• geçtiğimiz cumartesi günü hakan çelik'in hafta sonu programına microsoft türkiye genel müdürü murat kansu ve odtü öğretim üyesi prof. dr. elif uysal bıyıkoğlu katılmıştı. hakan çelik aşağı yukarı hatırladığım kadarıyla "gençlerimiz bu kadar eğitim alıyor, çalışıyor, peki sizce eksiklikleri neler?" diye sordu. bilişim ve teknoloji üzerine uzmanlaşmış, okumadıkları okul kalmamış, bir sürü proje üretmiş bu iki insan adeta bir ağızdan "gençlerimiz kendilerini ifade etme noktasında çok zayıflar" dedi. konuşamıyorlarmış. dün akşam matematikçi ali nesin, nesin matematik köyü'ne gelen çocuklarda gördüğü bir eksikliği "kendilerini anlatma konusunda başarısızlar, soruyu çözüyorlar ama nasıl çözdüklerini ifade edemiyorlar" sözleriyle izah etti. yani alt alta toplayalım: herkes eğitim alıyor, teknoloji kullanımında gayet iyiyiz, bir soruyu veya sorunu çözüyoruz da nasıl çözdüğümüzü analiz edebilme kabiliyetimiz zayıf. düzgün bir türkçe ile konuşamıyor, yazamıyoruz. ağzımızdan çıkan sözlere "neden öyle düşünüyorsun" diye sorduklarında içi dolu ve net cevaplar verebilecek eksende izah getiremiyoruz. elinde bir sürü bilgi ve imkanla ne yapacağını bilmeyenler kalabalıklaştı; çünkü bilgi var, tefekkür yok, irfan yok irfan..
  • atli kosturuyor gibi konusmalarindan da kaynakli durum. bir de hic dinlemiyorlar. algilar da sikintili.
  • kesinlikle katılıyorum.

    ekşi sözlükte dahi rahatça görebiliyoruz.

    genç nesil sayılmayabilirim ama ben de problem yaşadığımı düşünüyorum.

    bunu gözlemlemek çok kolay.dışarı çıkın ve yürürken biraz kulak kabartın insanların konuşmasına 21. yüzyılın ortaya çıkardığı o kadar ilginç kelimeler duyacaksınız ki ağzınız açık kalacak.

    bu problemin ana kaynağı aile,eğitim sistemi ve öğretmenler.

    bizim konuşmamız,düşünmemiz,bir fikrimizin olması el birliğiyle engelleniyor.

    kendi zamanımda öğretmenlerimin örnek gösterdiği öğrenciler hep pısırık,konuşmayan,sessiz kişilerdi.şuan değişti mi bilmiyorum ama değişeceğini sanmıyorum.

    öğretmenler anlatıyor,öğrenciler dinliyor.yıl içinde 3 4 tane sınav olup dersten başarılı olup olmadıklarına karar veriliyor.

    sınav yazılı,ezbere ve daha önceki sorulmuş sorulara dayalı.

    dil bilgisi sorularını takır takır çözen bir öğrencinin.bir metin,paragraf yazarken aynı başarıyı gösteremediği çok açık.

    öğrencinin konuşması,yazması, gerekmiyor.sadece sınava girmesi yeterli.böyle olunca elbette kendilerini ifade edemeyecekler.

    ileriki süreçte edebi eserlerimizde bu durumun belirmesi bize çok daha fazla problem yaşatacak.
  • onlar sonra açılacaklar. beğensekte beğenmesekte bilgi birikimleri eski kuşaklara göre birkaç kat daha fazla. dolayısı ile konuşmanın önem kazandığı iş yaşantısında an en iyisini yapacaklardır. umarım çok çeneleri düşmez.
  • 90 öncesi nesil için, biz anamızın babamızın önünde konuşamazdık bile kafasıyla büyütüldükleri için yaşanan durum. 90 sonrasını da bunlar yetiştirdi zaten.
  • biri salak salak soru sorunca şaşırırsın cevap veremezsin ya öğrenciler de soruların salaklığı karşısında şok oluyorlar bişi diyemiyolar.
  • yeni nesil çocuklarda görülebilen durum. yeni nesil ebeveynlerin başarısıdır, özellikle eline tablet vb. verilerek oyalanan çocuklar 5-6 yaşına kadar konuşamıyor ya da konuşmaya çalışmıyor bile...
  • ileri derece gerizekalı bir nesil yetişiyor.
    ben tahammül edemiyorum, karşıma alıp akraba çocuğunu 2 soru soruyorum, el, kol, bacak, bilek, kaş, göz herbiri ayrı oynuyor, şekilden şekile giriyor.
    eee o kadar bilgisayar ıle haşir neşir olursa, insanlarla iletişim kurdurmazsan olacağı o
  • kesinlikle doğru tespit, ışığa maruz kalmış tavşan gibi kalıyorlar soru sorunca.
hesabın var mı? giriş yap