzgar eser, öbür taraftan yağmur belki. cam açık, rüzgar dedim ya, perde burnuma kadar girecek neredeyse. 7 yıl önceydi, bugünlerdeydi. ölmüştü, arkasından yürümüştük. ölmüştü dediysem, anla.

    http://www.youtube.com/watch?v=0uzwuu20i_m
  • "fırlatırdım bir taş gücüm olsaydı
    yıkmaya yalnızlığın duvarını"

    dizeleriyle insanı bitiren, kazım koyuncu'nun sesine didou nana yla birlikte en çok yakışan 2 şarkıdan biridir nazarımda. bi kere dinlendiniz mi durduramazsınız kendinizi. bağımlılık yapma ihtimali yüksektir.
  • "bir boşluk ki nasıl insanla dolsun"

    için yalnızlıkla dolmuşsa tıka basa başka kimseye yer kalmamıştır orada.. sen kendi içinde sindirmişdindir yalnızlığı, kabullenmişsindir o dört odada yalnız kalanacağı..kimse bilmez ki böylesi yalnızlık, o kıyısız boşluk hissi kendine ait sana ait senin parçan haline gelmiştir evvelden beri..ne bir ten, ne bir dokunuş ne de özünden öte bir kaç güzel söz...dışarısı günlük güneşlik bahar havası olsa da senin üşüyen parmaklarının arasında bir dirhem tütün ile içkaraltını delen dumanı üflersin yine kendi içindeki sonsuz boşluğa.. için dapdar, gözlerinden yine sana süzülen bir kaç damla yaş..ister bir göl kenarı ister kıyısız bir denizde elindeki o bir kaç taşı fırlatsan da yıkılmayacak kadar sert bir duvardır yalnızlık..böyledir bu şarkı böyle hissettirir kimine..ağlatır belki...yine kendini kendi yalnızlığına denk düşürür
  • biraz ihtilal biraz da bir lir gibi ezgili şarkıdır.
  • evde alkol varsa dumura çeviren kazım koyuncu yorumu. alkol olmasa da dumur eder insanı ya neyse..

    "fırlatırdım bir taş gücüm olsaydı yıkmaya yalnızlığımın duvarını"

    daha ne desin...

    not: şarkı sevingül bahadır'ın. ama icra açısından aralarında dağlar kadar fark var. ağzına sağlık olsun. yattığın yer güzellikler içinde olsun.
  • bence orjinali : klama - nidi d'arac
hesabın var mı? giriş yap