• yıllardır dolaştıkça tiryakisi kesildiğim sokakların en güzel vakti..

    var olmanın, nefes alıp vermenin tadı doldurur yaz gecelerinde yürürken. ılık ve rüzgarsız hava az şey değildir flaneur için. balkonlardan çatal bıçak sesleri gelirken, sokak lambalarının bir türlü aydınlatamadığı karanlık sokaklarda alabildiğine özgürlük duygusu da az şey değildir. sade bu ikisi, yaşamaktan kıvanç duymaya yeter.

    yaz geceleri, sokaklarda kaybolmanın zamanı. mükemmel şimdiki zamanı..
  • bahcede sarap icip müzik dinlemenin cok keyif verdigi geceler.
  • geçmişte yani işlerin büyüyünce bu kadar zorlaşacağını bilmediğimiz günlerde, yaz geceleri bizim için çok farklı olurdu. çok insandan oluşan bir ekiptik ve bu insanların neredeyse hiçbiri diğeriyle aynı fikre sahip değildi. uzun konuşmalarımız olurdu. hepimiz üniversiteli olduğumuz için ( sanki çok önemliymiş gibi ) yaz tatilleri boş geçerdi ve o yaz geceleri bizim için belli başlı konularda ( siyaset , din , toplumsal olaylar , bilim vs. ) tartışmak ve eğlenmek anlamına geliyordu. uzun yürüyüşler ya da çekirdek ve kola eşliğinde yapılan sohbetler kimi zaman sabaha kadar sürer ve ailelerden birisinin ' eve gel ulan artık! ' çağrısıyla son bulurdu. şimdi bakıyorum da ne güzel günlermiş. şimdi herkesin işi gücü var ( işi gücü olmayanların yani hala okuyanların ise staj falan bir ton derdi var ) ve anlıyorum ki artık o kadar da büyük değilmişiz. mutluluğun hep sabit konuların ise sürekli değiştiği günlerdi.
  • "bir yaz gecesi otururken bahçede
    ateş böceklerini seyre daldım
    dolunay gökte yakamoz vurmuş dibe
    ateş böceklerini seyre daldım..."
  • "ömrüm" diye naralar attıran gecelerdir.
  • ekserisi çok hüzünlü oluyor. boğazımı sıkasım, camlardan atlayasım geliyor. ağzına sıçayım yaz geceleri gibi.
  • ne artan sıcak, ne çalan müzikler; sivrisinek ısırığı sonrası oluşan tatlı kaşıntı hissedildi mi başlamış demektir.
  • verilen kararlar, verilemeyen kararlar, verilmesi gereken kararlar yüzünden uzayan gecelerdir. keşke geleceğe gidip kararlarımızın sonuçlarını görsek de kötüyse hiç vermesek onları. kaybetmekten korktuğumuz kişilerin hala yanıbaşımızda mutlu mesut olduğunu görsek ve bu karardan emin şekilde devam etsek hayata. aynı anda arka fonda şu şarkının çalması da manidar oldu:
    zeynep dizdar- vazgeç gönül
hesabın var mı? giriş yap