yaşlıları evde tutmanın yolları

• ilk ikisi belediyelerin yaratıcı icraatları sayesinde ortaya çıkmıştır:
  
  1. meydandaki bankları toplatmak
  2. ücretsiz toplu ulaşım kartlarını iptal etmek
  3. cami ve mescitlerde cemaatle vakit namazlarına ara vermek
  4. maaş, raporlu ilaç, muayene gibi işlemleri hizmet olarak evine getirmek
  5. günlük ihtiyaçlarını mahalle muhtarlığı marifetiyle tedarik etmek
• toplumun ahlakını bozduğu gerekçesiyle yasaklanan izdivaç programlarını tekrar yayın hayatına sokmak, bir çok yaşlı bireyimizin evde kalmasına öncülük edecektir.
• budur
• seks diyeceğim ama yaşlılık handikabı var işin içinde.
• sorgusuz sualsiz direkt emekli maaşını kesmek, şimdiye kadar ödenmiş emekli maaşlarını da faiziyle birlikte geri almak. başka hiç bir tedbir işe yaramaz.
• gezide bizi tomalarla kovalıyorlardı. tomayı görünce çil yavrusu gibi dağılıyordu millet. bence tomayı gösterelim bunlara bi, akıllarını alır belki.
• polisiye tedbirler haricinde hiçbir şey işe yaramaz. polis gerekirse zor kullanarak moruklaru gördüğü yerde evine tıkacak. bu kadar.
• kendi halinde kitap okuyup netflixe dalmak yerine yaşlı insanları oyalayacak şekilde vakit geçirmek. benim dedem kağıt oyunlarını çok sever, dedem sıkıldıkça hadi dede kağıt oynayalım diyorum ya da onun ilgisini çekebilecek belgeselleri birlikte izliyoruz.
  
  herkes kendini hoş tutacak şekilde karantinada. biraz da yaşlıları evde hoş tutacak şekilde karantinada olsak ihtiyaç duymazlar belki. ama çoğu, telefona gömülen genç nesille muhatap ve sorduğu soruya cevap bile alamıyor. onu bırakın göz teması bile kurulmuyor.
  
  kuduruk yaşlıları bu genellemeden hariç tutuyoru
• kapılarına kilit vurmak. ailem müstakil evde, ufak bi bahçeleri, bahçeden bahçeye konuşabilecek komşuları varö annem ve babama çıkmayın, alacağınuz ne varsa sanal marketten göndereyim diyorum. pahalı olur diyorlar. sizene parasından diyip devam ediyorum. aman tamam be diyip kapatıyorlar.
• fake kadın hesabı açıp facebook'tan dayılara yürüyün. denemedim ama mantıklı geldi, belki işe yarar.