yalnızlık deyince akla gelen ilk kişi
-
(bkz: paul auster)
asıl yalnızlık; yalnız hissetmenize sebep olan kişilerle yaşamak zorunda kalmanızdır. -
(bkz: cem adrian)
-
ben
-
"akşamüstleri tünelden taksime doğru sol kaldırımdan yürürseniz, gözünüze dalgın, siyah gözlüklü, yüzü kederli, ama müthiş kederli -yüzündeki keder besbellidir, elle tutulacak gibi, yüzde donup kalmıştır-, pantolonu ütüsüz, ağarmış saçları kabarmış bir adam çarpar. bu adamın, bu beyoğlu kalabalığı içinde bir hali vardır ki (daha doğrusu her hali) size bu koskocaman şehirde yalnız, yapayalnız olduğunu söyler. bu neden böyledir? orasını kimse de bilmez… bazı adam vardır, insan yüzünde sırf hınç, kin okur. bazısında gurur, bazısında neşe, bazısında bayağılık, aşağılık…
bu adamın üstünden başından da yalnızlık akar.
bir de bu adama, kadıköy iskelesinin kanepelerinden birine oturmuş, heybeli köylüleri, çıplak ayaklı serseri çocukları, hanımefendileri seyrederken rastlarsınız.
bu adam hikayeci sait faiktir."
yaşar kemal'in sait faik'le yaptığı röpörtajın giriş bölümü, yalnızlık deyince akla gelmesi gereken ilk kişi için bir fikir vermekte.
röpörtajın tamamı burada -
kendim
-
aynadaki yansımam
-
iyi dost, yalnızlıktan iyi; yalnızlık da, kötü bir dostla oturmaktan iyidir!...
(bkz: ali şeriati) -
ismail abi
-
(bkz: devlet bahçeli) bence çok yalnız. yalnız kalmamak için değişik bir hamle yaptı ama yine yalnız hep yalnız.
-
(bkz: özdemir asaf)
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap