• genc ve toy kahramanimiz o sicak yaz ogleninde umumi olmayan ama ayni katta baska biri ile kullanilan sirket tuvaletindeki alafranga tuvalete kakasini yapmak icin tam konuslanmis husu icinde sicarken kapisi tam olarak kapanmadigi icin ayni husuyu yasamak isteyen baska bir gencin kapiyi biraz hisimla acmasi sonucu ortaya cikan andir.

    kapi acilir :
    genc ve toy kahraman - merhabaaaa
    genc - ay pardon!!
    genc ve toy kahraman - istersen biraz yana kayabilirim*
  • "hastalığımın son günü artık, pek bişey olmaz heralde" diye düşünen ama yine de "her ihtimale karşı bulunsun zararı yok" diyerek bikinisine bi alldays iliştiren kişinin havuza balıklama dalarak girdikten sonra kendini içinde bulduğu andır. ilk atlayışla birlikte alldays yerinden kayıp gitmiştir ama görünürde de yoktur. sonraki iki dakika içinde havuzdan çıkılır. çıkınca havuzda yüzen bi alldays çarpar göze. acaba kimse farketmiş midir sorusu kafayı kurcalarken yer yarılsa da içine girsem denilen anlardan biri daha yaşanmıştır işte.
  • oshamahue amerikada gecenin bir yarisi yuruyerek markete gitmek zorunda kalmistir. donerken mp3 calarinda queenden biciycle race caliyor bende arkadasa kufretmekteyimdir. kufrediyorum cunku eleman benim bisikleti almis kayiplara karismistir. bilen bilir burda markete lan markete gidiym deyip pijamanizla terliginizle gidemezsiniz. cunku en iyi ihtimalle markete yurume mesafesiyle 10 dakka uzakliktasinizdir. o yuzden buyuk ihtimalle bir ulasim aracina ihtiyaciniz vardir markete gitmek icin bile. neyse kufur ederkende dusunuyorum bir yardimsever amerikali beni highway de gorsunde eve kadar ativersin. bu anda mavi bir araba yanasir ve olaylar gelisir
    i- diger herif. neden i oldugunu anlayacaksiniz birazdan
    o - tabiki ben

    i- hi
    o-hi
    i- whats the time
    o- 11:30 (ne alake herifin saati telefonu yokmu neden soruyo alacaksan al arabana)
    i- do you know where can i go for fun
    o- mmm i dont know really. you are in wrong place to look for somewhere for fun. you have to go to down town. (alla alla ne bicim bi adam spastik filanmidir o eller nedir oyle tobe)
    i- do you like guys and girls
    o-yes. but i have to go tomorrow i have to go work at 7 (lan az once fun soruyodu simdide partiye cagiriyor alla alla)
    i- r u sure. i mean. mmm. i kind of like u.
    o- (lan herif ozurlu degilmis ipneymis.) get out of my sight. go go go (lan fuck you filan desem gercek anlar simdi)
    i- calm down ok im going calm down.

    bilmiyorum bunu itiraf com`a mi yazsam daha iyi olurdu. gerci orda yayinlanmasi icin sonunun sole bitmesi gerekirdi:
    "cok guzel bir geceydi. bu yeni tecrubemden pisman degilim"

    ozaman eksi sozlukdede yayinlanirdi gerci itirafcilarin demek istediklerinde

    nick oshamahue yas bla bla bla bla

    blablabla blabla
    .
    .
    .
    .
    .

    melali: ipneyim yeni arkadaslar ariyorum

    benim icin bu olayin meali bisikletine sahip cik herkesin arabasinada binme.
  • lisedeyim. müthiş takıntılara sahip bir gencim o sıra, çizgilere basmadan kaldırımda yürümek, sağ elimin değdiği bir yere sol elimi de değdirmek gibi klasik takıntıların yanısıra ne alakaysa hafızamı kaybetme korkum var. tekrar ediyorum, hafızamı kaybetme korkum var.

    okulun arka bahçesinde nizami ölçülere sahip bir futbol sahası olmasına rağmen, öğle arasında tüm sınıf camlarının baktığı beton zemine sahip ön avluda arkadaşlarla maç yapıyoruz. beton zemin ve çöp bidonlarından kalelere katlanmamızın tek nedeni öğle arasını camlardan avluya bakıp "ne salak çocuklar ya bunlar" diye düşünen kızlara hava atmak ki o sıra hoşlandığım ama yeni terlemiş bıyıklarımdan dolayı benimle kesinlikle ilgilenmeyen, okul çıkışına doğan görünümlü şahini ile gelen serserinin tekinin tavladığı sarışın hatun da bu seyirci kitlesinin içinde. ve benim tek şansım bu maçta göstereceğim performans diye düşünüyorum. ne alaka mına koyim sanki fatih terim izliyor maçı.

    korner pozisyonu oldu, korneri kullanacak arkadaşa kaş göz işareti ile bana atmasını söyledim topu. allahı var çocuk liverpool maçındaki sabri gibi kesti ortayı, top tam vole-rovosata karışık vurulabilecek bir şekilde geliyor bana, peter crouch un galatasaraya attığı golün bir benzerini atacağım ki sarışın kız sayesinde muhtaç olduğum kudret damarlarıma doluvermiş durumda. neyse ben topa hamle yaparken birden topun ayrı tarafa kendimin ayrı tarafa gittiğini farkettim ki fizik kurallarına aykırı bir haraketti bu. destek aldığım ayağımın su brikintisinde kayması sonucu rövaşatamı kafa üstü betona çakılarak tamamladım.

    hatun camdan bakıyor, takım panikte, kafa üstü betona çakılmışım, kafadan pekmez misali kan akıyor. ne yaparsınız? ya her türk genci gibi, "yok lan olmadı bişi, hergün düşüyorum ben böyle bi bok olmuyor" dersiniz, ya da ağlarsınız anasını satiim hüngür hüngür değil mi, boru değil kırdınız kafayı. ama ben ne yaptım. hafızamı kaybetme korkusu ile,

    -benim adım murat, benim adım murat, benim adım murat.

    diye sayıklamaya başladım. bir an bana yardım etmek için etrafıma dolanan herkes, konuşmayı bıraktı beni seyretmeye başladı, "öldü mü la bu" sesleri birden "aha çocuğun kafası yandı sürtünmeden" seslerine dönüştü. manzarayı beyninizde bir canlandırın. yer yarılsa da içine girsem denilen bir an değildi o, yeri ben kafamla yardım, içine de bizzat girdim.

    sonra ibnetor şahinli çocuk geldi, blaupunktan teyp almış arabasına dıp-tıs dıp-tıs, çıkartmasını da yapıştırmış arka cama, aldı kızı gitti, kafamda kocaman bir bez, "100.yıl da oturuyorum, 100.yılda oturuyorum, 100.yılda oturuyorum" diye diye evin yolunu tuttum.
  • eski zamanlar iste.. nedeni bilinmez iki gencin cani pek bir sevismek ister, kosa kosa odalarina gelirler. giris gelisme diyip tam sonuca gecmek uzreyken birden kapi calinir. klasik soru sorulur: "kim o?" gelen, sevgililerden erkek olanin, yan odada kalan en yakin arkadasidir. erkekten beklenen cumle gelir: "bugun git, yarin gel"
    kapidaki arkadas sinirlenir: "olm bisi dicem, bi dinlesene!"
    iceridekiler daha cok sinirlenir, hep bir agizdan: "yaw gitsene iste, aaaa"
    ve sonunda kapidaki arkadasin bombayi patlatmasiyla, icerdekilerin kipkirmizi kesilmesi bir olur:
    "salaklar anahtari kapida birakmissiniz, kapi da acik!!!"
  • efenim yakın bir arkadaş moritzio'nun hayalindeki iş ilen meşgul olan küçük bir şirkette işe girmiştir. moritzio arkadaşına patrona kendinden bahsetmesini söyler. arkadaş yeri geldiğinde moritzio'ya iş ile ilgili bişi sormak için arar o arada patrona moritzio'dan bahsedilir.
    sonra günlerden bir gün moritzio arkadaşının çalıştığı yere gider ve patron ilen tanışılır. moritzio'nun arkadaşının alıcı gibi davranarak bir takım yerlerdeki fiyatları öğrenmek için bi piyasa araştırması yapması gerekmektedir. sen de gel der. moritzio oluuur der. sonra patronla konuşulurken:

    arkadaş - moritzio da benle gelicek
    patron - aa öyle mi?
    moritzio - evet. sinsice araştırıcas, kandırıcas. (bu noktada tamamen patrona dönülür ve ciddi ciddi)
    insanları kandırmayı çok severim!

    *1-2 saniyelik bir sessizlik. patron anlamaz bir şekilde bakıo, arkadaş gülmemek için kendini tutuo*

    moritzio- eöö kandırmayı sevmem aslında neden seviim yani bu ulvi bi amaç için eelenceli olcak ondan dedim yoksa niye kandıralım ki di mi ama...
    patron - hmmm

    der ve gider. moritzio arkadaşının koluna asılır ühühü gidelim der ve yer yarılmadığından koşar adımlarla mekandan yatay olarak uzaklaşılır. *
  • bundan 5-6 sene kadar evvel başıma gelen bir olayı hatırlatan durum biçimidir.amcaların büyük yengelerin bulundugu bir toplantıdır.bir önceki gün levent kırcanın bir bölümünde ''gavur ambarı gibi yanmak'' deyimiyle ilk kez karşılaşmışımdır.hınzır kuzenim de kötü bişey degil diye beni bu deyimi kullanmaya teşvik etmiştir.neyse biz amcaların yanına dönelim.büyük büyük amcam sıcaktan bunalmıştır ve 'ööfff çok sıcak oldu bir pencere açın bakayım''diye sert bir tonla haykırır bize.
    ben de yeni ögrendigi deyimin kullanma yeri gelmesinin sevinciyle
    -evet amca çok sıcak gavur ambarı gibi''
    odada derin bi sessizlik.kızarmış suratlar.annem ve babamın beni sinsice ve nefretle kesmeleri.arada mallaşan ben.bir süre sonra annem başlar o meclis içinde.
    -geçen veli toplantısında ögretmeni salak demişti.haklıymış kadıncagız.
    bu hakaret bile yetmemiştir o agresif,o kasvetli havayı dagıtmaya.ulan ben ne dedim ki.gavur ambarı niye kötü olsun ki.
    artık odayı terketme zamanıdır.o sinsi kalleş kuzen gelir yanıma.
    -ne yaptın lan sen.
    -ne yaptım ki.
    -ne dedin sen farkında degil misin.
    -yooo.gavur ambarı dedim.ne var be bunda.
    -o tabirin aslı gavur ambarı degildir.gavur amıdır.gavur amı gibi yanıyor denir.

    dumur mumur şok lanet sinir pot korku.resmen duyguların gökkuşagı geçmiştir üzerimden.ama herşeye ragmen bi sülale efsanesi olmuşumdur.
    ama bu potu kıranı yer bile kabul etmemiştir.
  • okyanus ucurtmasi okyanuslarin ustunden ucup okuluna gelmistir. fakat ucus oyle boyle degil, aktarmalarla yaklasik 30 saat surmustur ki, insan evladinin dayanacagi cinsten degildir. jet lag nedir bilmeyen okyanus ucurtmasi aksamki dersine girer. ama gozleri de kapanmaktadir. hocasina gidip dersin ikinci kismina girmek istemedigini soyler. hocanin kendisine bakisiyla bir marsliya bakisi arasinda hicbir fark yoktur. istegini tekrarlar. hocanin 'what language is this?' (bu hangi dil?) sorusuyla okyanus ucurtmasi hocasina turkce konustugunu farkeder. hocanin okyanus ucurtmasinin yorgunlugundan suphesi kalmamistir. izni verir!!
  • zaman: lise yillarim (sanirim lise son)
    mekan: ev
    gunun evresi: yatmadan once isiklarin kapandigi bir kac saniye var ya.. hah! iste o!

    evimize gelen misafir yatagina yatmisti. ben de pijamalarimi almis, cikiyordum. cikarken de iyi geceler dileyip isiklari kapatmami isteyip istemedigini sordum. 'farketmez ben kullanmiyorum' yaniti beni yerin dibine sokmasin da nerelere soksun! kadincagiz kor! ne sorarsin isigi, dile iyi gecelerini, cek kapiyi, çık git..
  • vcd playerların ilk arz-ı endam etmeye başladığı dönemlerde, yeni alınmış bir player ve onlarca filmle beraber, daha eli bile tutulmamış yeni kız arkadaş film izlemek için eve davet edilir. eve gelen kıza ne içeceği sorulduktan sonra, iki bardak çay hazırlamak amacıyla mutfağa gidilir. iş bölümü gereği ben çayı hazırlarken, kız da filmi seçmektedir. geri dönüldüğünde kızın elinde bi filmi tutup pis bir gülümseme attığı görülür, dikkate alınmaz. daha sonra seçilen film izlenip kız eve döndükten sonra sandığa geri koyarken, kızın güldüğü filmin ne olduğu anlaşılır: "oral obsession"
hesabın var mı? giriş yap