• almanya'dakiler için konuşursak aşırı cahil olmaları. avrupa'nın orta yerinde bu kadar cahil kalabilmek büyük başarı.
  • valla arkadaşlar; temel insan hakları, ırkçılık, gelir-gider durumu, elektrik-su faturası, nepotizm falan pek buraya uğramıyor. yaklaşık bir yıldır güney kore' de ingilizce öğretmenliği yapmaktayım, tek derdim götümün temizliği. onu da şu bidet'i alarak çözdüm.
    http://item2.gmarket.co.kr/…spx?goodscode=150813347

    çok mutluyum lan. her sıçış sonrası duş almaktan anam ağlamıştı.
    şimdi en büyük derdim çözüldü.
    yaşasın taharet musluğu!

    ulan durun editi: beyler yeter, mesaj kutumun ırzına geçtiniz. e-bay' e girin ve 'bidet' yazın, aradığınızı buluyorsunuz. daha da kıça masajlısını falan ararsanız benim linke göz atın. ahahahhahss. ulan ne güldüm yaa. yurtdışında yaşayan türkler olarak derdimiz harbiden büyükmüş. hepinizi seviyorum :)
  • cevremdeki benim gibi yakin zamanda gelmis arkadaslarin da teyid edecegi üzere, bizim en büyük sorunumuz kendimizle cok fazla vakit gecirmeyi bilmememiz. hayatimiz boyunca kendimize vakit ayiramamaktan dolayi "hobileriniz neler" sorusuna gercekten dürüst bir cevap veremiyoruz.
    onun disinda tabi bu hobi arayisini finanse edecek yeterince gelirimiz mevcut. allah baska dert vermesin.
  • lutfen avrupa'da yasayip burada hasret, ozlem...diye yazmayin, denizasiri yasayanlara ayip oluyor :)
    saka bir yana ben avrupa'ya tasinsam yemin ederim turkiye'ye tasinmis gibi hissedecegim. ne ki, memleket 3-4 saat uzakta. jet-lag olmuyorsun dengen bozulmuyor. ıyi kazaniyorsan, haftasonu bile gidebilirsin ulkene. allah korusun, birine birsey olsa en kotu cenazesine yetisirsin. benim yasadigim yerde annesinin, babasinin cenazelerine yetisemeyen insanlar var. 17-18 saat yolculuk ediyorsun minimum.

    o nedenle hasret ve sevdiklerinin zor zamaninda yanina kosamama, son gorevini yapamama korkusu. otesi var mi arkadaslar, kebabiniz eksik olsun!!!
  • ben anamı-babamı özlüyorum. oda sağolsun arada geliyor.

    bununla beraber ingiltere’de yaşayan türklerin genel olarak şu sorununu görüyorum; türk olmaktan utanıyorlar, hangi toplu sosyolojik olay bu “türk olma kompleksini” yaratmış bilmiyorum ama, kendi kendine ırkçı olan tek ülke herhalde türkiye cumhuriyeti vatandaşları. -gerçi sanki biraz da çinliler de var (benim denk geldiğim-deneyimim olmadığı ülkelerde de varsa bilemem)-

    neden türk olmanın, çirkin olmak, bilgisiz olmak, yetersiz olmak olduğunu düşünüyorsunuz bilmiyorum. kendinizi bilgisiz hissediyorsanız araştırın öğrenin, çirkin olduğunuzu düşünüyorsanız, kendinize bakın, sürekli kendinizi ve toplumu aşağılayacağınıza, kendinizi geliştirmeyi, üretmeyi, öğrenmeyi deneyin. kendi kendinize biraz saygınız olsun. hiç bir insan hiç bir ırka ait olduğu için iyi ya da kötü değildir. evet toplum olarak alışkanlıklar, kültürel öğeler, eğitim geçmişi olabilir ama “beğenmediğiniz, eksiklik hissettiğiniz alanları” geliştirebilirsiniz. ayrıca birbirinizi aşağılamaktan da vazgeçin. hiçbir faydası yok, asla da olmayacak.

    bazen kızıyorum, bazen üzülüyorum. çok garip.
  • kuafördür. üstüne sorun tanımam. inanmayan amerika'ya tatile geldiğinde saçını kestirmeye gitsin. dönüşte uçaktan inince toprağı öper.
  • bedenen yurtdışında ruhen türkiye'de yaşamalarıdır.
  • zeytin

    ne amerika'da ne baska yerde dogru duzgun bir zeytin bulamadim. hep bi acayip tadi olan ispanyol zeytinleri var. bedava olsa yenmez namussuzlar. marmara birlik veya digerleri sesimizi duysun, zeytin yollasinlar saga sola. hem dolar getirir.

    not: abd'de sadece buyuk eyaletlerde marmara birlik bulunur. kazakistan'da nacar kaldik.

    edit: yardimci olan butun zeytinseverlere tesekkuru bir borc bilirim.
  • "avrupa'nın orta yerinde bu kadar cahil kalabilmek büyük başarı"
    demiş bir yazar. bi de an itibarı ile 88 favori almış. siz avrupada her birey atom parçalıyor da bir tek türkler öyle cahil cahil dolanıyor falan sanıyorsunuz tahminimce. avrupada hiç yoksa bakın hiç yoksa diyorum en az türkiyedeki cahil sayısının 2 katı kadar cahil insan vardır oran olarak. youtube dan büyük avrupa şehir gezileri vloglarını izleyip ya da sadece oralara gidip devasa binaları fabrikaları görüp "oooo avrupalıların alayı çok zeki çok medeni aauuuwww" yaparsanız kendi insanınızı da beğenmezsiniz tabi normal olarak. derdim avrupayı yermek veya milliyetçilik yapmak değil. sadece abartarak yaşamayın gerçekleri görmeye anlamaya çalışın biraz artık. fikir sahibi değilseniz burada size gerçekleri anlatmaya çalışanları da en azından "hadi lan sen nereden bileceksin hiç gitmedim ama eminim öyledir" gibi saçma salak fikirlerle savuşturmayın.

    tanım: her bokun hala mektupla güvercinlerle halledilmesi. bankacılık sisteminin yerlerde sürünmesi. adres değişikliği yaparsan zaten sıçtın. belediyeye ayrı, bankaya ayrı, sigortalarına ayrı, vergi dairesine ayrı, gsm operatörüne ayrı, internet hizmet sağlayıcısına ayrı mektup yollamak zorunda olunması ya da bizzat gidip belirtilmek zorunda olunması. adamlara bizdeki e-devlet sistemini anlatınca bana isaac asimov muamelesi yapıyorlar sanki bilim kurgu romanından bir özet geçermişim gibi.
  • göç etmiş ve bu süreçte de gerekli ön hazırlığı beyninde de bitirebilmiş bilincli insanlar adapte sorunu yaşamıyor ve mutlu olarak yaşıyor. zaten beklentisi ve istekleri bu yöndeydi oh diyor mis gibi.

    ama gel gelelim şansa denk gelmiş, aile kaynaklı ya da fiyaskodan evlilik yapıp bodoslama gidenler ya da bilip bilmeden direk gidenler göte geliyor, nerdeyim ne olacak ne yapacam diyebiliyor. ne kuralları kabullenebiliyor, ne de yaşam tarzını anlayabiliyor. yillar geciyor mal gelmiş mal gidiyor ayni zihniyet bence en büyük sorunları iki arada bir derede kalmaları bocalamaları.
hesabın var mı? giriş yap