• yeni film, boğaziçi üniversitesi sinema klübü menşeili bir dergidir. 2003'ten bu yana sinemanın tarih, siyaset, edebiyat ve ekonomi ile ilişkisini kuran ve üç aylık periyodlarda yayınlanan bir dergidir. derginin amacı, gelişen türkiye sinemasının bugününe geçmişiyle bağlarını kurarak bakmak, dünya sinemasındaki yeni eğilim ve hareketleri incelemek ve sinema tarihine damgasını vurmuş ülke sinemalarını, yönetmenleri ve filmleri incelemektir. tamamen bağımsız bir dergidir, kendi kaynaklarıyla yoluna devam etme çabasındadır. hem güncele bakıp hem sinema tarihinden kopmayan, dönem sineması, yönetmen, tema dosyaları hazırlayan, yerli yabancı birçok yönetmen, oyuncu, senarist ve sinemaya emek verenlerle söyleşiler yapan dergi, 21 sayıdır çıkıyor. dergi bülent görücü'nün koordinatörlüğünde değil, 5-6 kişiden oluşan bir kolektifin ortaklaşa çalışmasının ürünüyken, giovanni scognamillio, tül akbal, ahmet soner, ethem özgüven, özgür şeyben gibi akademisyen ve yazarlar da dergiye düzenli katkı koyuyorlar. yeni film bağımsız dergilerin satıldığı bütün kitabevlerine dağıtılmaktadır. ayrıntılı dağıtım listesi için (bkz: http://www.yenifilm.net/dagitim.php)
  • (bkz: tiglon)'nun yerini alan film dağıtım şirketi. yalnız ben dvd'lerde bu şirketin kocaman yeni film simgesini görmekten nefret ediyorum, mümkünse sırf o logoyu görmemek için bile uzak durmaya çalışıyorum, kısacası bir tiglon değildir. ayrıca disney dağıtım grubundaki çoğu filmin (bkz: touchstone pictures) vb. dahil yeniden üretimini de yapmıyor olmaları bir eleştiriyi hak ediyor, tiglon'dan çıkıp şu an baskısı olmayan bir sürü filmin yeniden basılmasını bekleyen koleksiyonerlerin sesini duyun artık.
  • warner bros home video, walt disney home entertainment ve paramount film şirketlerinin türkiye lisansörlüğünü yapmakta olan firmadır.

    bir tiglon kadar başarılı değillerdir.

    tiglon firması herkesin yardımına koşan, koleksiyonerler ile beraber çalışan, getirdiği filmlerin hakkını veren bir firmaydı.
    şimdi bunları gördükçe onu mumla arar olduk.

    tutmayacak aptal saptal filmleri ülkeye getirip, gereksiz adetlerde piyasaya sürüp film çöplüğü yaparlar. imdb listesinde üst sıralarda olan filmleri ek seçeneksiz boş bir şekilde piyasaya sürerler, yurt dışında çift disc olan filmlerden bi haberdirler.

    sonra ülkemizde neden korsan film izleniyor.
    sizin gibi gereksiz şirketler yüzünden olabilir mi acaba!
    arkadaş aklı başında bir tane filmden anlayan adam çalışmıyor mu sizinle yahu!

    mesela şu filmi piyasaya sürmeseydiniz ne yapardık biz! sağol yeni film.
    işte o film.
  • 13 yıldır yayımlanan, altyazı ile beraber türkiye'nin en köklü sinema dergisidir. lakin dağıtım ağına giremediği, topu topu 1000 tane basılabildiği, 3 ya da 6 ayda bir çıkabildiği için çok bilinmez. edebiyat dergilerinin de otgiller formatına sıkıştığı bir kültür ortamında fazla gideri yoktur sanki... buna rağmen 2-3 kişiyle beraber, inatçı bir şekilde, yılda en az 2 kere çıkarılır. kitap gibi film dergisidir, kendisini sinema konusunda eğitmek isteyen herkese önerilir.

    giovanni scognamillo'ya adadıkları 41-42. sayıda yer alan yusuf güven'in yazısındaki şu paragraf, derginin nasıl bir usta-çırak ilişkisiyle yola çıktığını anlatıyor:

    "üniversite yıllarından sonra çıkarmaya başladığımız yeni insan yeni sinema dergisinde (giovanni'nin) yazmasını istedik, aslında çekinerek yaptığımız bir teklifti. giovanni scognamillo gibi her şeyin üzerinde tuttuğumuz bir ustamızın bizim çıkardığımız bir sinema dergisinde yazması, ne büyük bir mutluluktu. alçakgönüllülükle ikna oldu giovanni, yazar olmakla kalmayıp editör olarak da yer aldı (...) 2003 yılında yeni film dergisini çıkarmaya başladığımızda da bize destek oldu, yine yanımızdaydı. dergi ekibi olarak evinde toplanmaya devam ettik. ondan çok şey öğrendik, hem biz hem okuyucularımız."
  • 49. sayısı pandemi sebebiyle digital olarak yayınlandı. buradan ücretsiz indirebilir veya okuyabilirsiniz.
  • yeni insan yeni sinemadergisinden ayrılan bir kaç kişinin (bülent görücü koordinatörlüğünde) çıkarmaya çalıştıkları dergi. ülkemizde okunmaya değer az sinema dergisi varken bu ayrılmanın gerekliliği tartışılır. dergi sayısı arttı, peki zorluklar azaldı mı?
  • iyi yazarlara ve yorumculara sahip olan iyi sinema dergisi.
    (bkz: aylin sayın)
    (bkz: hindistan günlüğü)
  • oldukça doyurucu içeriği ne nitelikli yazılarıyla, günümüzün sinema ortamına politik bir tokat gibi çarpan, saklanası, okunası güzel dergi. tüm emekçilerine buradan teşekkürler.
  • 18. sayısı geçenlerde çıkmış olan dergi. editörler yeni sayıyı şöyle tanıtmış:

    "dünya genelinde yaygınlaşan radikal islam fobisine karşılık alternatif bir açılım liberal müslümanlığı öne çıkaran türkiye’den geliyor. dinler arası kardeşlik vurgusunu her fırsatta dile getiren, herkese kucak açan, islam dinine liberal bir yorum getiren fethullahçılık merkez üssü abd’den dünyaya yeni, güler yüzlü bir islam anlayışının da olduğunu göstermeye çalışıyor. pek sevilen bir tanımlamadan yola çıkarak söylemek gerekirse medeniyetlerin kesiştiği türkiye şimdi de dinler arası kardeşliğin mimarı olarak yeni bir misyon edinmiş durumda. fethullah gülen hareketinin iktidar üzerindeki etkisi, abd’nin hareketin arkasındaki desteği konusunda spekülasyonlar hayli fazla ve muhtelif. hoca efendi islam dinini sadece dünyaya açmakla kalmıyor aynı zamanda dünyevi olana da açıyor. en önemli dünyevi şey olan para dinin olağan parçalarından biri haline getiriliyor. eğitim sisteminde, polis teşkilatında, yargıda ve başka devlet örgütlenmelerinde her geçen gün artan ya da görünür kılınan bir cemaat etkisinden söz etmek mümkün oluyor. bu liberal cemaate eşlik eden abd, ab ve türkiye liberal unsurları yeni dönem resmi ideolojisini “açılım” olarak açıkladılar. şimdi hep birlikte açılan, açılacak paketleri takip edeceğiz görünüyor.

    tüm bu tarafların dışında kalan bir sinema cephesinden gelen bir film samimi olarak bu topraklardaki deneyimi, çatışmalı bir alanı bize gösteriyor. iki dil bir bavul filminin sergilediği gerçeklik kürt sorununun güneşi gördüm filminde iddia edilmeye çalışıldığı gibi kardeşlik türküsü söyleyerek şıpınişi çözülüvermeyeceğini göstermektedir.

    hükümet politikalarına benzeyen bir film değerlendirmesi yapmak çok yanıltıcı olmaz güneşi gördüm’ü. herkesle uzlaşılabilir mi? öyle ya imf ile masaya her seferinde oturanlar sonrasında imf ile ilgili oluşan tepkiyi göz önünde bulundurarak sonrasında “halkın sesine kulak vermekten” bahsedebiliyor. adı imf kararları olsun ya da olmasın eğitimde, sağlıkta, vergide, emekçilerin çalışma hayatında alınan geçerli kararlar imf kararları ile çelişmekte midir? abd’de finans sektörü krizi olarak başlayan ve bütün dünyayı etkisi altına alan ekonomik kriz derinleşerek büyürken dünya finans sisteminin yeniden düzenlenmesi için g-20 devletlerinin liderleri pittsburg’da biraraya geldiler. bu toplantılardan çıkan sonuç krizin faturasının bir kez daha ezilenlere ödetileceğidir. sistem yeni ama özü eski. türkiye g-20’nin bir üyesi olarak yeni finansal sisteme kolayca entegre olacaktır. bakmayın siz hükümetin imf konusunda sergilediği tutuma.

    istanbul’un orta yerini seller götürdüğünde de farklı bir tutum sergilenmedi hatırlarsanız. dere yatağını bulmuştu, asıl sorumlu ozon deliğiydi. hatta üst kattaki komşulara çıkmak çözüm olurdu. istanbul’un şantiye olmasından kim sorumluydu, bu konuşulmuyordu. helikopterle havalanıp tespit edilen hasar çalışması gibi yeni köprünün yeri de aynı helikopterden yapılıyordu. işte bir şehrin, bir memleketin geleceği, gelecek planları. içimiz niye rahat değildi?

    sinema gündemi de en az ülke gündemi kadar yoğun, dolayısıyla kurmaca ve belgesel türk sineması ağırlıklı bir sayı hazırladık. belgesel sinema dünyanın her yerinde ve ülkemizde muhalif bir duruş sergiliyor, ezilenlerin, yoksulların, işçi sınıfının yanında duruyor. bu yüzden çok önemli bulduğumuz silikozis ve yüz bin kişiydiler belgesellerine bu sayımızda yer verdik. belgesel film eleştirilerinin yanı sıra yönetmen ethem özgüven’in bir dizi olarak devam edeceğini umduğumuz belgesel yazılarından ilkine bu sayıda yer veriyoruz. dört yıldır devam etmekte olan işçi filmleri festivali yazısı hem bu festivalin diğer film festivalleri arasındaki farkına hem de nasıl, ne amaçla bir program oluşturduğuna değiniyor. ender özkahraman’ın yıllar önce ve yıllardır kendisine has üslubuyla yazdığı/çizdiği “orası” hikayelerinden çağrışımla ora coğrafyasına dair iki filme, iki dil bir bavul ve hayatın tuzu’na dair iki yazı yer aldı bu sayımızda. ayrıca iki dil bir bavul’un yönetmenlerinden özgür doğan’la yaptığımız söyleşi, giovanni scognamillo ile yeşilçam’ın ekonomisine dair söyleşi ve firaaq filmiyle hindistan’daki sağcı hinduların dikkatlerini üzerine çeken oyuncu ve yönetmen nandita das söyleşisi de bu sayımızda yer aldı. hindistan’ı ingiliz yarışma formatında anlatan bir filme, yoksulluğun pornografisini yapan milyoner üzerine eleştirimizi de bu sayıda okuyacaksınız.

    istanbul belgesel günleri documentar-ist yurtdışında gösterilmiş, türkiye’de gösterime girmesine imkan olmayan belgesel filmlerin gösterildiği önemli festivallerden biri olmaya aday. belgeselleri izleyiciyle buluşturmanın yanı sıra festival süresince kimi yönetmenleri de izleyiciyle buluşturdu. çiçek köprüsü filminin yönetmeni thomas ciulei gibi. romanyalı yönetmenin moldova’da çektiği film özgün bir yaklaşım içeren bir belgesel. son dönem sinemamızdan, pelin esmer’in her şey tüketime programlanmışken, biriktirmenin güzelliğini yaşayan amcası mithat bey’e bir saygı duruşunda olan 11’e 10 kala filmine; ne yazık ki yeterince ilgi görmediğini düşündüğümüz, karpuz kabuğundan gemiler yapmak gibi anlatıldığı coğrafyadan gelen ya da anadolulu bulduğumuz, “üstten ve dışarlıklı” bir taşra değerlendirmesinden çok sahiplenen, ait olduğu coğrafyanın ihtiyaçlarını hisseden film kızkardeşim-mommo filmlerinin yanı sıra oscar adaylığıyla gündeme tekrar gelen güneşi gördüm, sol değerlere cüretle saldıran muro, liberal islamın sinema projesi olarak da değerlendirilebilecek uzak ihtimal, aydın bulut’un dizi estetiğinde çekilmiş filmi başka semtin çocukları, ve reha erdem estetiğiyle hayat var ve ümit ünal’ın hasan ali toptaş‘ın romanından uyarladığı gölgesizler filmlerine de değindik.

    yüksel arslan, ressamı sadece resim olarak görmüyor. tıpkı bizim sinemayı sadece sinema olarak görmediğimiz gibi. art-üre olarak çizdiği/yazdığı tablolarda şiir var, sinema var, kendi hayat öyküsü var… eyüp’ten başlayan paris’e uzanan. rus edebiyat klasiklerinden başlayan marx’a uzanan. kendisini kendimize yakın hissettiğimizden ötürüdür ki; dergimizde selamlamak istedik onu. sinema tarihçisi-yazarı değerli dostumuz rekin teksoy’u sadece sinema adamı olarak değil; dilimize kazandırdığı calvino’larla, cesare pavese, pier polo pasolini, italo svevo, federico fellini, dario fo ile boccaccio’nun decameron çevirileriyle ve dante alighieri’nin ilahi komedya’sının şiir gibi çevirisiyle de tanırız. rekin teksoy’u bu yıl verilen uluslar arası çevirmenler federasyonunca verilen onur ödülü nedeniyle kutluyoruz.

    son olarak, giovanni scognamillo ile tanıma fırsatını bulduğumuz yönetmen ersin pertan aramızdan ayrıldı.

    onu saygıyla anmak isteriz.

    bir sonraki sayımızda görüşmek üzere, dostçakalın.

    film ekibi"

    18. sayının içeriği:

    ora coğrafyasından hayatın tuzu ve iki dil bir bavul / yusuf güven
    özgür doğan’la söyleşi:hayat boyu devam eden travma / deniz güven - aylin sayın
    11’e 10 kala modası geçmiş bir adam: mithat bey / doğan yılmaz
    uzak ihtimal: filmimizde yalnız müminlere yer vardır / yusuf güven
    mommo: bir anadolu öcüsü / ş. tülü - e. genco
    bir pastoral distopya filmi: gölgesizler / hamdi karaşin
    yekta’dan hayat’a / evrim kaya
    hangi semtin çocukları? / müjde arslan
    güneşi gördüm: bir mahsun kırmızıgül açılımı / elif genco - doğan yılmaz
    küfür karakterlerinin en yenisi: muro / mahmut hamsici
    milyoner: gecekondu gezegenine sempati / aylin sayın
    yönetmen nandita das ile firaaq ve hindistan üzerine / seray genç - aylin sayın
    terra’yı kurtarmak / peyker yaltırık
    sınır: manda gözüyle savaş / evrim kaya
    belgesel sinemaya dair yazılar i belgesel ve televizyonda belgesel / ethem özgüven
    belgesel filmlerinde yol ayrımı: “vicdan”, “tanıklık” ve “muhalefet” / seray genç
    yüz bin kişiydiler belgeseli işığında bir tarihin yeniden anımsanması / osman günay
    silikozis: taşlanmış kota, yeni dünya düzeni’ne ve korkuya karşı bir belgesel / özge özdüzen
    4. uluslararası işçi filmleri festivalinin ardından 5.’sine selam / seray genç
    thomas ciulei ile söyleşi: çiçek köprüsü bir romen ve moldova belgeseli / seray genç - yusuf güven
    popüler sinemanın söyledikleri: 1970’ler türk sinemasına bakarken / sevcan sönmez
    kozlu’da geçen günler ii / ahmet soner
    giovanni scognamillo ile yeşilçam üzerine / aylin sayın
    radyo günlerinde çocuk: diriliş ve direniş / alparslan nas
    gerçeğin başkalaşmış hali: bilimkurgu sineması / hamdi karaşin
    iran’da olmasa da sinemada devrim: abbas kiarostami’nin şirin’i / janet barış
    iranlı sinemacılardan “ses ver sesime” / elif genco

    http://www.yenifilm.net/
  • nisan ayi itibariyle ilk sayisini yayinlamis,2. sayisinin ise anladigim kadariyla temmuzda yayinlayacak olan
    adi gibi yeni sinema dergisi.
hesabın var mı? giriş yap