• uludağ üniversitesinin tıp kökenli olmayan ilk rektörü olmuştur.

    edit:
    --
    ... sıradaki hedefi bursa büyükşehir belediye başkanlığı olmalı ki yaptığı/yapacağı yol ve binaların planları haricinde gözü başka bir şey görmemektedir. öğrencilerin sesine kulak vermeden kendisinin ve yakın çevresinin keyfine göre kararlar alıp yürürlüğe koymaktadır...

    (bkz: 31 mayıs 2017 uludağ üni. yaz okulu rezaleti/@russo)

    ---
  • aldığı %29 oyla rte tarafından rektör olarak atanmanın onurunu yaşıyormuş. onur denilen militarist, milliyetçi gazlama şeysi, koskoca ünv. hocalarının sevinç betimleme pozisyonuna ne ara geldi yahu.
  • konfeksiyonu olma ihtimali yüksektir.
  • uludağ üniversitesi'nin hekim olmayan ilk rektörü olmuştur. olabilir, uludağ üniversitesi rektörü ilanihaye tabip akademisyen olacak diye bir şart yok ancak 576 oy alan kamil dilek yerine, 265 oy alan yusuf ulcay'ın rektör olarak atanması üniversitede ciddi bir huzursuzluk kaynağı olacaktır. böyle atamalar yapılıyor ve yapılacak da, o zaman üniversitelerde oylama neden yapılıyor? ben sizin seçiminizi sallamam durumu iyice tescillensin diye mi?

    oylama yapılmadan adaylar belirlensin, yök'e dahi gitmeden cumhurbaşkanı içlerinden birisini rektör olarak atasın. bu durum sandıktan ikinci, üçüncü hatta daha alt sıralarda çıkan bir partinin ülkeyi yönetmesi gibi bir durumdur. öyle bir iş olsa "milli irade yok sayılıyor, bu demokrasinin katledilmesidir" denir isyan çıkar. peki bugün üniversitelerde olan şey ne? biraz demokrasi olmaz, biraz demokrat da olunmaz. hiç değilse seçim yaptırıp üniversite iradesini ortaya koymayın, vaziyet daha komik oluyor böyle yapınca.
  • seçilmenin onurunu yaşayamayanlar, atanmışlığın olmayan onurunu yaşamaya çalışıyorlar. insan hiç kimseden değilse de 2 katından fazla oy almış ve "seçilmiş" adaydan utanır da yazmaz şunu ne bileyim.

    --- spoiler ---

    1-türkiye cumhuriyeti cumhurbaşkanı sayın recep tayyip erdoğan tarafından uludağ üniversitesi’ne rektör olarak atanmanın onurunu yaşıyorum. >>> (bkz: başkası adına utanmak)

    2-ilk mezunlarından olduğum uludağ üniversitesi’ne rektör olarak hizmet edecek olma mutluluğunu bana yaşatan yüce allah’a hamd ediyorum. >>> (bkz: allah ile aldatmak)

    3-sayın cumhurbaşkanımız başta olmak üzere; bizlere güvenen, dualarını ve desteğini yanımda hissettiğim herkese şükranlarımı sunuyorum. >>> (bkz: ybsg)

    --- spoiler ---

    midesi kaldırabilecek varsa girsin baksın, spoiler şu hesaptan alınmıştır: https://twitter.com/yusufulcay
  • uludağ üniversitesinin öğrenci sayısının yarıya inmesi gerektiğini söylemiş. küçültme revizyonlarına gitmeyi planlıyormuş.
  • üniversitede chp'li belediyenin kendi standında çorba dağıtmasını yasaklayıp, akp'li belediyeye okulun mutfaklarını tahsis eden akp'li rektör.

    (bkz: uludağ üniversitesi'nde ücretsiz çorba engeli)
  • son mesajında "tüm zorluklara rağmen, 27 çeyrektir kesintisiz bir büyüme gösteren türkiye dünyadaki en hızlı büyüyen 3 ülke arasında yer aldı" deme cüretini gösteren, üniversitenin yemekhanesinin sabit 2 tl olan fiyatını öğrenci kartıyla ilk geçiş 2,5 tl sonraki geçişler 5 tl olarak değiştiren, bursa bölge devlet senfoni orkestrası konserlerinin prof. dr. mete cengiz kültür merkezinde yapımını "yer yok" gibi ucuz ve saçmasapan bir bahaneyle iptal eden, döneminde üniversitenin ormanlık alanlarının hızla tüketildiği, ululsüz şekilde cb tarafından atanan rektör.
  • evet yusuf ulcay, sen de biliyorsun bunun haksızlık olduğunu, öypli akademisyenlerin kazanılmış haklarının geri verilmesi gerektiğini. ama ya geri adım atmamak adında ya da başka anlamsız işler adında bu akademisyenlerin hakkını vermiyorsun. sağda solda insanlık, kul hakkı vs. konuşuyorsun sen de yazıda söylendiği gibi. ama ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz. senin ise yaptıklarından çok yapmadıkların konuşulacak. yazıyı okumanı tavsiye ederim ulaşabilirsen. fikrinin değişmesi seni küçültmez, aksine yüceltir, "rektör" var bu insanların başında denir. iyi düşün yusuf ulcay, zira bu gençlerin, alanında ülkedeki en iyiler arasındaki araştırmacıların hakları ve geleceği senin kararında. kul hakkı yeme yusuf ulcay.

    --- spoiler ---

    "öyp kararı rektörlerin vicdan ve insanlık sınavıdır
    öyp bu ülkede sorun değil. öyp’yi sorun haline getiren üniversite yönetimleri sorun. birebir sohbet edildiğinde, söyleşi yapıldığında, konferans konuşmacısı iken adalet, kul hakkı konusunda mangalda kül bırakmayan, kendilerinin nasıl zorluklarla profesör olduklarını anlatan rektörler “tarihi bir karar” aşamasındalar. bir ay sonra öyp’liler için sağlanan kadrolar yanacak. yani bu kadrolar heba olacak ama en önemlisi bu kadroların sahibi genç akademisyenlerde heba olacak. üstelik kazanılmış hakları gasp edilerek. öyp’li akademisyenler emek ve alın teri ile onca sınavın içinden kendi bilek güçleri ile atanmış, hiçbir torpil, kayırma ve akrabalık ilişkisi kullanmadan, sadece kendilerinin, anne ve babalarının, ailelerinin katkısı ile anaların ak sütü gibi helal bu kadroları kazandılar. toplumun ve konuyu bilmeyenlerin haberi yok ama eğer rektörler bir ay içinde hakkaniyetli bir karar almazlarsa, “sezar’ın hakkını sezar’a” vermezlerse, kul hakkı yiyip, empati yapmayıp, egolarına yenik düşerlerse ve khk ile yapılmış bir yanlışlığı --yapanların bile fark ettiği bir süreçte- çıkan yanlış kararın fırsatçılığı ile bu genç akademisyenleri kendi kadrolarına (üstelik kullanmazlarsa kimseye yar olmayacak) iade etmezlerse türkiye binlerce genç akademisyeni kaybedecek. en azından küskün, ülkesine kırgın binlerce genç akademisyenimiz olacak. bu gençleri heba eden rektörler de “kendinden menkul” olmayan akademik itibarları ile hamaset yapmaya devam edecekler. bu iktidar ve güçlü günlerde belki herkes susacak ama bu haksızlığı yapan rektörler asla unutulmayacak. ömürlerinin sonuna kadar egolarının kurbanı, vicdan yoksunu, kul hakkı yiyen kişiler olarak anılacaklar. belki bu 3-4 yıl rektörlüğün keyfi ve “ye kürküm ye” şaşası ile güzel günler geçirecekler ama ya emekli olana kadar odalarında ve emekli olup bir yere saklanana kadar her an karşılarına çıkabilecek ve çıkacak hakkı yenmiş bir genç akademisyenin kabusunu yaşayacaklar. bu günler yazılacak, tarih olacak, edebiyat olacak, öykü olacak, roman olacak ve her biri, her yaşanan anlatılacak ve maalesef nesilden nesile bu yaptıkları aktarılacak. çocukları ve torunları göğsünü gere gere, gururla “benim babam, benim dedem rektördü” diyemeyecek. işte bu bir ay içinde rektörlerin vereceği kararın önemi ve insani, vicdani yönü bu… dilerim 15 temmuz hainliğinin ortaya çıkardığı ohal’in karmaşa ortamı ile oluşan bir yanlışlık olduğu iktidar ve muhalefet tarafından kabul edilen öyp kararı, bakanların ve milletvekillerinin de hemfikir olduğu nadir haksızlıklardan biridir. nitekim birçok rektör, yök’ün de önlerini açması ve öyp kararını yumuşatması sonrası bu mağduriyeti ortadan kaldıran olumlu kararlar aldılar. vicdani, insani ve hakkaniyetleri bu kararları için kendilerini kutluyorum. aslında sadece hakkı teslim etmediler, yüzlerce binlerce akademisyen evlat sahibi oldular. bir “insan kazanmanın” maddi karşılığı yok ama manevi karşılığı sonsuz. öyp mağduriyetini gideren rektörler hiçbir şey yapmasalar bile gönülleri kazandılar. en azından vicdanlı empatik, sorunların çözümü için elini taşın altına sokabilecek yürekleri olduğunu gösterdiler. bugün itibariyle, 60 civarına üniversite öyp’lileri kadrolarına geçirerek haklarını iade ederken, bazı üniversiteler doktora süresi bitiminde işine son vereceğiz diyor. üniversitelerde, on yılı aşkın doktorasını bitiremeyen pek çok başka araştırma görevlisi varken, bir sürü okutman görev yaparken, 60 civarında üniversite öyp’lilerin kadro haklarını iade ederken bazı üniversitelerin sadece rektörünün “hayır” demesiyle öyp’lilerin işine son verilecek olması büyük haksızlıktır. kul hakkı yemektir. bu haksızlığın ve mağduriyetin giderilmesi için öyp'lilerin ya kendi üniversitesinde ya da doktora yaptığı üniversitede kadrosuna iade edilmelidirler. son karar aşamasındaki rektörler öyp konusu hakkaniyet, vicdan ve insani olarak ve kendilerini veya çocuklarını bu genç akademisyenlerin yerine koyarak empati yaparak bir kez daha düşünmeli ve hayatları boyunca taşımakta zorluk çekecekleri vebal altına girmemelidirler. zira kul hakkı vebali taşınacak bir yük değildir.
    dr. ceyhun irgil - bursa mv."
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap